Rekabetçi

82 11 0
                                    

Tüm dünya ona karşı da koysa 

Rekabeti eksik etmeyecekti kendinden

Karşısındaki rakibi olmasa dahi 

Arasındaki rekabet olacaktı 

Oraya gitme kararını aldığında da oraya gitmek için zırhını giydiğinde de oraya giderken de ve son olarak oraya vardığında da emin değildi hala bunu yapmak isteyip istemediğinden. Karar aklında oluşuverdiğinden beridir sorgulamıştı. Sorgulamaları, aldığı kararı değiştirmemişti ama emin olmasına engel olmuştu. O kadar yolu emin olmadan gelmişti. Eğer yolculuğu sırasında bir sorun çıksaydı, Rhodes'a ya da Pepper'a bir şey olsaydı hemen geri dönerdi. Hiçbir şey olmadı hiç kimseye. Tony yolculuğunu rahatça gerçekleştirdi.

Uzun zamandır zırhla bu kadar uzun mesafe kat etmemişti.

Barton ailesinin evine vardığında kendini sorgulamayı bir kenara bıraktı. Zırhını evin biraz uzağında kalan bir yere bıraktı. Metal giysinin içerisinden takım elbisesi ile çıktı ve rugan ayakkabısıyla çimenleri ezerek eve doğru yürümeye koyuldu. Zırhı, gölgesi gibi arkasında durdu ve bir heykel gibi hareket etmedi.

Eve doğru yaklaşırken evin etrafını inceledi. Hiç kimse yoktu etrafta. Çocukların dışarıda olacağını düşünmüştü. Ancak yeşil çatılı ve beyaz boyalı evin etrafına hiç kimse yoktu. Yürümeye devam etti ve camın arkasından izlenip izlenmediğini tahmin etmeye çalıştı. Clint uzağı görme konusunda yetenekli olduğundan eğer sesi duymuşsa zırhından indiği andan beri Clint tarafından izleniyor olabilirdi. Belki de Clint evin içinde çok eğleniyor olduğundan Tony'i fark etmemişti bile.

Verendaya yaklaşıyordu ki kapının açıldığını gördü. Kapının sesi onu durdurdu. Kimin çıkacağını biliyordu, gördüğünde şaşırmadı. Kapıdan çıkan, verendanın ufak basamaklarını indi ve sondan ikinci basamağa oturdu.

"Seni burada görmeyi beklemiyordum. Yanına gelirdim ama her an ötebilirim."

Tony onun bacağına takılı olan cihaza baktı. Ev hapsinin getirilerinden biriydi. Denizin ortasındaki hapishaneden çıktığından beridir Clint evden hiçbir şekilde uzaklaşamamıştı.

"Merhaba Clint," dedi Tony. Elleri cebindeydi ve çıkarmayı da düşünmüyordu.

"Ne istemeye geldin?" Elindeki termosu merdivene koydu adam. Termosun kapağını açtı ve hem bardak hem kapak olan kapağa termostaki kahveyi döktü. "Dürüst olmak gerekirse, şahsen gelmene şaşırdım. Hologramını ya da bir zırhını gönderirsin diye düşünmüştüm."

Konu isteğinin ne olduğuna geldiği için konuyu değiştirmedi. "Almanya'da Stevelerin yanında taraf almıştın. Stevelerin kaldığı bölgeyi arıyorum da belki sana-"

Kafasını salladı önce adam sonra ekledi. "Hayır, bana hiçbir yer söylemedi."

Tony cevap vermese de Clint, adam cevap vermiş gibi devam etti. "Ki söylemek istese de ben reddederdim. Ailemle kalmak istiyordum. O işi... yeterince yaptım. Çok önce emekli olmuştum da, beş dakikalığına bir geri dönüp bakmak istemiştim. Şimdi de bu haldeyim, evden çıkamıyorum. Aynı zamanda... söylemesini istemedim çünkü... geleceğini biliyordum. Ben burada kelepçemle hapsedilmişken bir gün yanıma geleceğini biliyordum."

"Clint, eğer herhangi bir şey biliyorsan..."

"Ben Natasha gibi bir ajan olmadım hiçbir zaman. Iskaladığım kadar yalan söylemişimdir." Kafasını Tony'e çevirdi Clint. "Sana da yalan söyleyecek değilim." Kahvesinden bir yudum aldı.

Güneş || Stark [Stony]Where stories live. Discover now