44

821 62 151
                                    

-Hyunjin-

Saat gecenin bilmem kaçı. Ama çok da geç değil. Yani bence. Hala uykum yok ve boş boş televizyon izliyordum. Eve geldikten sonra jeongin'i arayıp 2 saat konuştuk. Sanki hiç konuşmuyoruz. Şimdi de saat kaç inanın bilmiyorum.

Sadece düşündüğüm şey Chan'ın ani öpücüğü. Çok küçüktü ama etkiliydi. Aklımdan hiç çıkmıyor, ve hiçbir şey yapamıyorum. En azından kitap okuyarak az da olsa unutmak istiyorum. Bu kötü değil sadece düşündükçe çıldırıyorum.

Aldığım ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım, daha doğrusu işime gelmeyen kitabı alıp, koltuğa rahatça yerleşip ilk önce arkasındaki yazıyı okudum.

Model olan iki erkeği anlatıyor. İkisi çok yakın arkadaş, tabi birkaç kişi daha var. Ünlü markanın modelleri, bir hayran tarafından takip edilip özel hayatlarını sosyal medyada yayıyor. Mankenlerin çalıştığı şirket, bu olay üzerine bir duyuru paylaşıyor ve bir medya oyunu düzenliyor. (lütfen bunu unutmayın tamam mı? Bu bir şey ile bağlantılı çünkü. Umarım zekisinizdir mxlsnfld)

Kitabın konusu baya sardı açıkçası. Bunu kesinlikle okuyacağım.

-

Konusu çok sardığı için farkına varmadan baya bir okumuşum. Boynum ağrımaya başladı. Kitabı sehpaya ters çevirip kahve yapmaya gittim. Acı kahve midemi bulandırıyor, bu yüzden genellikle sütlü kahve içiyorum.

Hazır olan kahveyi fincana koyup yeniden içeri girip kitabı aldım. Tam okumaya başlayacakken telefonum çaldı. Chan arıyor. Hadi bakiiiim.

"alo Chan?"

"ahh Hyunjin ben Changbin"

"evet Changbin bir şey mi oldu?"

"tam olarak nasıl diyeceğimi
bilmiyorum ama Chan iyi değil.
Yani kriz geçiriyor ve bizi asla dinlemiyor"

"ne? Bir şey falan mı içti?
Chan neden kriz geçirsin? Lütfen
kendine bir şey yapmasın Changbin"

"dediğim gibi bizi asla dinlemiyor
ve müdahale edemiyoruz.
Müstsen gelebilir misin?"

"t-tamam geliyorum"

"lütfen acele et"

-


Telefonu kapatıp hemen ayakkabımı gelişi
güzel giyip evden çıktım. Sesi çok telaşlı geliyordu, arkadan Chan'ın bağırış sesi ve ona sakinleşmesini söyleyen Felix'in sesi geliyordu. Ve daha da telaşlanmamı sağlayan kırılma sesleri geliyordu.

Elim ayağım titrerken Chan'ın evine doğru koşuyordum. Tek istediğim zarar verecek bir şeyler yapmaması. Tüh amk kahvem kaldı.

Bu iyi bir şey ki Chan ile evimizin arasında fazla bir şey yok. Kapılarına yumruklarımı geçiriyordum. İçeriden hala bağırışma sesleri geliyordu. Korkuyorum.

Changbin yüzüme acı acı bakıyordu. Onu yavaşça itip içeri koşar adımlarla girdim. Heryer cam kırığıydı. Savaş alanı gibiydi. Gözüm Chan'ı aradı. Elindeki yastığı son gücüyle koltuğa vuruyordu. Bir yandan ağlıyor bir yandan bağırıyordu. Felix ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Je-? Jeongin'in ne işi vardı burada?

'Black WorldWhere stories live. Discover now