Bacaklarımı hareket ettirdim, yürümeye çalışıyordum fakat tek yaptığım uçmak olmuştu. Küçük daire şeklindeki camdan dışarıya, sonsuz siyahlığa baktım.
Bu sonsuzluk bizim sonumuz olacaktı.
Belki insanlığa faydamız olacaktı ama kendimize zararda bulunuyorduk, göz göre göre.
Belimde hissettiğim minik ellerle kafamı çevirdim, gördüğüm sarı saçlar ve minik çiller beni gülümsetmişti. Felix yanağıma bir öpücük kondurdu ve "Ne yapıyorsun sevgilim?" diye sordu.
Kafamı çevirip tekrar uçsuz bucaksız siyahlığa baktım, çok uzakta olduklarından minik minik gözüken yıldızlar dışında her yer simsiyahtı. Fakat binlerce yıldız etrafımızı sarmıştı, sanki bizi gözetiyorlardı. Bizi de yıldızlara olan sevgimiz birleştirmemiş miydi zaten?
"Düşünüyorum sevgilim. Doğru şeyi mi yapıyoruz?"
Felix bir elini saçlarımdan geçirdi, parmaklarını hissetmek biraz olsun bana huzur vermişti. "Bunları çok düşündük ve konuştuk, yarın da orada olacağız. Artık rahatla ve biraz benimle vakit geçir Changbin."
İsmimi söylediğine göre sinirleniyor olmalıydı. Ama çok haklıydı, yarınımız vardı fakat peki ya ondan sonrası? Bu bizim birlikte geçirdiğimiz son zamanlar olabilirdi.
"Tamam," dedim onun benden daha zor zamanlar geçirdiğini ve göstermemeye çalıştığını bilerek "sen ne istiyorsan onu yapalım."
İkimiz de astronottuk. Hayallerimin mesleğini yaparken hayallerimin erkeği ile tanışmıştım. Üniversitede görmüştüm ilk onu. Bir şiir gösterisinde şiir okuyordu. Sonra herkese onu sordum ve öğrendim. Tanışmaya gittiğimde o da benden etkilenmişti. İkimiz de elektrik çarpmışa dönmüştük sanki. O elektrik hiç sönmedi ve biz birbirimizi çok sevdik.
Birbirimize ait olduğumuzu hissettiğimizde hemen evlenmiştik. Ailelerimiz ve çevremiz bu ani kararımızı yadırgamıştı ama mutluluğumuzu görünce bizi sadece desteklemişlerdi. Kimse önümüzde durmamıştı, kaostan uzak mutlu bir ilişkimiz vardı.
Harika anlaşıyorduk, o parmakla gösterilen çift bizdik. Çok mutluydum, ta ki o haberi alana kadar...
Felix kariyerinde harika bir fırsat yakalamıştı. Uzaya çıkacaktı, ilk defa kimsenin gitmediği kadar derinliklere gidip bulgu toplayacaktı. Bunu bana söylediğinde çok sevinmiştim, sonrasında ise işin aslını öğrenmiştim.
Bundan sağ çıkma olasılığı çok ama çok azdı.
İlk defa bir uzay aracı oraya kadar gidecekti, elimizdeki malzemeler ve şartlar bunun için yeterli değildi. Çok korkmuştum, deli gibi tırsmıştım. Defalarca Felix'le konuşup onu bu işi kabul etmemesi için ikna etmeye çalışmıştım.
Ama o çok istiyordu. Benim gibi değildi o, astronotluğu sırf havalı olduğu için değil gerçekten sevdiği için tercih etmişti. Küçüklüğünden beri uzaya bakmıştı, bir gün orada olmanın hayalini kurmuştu.
İlişkimizin ilk zamanlarımızda beni ailesinin evine götürdüğü günü hatırlıyorum. Çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği odasını göstermişti bana. Tavanda parlayan yıldızları vardı, duvar kağıtları gezegenlerle doluydu. Odanın her tarafında uzayı tasvir eden şekiller ve semboller vardı. Kitaplarının çoğu uzayı anlatıyordu. Camının kenarına ise bir teleskop konulmuştu.
O zaman anlamıştım, bu adam astronot olmak için yaratılmıştı.
Şimdi ise karşısına bir fırsat çıkmıştı. Uzayda olabilecekti, uzayı görebilecekti. Üstelik o küçük ihtimal tutar da Felix geri dönebilirse insanlar için büyük bir buluş yapmış olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
étoile
Fanfictionétoile/Astronaut/macera/4032. • Skz Fic Fest Music #1 • Stay Fictioners '20