55. Bölüm

2K 124 72
                                    

1 yıl önce...
Selin'den...

"Aşkım bu valizini nereye koyayım?"

"Dursun orada. Sana ne zararı var?" deyip telefonumdaki oyuna devam ettim. Ahmet sıkıldığını belli ederek geri yanıma uzandı. Elini kolumda gezdirirken tüylerim ürpermişti. Ona aldırmadan oyunuma devam ettim.

"Bir şeyler mi yesek?" deyip omzumu öptü.

"Ye o zaman Ahmet. Görmüyor musun oyun oynuyorum," derken ses tonum yüksek çıkmıştı.

"Sesindeki öfke beni deli ediyor," deyip tekrar omzumu öptü. Ne tür bir manyakla birlikteydim ki ben? Neden onu affetmiştim? Aptallığıma doyum olmuyordu cidden. Telefonumun kenarındaki kırık yere bakıp derin bir nefes aldım. Aklıma Deniz geldi. Ahmet'i affettiğim için bana çok kızgındı ve bu yüzden tartışmıştık. Birkaç gündür aramız çok soğuktu ve bu durum beni çok üzüyordu. Neden başka birine aşıkken başka biriyle birlikteydim ki? Ahmet'ten ayrılıp Deniz'e her şeyi itiraf etmeyi milyon kere düşünmüştüm. Ama buna cesaretim yoktu. Deniz'i kaybedemezdim. Ahmet umutsuzca yanımdan kalkıp mutfağa gitti. Bu dağ evi Ahmet'in kafasını dinlemek için geldiği ve kimsenin bilmediği bir yerdi. Benim de buraya ilk gelişimdi. Ahmet ile yeni barışmıştım ve o da beni mutlu etmek için buraya getirmişti. Oyundan çıkıp galeriye girdim. Hayatımın aşkının bir fotoğrafına girip yakınlaştırdım. Ah Deniz... O kadar haklıydın ki bana bağırmakta. O kadar haklıydın ki Ahmet'in yanlış kişi olduğunu söylerken. Ben ise sana bir daha bu konu hakkında konuşmaman için bağırdım. Aptal kafam! Yanağımdan süzülen yaşı silip galeriden çıktım. Ahmet elinde bir sandviçle gelip yanıma tekrar uzandı. Elindeki ekmekten bir parça, siyah nevresimin üzerine düşünce birden ayağa kalktım.

"Ya dikkatli olsana! Yatağa döküyorsun. Git mutfakta ye!"

Ahmet şaşkınlıkla bana baktı ve ayağa kalktı.

"Bugün baya sinirliyiz?" deyip mutfağa gitti ama çok sürmeden eli boş geri geldi. Ben elimi saçıma geçirmiş halde duruyordum. Benim burada ne işim vardı ki? Ahmet bana yaklaşırken ben bir adım geri gittim. Yüzündeki bu ifadeyi biliyordum. Yine aynı konuya gelecektik; Neden sana dokunmama izin vermiyorsun?

"Ne yapıyorsun?" dedim bir adım daha geri giderken. O ise çarpık gülüşü ile üzerime gelmeye devam ediyordu.

"Seni çok seviyorum," deyip belimden tuttu ve beni kendine çekti. Ellerimle göğsünden itmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Beni kendine yapıştırmıştı resmen. Aşağı tarafımda hissettiğim sertlikle gözlerim doldu.

"Ahmet beni korkutuyorsun."

"Hadi ama aşkım. Seni deli gibi istiyorum anlasana," derken boynumda dudaklarını gezdiriyordu. Midem bulanmaya başlamıştı. Nefes alamıyor gibiydim. Yüzümü buruşturdum ve bağırdım.

"Ahmet ben istemiyorum. Hazır değilim şu an."

Durmayacağını sanıp daha hızlı ittim. Ahmet geri çekilip bana hayal kırıklığıyla baktı. Ellerini havaya kaldırıp "Tamam, bir şey yapmayacağım," dedi ve geri indirdi. Ben ise ağlamaya devam ediyordum ve bacaklarım titriyordu. "Sen istemediğin sürece sana bir şey yapmam Selin. Neden benden korktun? Neden sana dokunmama izin vermiyorsun bilmiyorum ama artık korkmana gerek yok. Ben yerde yatarım bugün."

"Ben, sadece hazır değilim," dedim yalan söyleyerek. Onun bana dokunduğunu düşünmek bile midemi bulandırırken bunu nasıl yapabilirdim ki? Ya da başka birinin bana dokunmasını isterken...

Günümüz...
Selin'den...

Gözlerimi tekrar açtığımda Ahmet karşıdaki yatakta oturmuş beni seyrediyordu. Akşam olmuştu ve sadece kenarda duran mumların ışığı etrafı aydınlatıyordu. Kalbim tekrar korkuyla atmaya başlamıştı. Yüzündeki ifadeyi çözemiyordum ama beni çok korkutuyordu.

UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now