•3•

1.6K 88 25
                                    

Yiğit, ilk defa kardeşinin okuluna gelmiş kapının önünde bekliyordu. Normalde ergen tiplerle uğraşmak hoşuna gitmese de Efe'nin bahsettiği 'Kerem'i görmek istiyordu. Sebepsiz bir sinirden ötürü dünden bu yana gerim gerim geriliyordu. Elinde tesbihini sallarken üzerinde sarı mavi çizgili gömleği, altında her zaman giydiği evde tonla dolu olan siyah pantolonu vardı. Gözünde aynalı gözlükleriyle çıkış saati geldiğinden ötürü kapıyı gözlüyordu. Kalçasını arabaya yaslamış, ona bakan gözlerle göz temasında bulunmadan Efe'yi arıyordu.

Efe ve Aysu gülerek çıktıklarında yaslandığı yerden doğruldu. Efe Aysu'ya işaret vermiş, gittiği yeri işaret edercesine kaş göz yapmıştı. Onay bekliyordu. Mavi gözlü oğlan, Kerem'i göremeden Yiğit'i bulunca şaşırırcasına kaşlarını çatmıştı. Yiğit gözlüklerini çıkartınca o olduğundan emin olmuş, ne yapacağını bilemeyerek gözleri Kerem'i aramaya dönmüştü.

"Abi, ne yapıyorsun burada?" Aysu kolunu tuttuğu vakit bakışlarını mavi gözlü oğlandan çekmişti.

"Efe niye gelmiyor? Sizi almaya gelmiştim. Annem sarma sardı." Gözleri bir süre Aysu'da oyalandıktan sonra tekrar Efe'yi bulmuştu. Kerem olduğunu düşündüğü adamın yanına varmış sohbet ediyordu.

Aysu başını kaşıdı. "O bugün gelemez. Antalya'dan akrabası gelmiş de..."

Kardeşinin yalanıyla dudakları alayla bükülmüştü.

"Akrabasını da davet ederdik."

"Annem sarma sarmış diyorsun, gidelim biz abi. Akşama gelir Efe." Abisinin kolunu çekiştirerek arabaya oturtmuştu.

Yiğit son kez Efe'ye baktı. Evet, onu kardeşi olarak görüp korumak istiyordu ama madem böyle ısrarcı oluyordu o zaman kendi yoluna bakmasına izin verirdi.

Kontağı çevirdiği an bakışlarını kesti.

<>>><<<>

Efe, Kerem'e gerek olmadığını söylemesine rağmen mahalleye bırakmasına bir türlü karşı çıkamamıştı. Ankara'da sadece bir senedir bulunuyordu ve sadece mahallesinden örnek verecek olursa fazlasıyla tutucu ve yobaz olma kapasitesi olan insanlardı. İyiliklerine lafı yoktu ama herhangi bir olayda haddi olmayan herkes karışıp laf edebiliyordu. Antalya'daki çoğu kişi onun eşcinsel olduğunu bilirdi mesela. Ama burada bilen çok azdı, öğrenilirse başı belaya girerdi.

"Kerem, burada ineyim ben."

"Sorun oluyor sanırım." Kerem sıkıntıyla başını eğerek etrafa bakınmıştı. Uzun boyundan ötürü rahat görmek için eğiliyordu.

"Yapabilecek bir şeyim yok." Ellerini iki yana açmış Efe, düşünceliydi.

"Pavyonu da gizli eşcinseli de bol memleketim işte. Sorsan hepsi namus abidesi. Ne yaparsın?"

Efe'nin aklına Yiğit gelmişti.

"Senin yaşındaydım fark ettiğim zamanlar. Aslında öncesi de vardı ama kabul edemiyordum. Bizim mahallenin abisi dövecek diye kenara çekiyordu beni... Gerisini tahmin edersin."

"Hiç altta olduğunu düşünemedim." Efe'nin mavi gözleri irileşmişti.

"Altta olduğumu kim söyledi bebeğim." Kerem gülerek başını arkaya yaslamıştı. "Gideceğin bir yer olduğunu söylemiştin. Kimse görmeden bir kere öpeyim mi?"

Efe kemerini çıkartarak cevap vermeden yüzünü ondan yana yaklaştırmıştı. Dudağına konan minik öpücüklerle kendini garip hissetmişti. Gözlerini açıp baktığında karşısında Yiğit'in ona bakarak sigara içtiğini gördüğünde tepki veremeden kalmıştı.

"Ben... Gideyim artık." Gözleri hala Yiğit'teyken arka koltuktan ceketini ve çantasını alarak bir şey demeden inmişti.

Başını eğerek esmer oğlanın yanından geçerken utanıyordu. Geçen gün yattığı adama, bugün başkasıyla öpüşürken denk geliyordu. Hem de o adam hoşlandığı adamdı.

