"neden bunu yaptın? neden beni öptün!" ağlamaktan dedikleri anlaşılmıyordu yuta'nın. bu yüzden mark ne ne dediğini ne de ağlama nedenini anlamıştı. "yuta öperken canını mı acıttım? ben çok sert öpmedim ki seni. şimdi neden ağlıyorsun?"
yuta ilk defa bir insan için bu kadar çok ağlıyordu. "özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim hepsi benim suçum. nefret ediyorum, nefret ediyorum kendimden." yuta'nın dedikleri yine pek anlaşılmasa da mark özür dilediğini duymuştu. " ne için özür diliyorsun. eger seni öpmem hoşuna gitmediyse özür dilemesi gereken benim. "
" lütfen beni yalnız bırak. biraz sakinleşmek istiyorum. " " sen nasıl istersen bebeğim." mark bir süreliğine odayı terk etti. yuta sakinleşmeye çalıştı. mark'ın bir süre sonra bedenen çökeceğini biliyordu. ve onu iyilestiremezdi.
...
mark salonda, yuta ise yatağında ağlarken uyuyakalmıştı. mark gözlerini zar zor açtı. çok halsizdi; elini kaldıracak hâli yoktu. "yuta" yuta da o sırada yeni uyanmış boş boş tavana bakıyordu. mark'ın sesini duyunca kalkıp onun yanına gitti. "mark neden burada uyudun?" "en son sakinleşmen için senin yanından ayrılmıştım. uyuya kalmışım." yuta dün olanları hatırladı. yine kalbi acımaya, gözleri dolmaya başladı. "n-neden çağırdın, bir şey mi oldu?" "yuta ben çok kötü hissediyorum. çok halsizim ve her tarafım acıyor." "burada uyuduğun için olmalı. üstümü giyinip hastaneye götüreyim seni."yuta mark'ın alnına bir öpücük bırakıp odasına doğru yöneldi. odaya girer girmez ağlamaya başlamıştı bile.
...
yuta bir taksi çağırıp mark'ı hastaneye götürdü. muayene için yuta'yı odadan çıkardılar. evden kahvaltı yapmadan ayrıldıkları için yuta kafeteryaya bir şeyler atıştırmaya gitti.
mark'ı muayene etmiş odasına bırakmışlardı. serumlarından dolayı uzun bir süre burada kalacak gibiydi. biraz dinlenmeye çalışırken biri kapıyı tıkladı. içeri giren kişi haechan'dı. "haechan senin ne işin var burada?" "Renjun haber verdi. biliyorsun, ara verdiğimizden haberleri yok." "gelmene gerek yoktu. beni gördüğüne göre artık gidebilirsin." "hayır. yanında kalmak istiyorum. tek mi geldin? kim getirdi seni buraya?" "kendim gelmedim. yuta getirdi." "yuta kim? arkadaşın mı?" "hayır. sevgilim." "NE. mark biz hâlâ ayrılmadık! bunu yaptığına inanamıyorum!" "senin yaptıklarının yanında hiçbir şey bu. ben senden ayrıldım. bitti bu ilişki, önceden bitmeliydi aslında!"
tam o sırada yuta içeriye girdi. "şimdi nasılsın sevgilim?" dedikten sonra odada başka biri olduğunu fark etti. "mark bu kim? doktor olduğunu hiç sanmıyorum da." "o hae-" mark sözünü tamamlayamadan haechan araya girdi. "ne yani yeni sevgilin bu mu? benden farkı ne onun ha?" "o senin gibi değil." "ne zamandır tanışıyorsunuz en fazla bir ay olmuştur. ve beni bir ayda bu kadar hızlı nasıl unutabildin?!" "çık buradan onu rahatsız ediyorsun." yuta'nın gözlerinden ateş fışkırsa yeriydi. elinde olsa haechan'ı oracıkta öldürürdü. "haechan lütfen çık, bizim ilişkimiz bitmeliydi. bizimki ilişki gibi değildi anladın mı? lütfen seni artık daha fazla görmek istemiyorum." haechan bir mark'a bir yuta'ya bakıyordu. daha fazla dayanamayıp odadan çıktı. "iyisin değil mi?" yuta mark'ın yanındaki sandalyeye oturup elini tuttu. "hâlâ aynıyım yuta. umarım serumlar bir işe yarar."
yuta hayatı boyunca kimseye bu kadar yardım etmemişti. her av ikinci öpücükte hastalanır, halsiz olurdu. ama yuta ne hasteneye götürürdü ya da başka bir şey yapardı. vakti gelince son kez öper ve Kral'a götürürdü ruhu ve bedeni.
" mark seni çok seviyorum." dedi ve kolundaki seruma zarar vermeden dikkatlice ona sarıldı.
.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
