"Bakın Umut Bey-" sözümü kesti "Sayın savcım diyecektiniz herhalde!" Yaptığım şey saygısızlık mıydı? Sanırım adam haklıydı. "Kusura bakmayın ama-" Yine sözümü kesti. Bu adam kendinden başka kimseyi dinlemiyor muydu? "Bakarım burası sizin babanızın ahırı değil çünkü!" Saygısızlığımı hak ediyordu. Beni bu şekilde aşağılayamazdı. "Çünkü sizin babanızın ahırı öyle değil mi karakollar adliyeler hep sizin köpekliğinizi yaparlar zaten" "Şu an tek bir cümlemle seni nezarete attırabilirim." "Attırın o zaman sizi durduran ne?" Ayağa kalktı ve belana doğru ilerlemeye başladı. Ne oluyordu. Bu adam çok tanıdık geliyordu ama bir o kadar da yabancıydı sanki. "Bu yersiz ve aptalca cesaretinin nereden geldiğini merak ediyorum çünkü." "Asıl aptalca olan ne biliyor musunuz mevkini kullanarak karşındakini aşağılamaya çalışmak." Dedim ve adimlarımı kapıya yönlendirdim. Burada kalırsam günün sonu nezarette biterdi çünkü. Birden kolunu tutmasıyla kolumu tutan elini ters çevirip sırtına sabitledim. "Sen kimsin de bana dokunabileceğini zannediyorsun!" adamın kolunu bıraktığımda nefeslerimiz birbirine çok yakındı. Gözleriniz sanki bir bütün gibi birbirine kenetlenmişti. "Şu an kanun gözünde bir suçlusun gidemezsin."