"Akrabalık bağınız bayağı kuvvetliymiş la bebe." İşi şakaya vurmak istese de sinirli yüzü buna engel oluyordu.

"Akrabam olduğunu söylemedim ki..."

"Aysu öyle dedi. Onun bildiğini söylememiştin."

"Sormadın ki." Bu yüzden zaten onların hiç olmayacağını biliyordu Efe. Yiğit'in ona karşı en ufak bir ilgisi dahi yoktu. "Sorsan bildiğini söylerdim."

"Geliyor musun?" Yiğit ona bakmadan sormuştu.

"Evet, Aysu'ya söz verdim." Kendini zorla davet ettirmek istemiyordu.

"O herif sevgilin mi şimdi? Yoksa öylesine mi takılıyorsun?"

"Niye merak ediyorsun ki? Böyle şeyler hoşuna gitmiyor diye biliyordum."

"Hoşuma gitmediği için mi gözümün içine bakarak yiyiştin?" Sinirle konuşmuştu Yiğit.

Efe başını eğmişti yine. "Kimse görmesin diye bir sokak ötede iniyorum, orada senin olacağını nereden bileyim ben? Madem sevmiyorsun niye bakıyorsun ki?"

"Herif sana çok büyük Efe."

"Senden bir yaş küçük."

Yiğit, Efe'yi tuttuğu gibi yandaki apartmanın duvarına yaslamıştı. "Biz seninle..." Bu sefer kırmayı önemsemedi. "Sadece düzüşüyorduk. Anladın? İbne miyim ben? Araba köşelerinde öpüşüp yiyişecek miyim bir de? Evleniyorum ben Efe, kıyasladığın kişiye dikkat et."

"Evet erkekle düzüşmek seni ibne yapmaz, burada namus öyle bir kavram ki erkeği sikerken hiçbir sorun yok. Ama aman ha! Sakın bir kıza yan gözle bakma aman namusu kirlenmesin değil mi?" Sonlara doğru bağırdığında yüzüne inen yumrukla afallamıştı.

"Laflarına dikkat et çocuk."

Efe, gözleri kırgın baksa da inadına güldü. "Seni haklı çıkaracak yalanları söylesem tadından yenmezdi ama." Yakasını tutan eli ittirerek kurtuldu mavi gözlü oğlan. Dudağına ulaşan metalik tat ile burnunu sildi.

Kırgınlığını da kızgınlığını da içine attı. Tek bir kelime daha etmeden evine geçti. Aysu'ya gelemeyeceğiyle ilgili bir mesaj atıp banyoya girdi. Burnu bariz kızarmıştı.

Birkaç dakika sonra kapı seri bir şekilde tıklandığında başta ürkmüş ardından burnuna peçete tıkıp kapıyı açmaya gitmişti.

"Aysu?"

"Ne oldu sana böyle?"

"Önemli bir şey değil."

Aysu hemşirelik okuyordu. Bir şey demeden evine gidip yaklaşık beş dakika içinde gerekli malzemeleri alıp dönmüştü.

"Kim yaptı bunu sana Efe?" Kızın ela gözleri sinirle parlıyordu. Ailesine ve arkadaşlarına karşı korumacı olmak abisi gibi onun da içinden gelen bir şeydi.

"Aysu... Cidden konuşmak istesem konuşurum. Hem sinirim bozuk hem de canım yanıyor. Lütfen, zorlama beni." Koltuğa oturarak kızın kendiyle ilgilenmesine izin vermişti.

"Tamam fazla önemli bir şeyi yok. Yine de yarın ne olur ne olmaz hastaneye gidiyoruz."

Üstelemedi. "Tamam. Sizinkiler seni merak etmesin. Ayşe abladan özür dilediğimi söyle, bana ayırsın sarmadan. Katliam çıkarırım yeminle." Gülerken burnu sızlamıştı. Anında yüzü buruşurken acıyı düşünmemeye çalıştı.

"Seni böyle bırakmak istemiyorum ama az sonra kovulacağımı biliyorum. Yat dinlen biraz." Aysu kalkarken Efe de kalktı.

"Teşekkür ederim. Yatacağım zaten yorgundum."

Aysu uğurlama beklemeden çıkınca Efe odasına geçti. Yüzükoyun yatmayı sevse de sike sike sırt üstü yatacaktı.

Düşüncelere dalmadan uyumaya çalıştı.

Alaya alınmış, cinsel kimliğiyle sevdiği kişi tarafından dalga geçilmiş olsa dahi her gün yüz yüze bakıyorlardı. Keşke hiç o işlere girişmeseydi diye düşünüp durmaktan başka bir şey yapamıyordu. Sevmekten vazgeçemiyordu.

Bu hikayeyi de sevsenize, bir şey deneyeceğim...

MAHALLE ||| BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin