7. Bölüm- "Sevgilim"

1.5K 123 28
                                    

Eda'dan

Yemeğimizi bitirdiğimizde ofise geri dönmüştük. Serkan'ın söyledikleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu.
Seni daha çok tanıyacağım, Eda Yıldız.
Niye taktı ku bu bana kafayı bu kadar.. he çünkü sen onu düşünmüyorsun değil mı Eda'cim. Öyle kalbin biraz daha hızlı çarpmadı o elini tuttuğunda.
Eda, sen ne yapıyorsun ya? Ne yapıyorsun sen?
Kendine gel. Kendine gelmen vaktı geldi.

Çizimlere bak. Evet. Evet, çizimlere bak, kafan dağılsın biraz. Şu iki ay bir geçsin de, bir daha da görmeyim Serkan Bolat'ı.

Ben çizimlere bakarken, yanıma Leyla geldi.

L: Eda?
E: efendim Leyla?
L: Serkan bey seni çağırıyor.

E: niye?

Hayır daha bir saat önce beraberdik, bu adam benden ne istiyor sürekli ya, rahat biraksın beni.

E: tamam Leyla, geliyorum ben hemen.

Sandalyemden kalkıp Serkan'ın ofisine doğru gidiyordum ki, yolda Selin'le karşılaştım.

Sel:Eda'cim nereye böyle?
E: Serkan'a gidiyordum, bir şey mı oldu?
Sel:bu aralar baya yoğunsunuz sanırım ikiniz. Hep beraber görüyorum da.
E: proje üzerine çalışıyoruz, yoğun olmamız normal bence. Hem ben tüm mesai burda değilim, okul'da derslerim var, öyle denk getiriyorum çalışma saatlerimi.
Sel: dişarda da mı proje üzerine çalışıyorsunuz?
E: anlamadım?
Sel: hayır ya bugün sizi çıkarken gördüm de ondan soruyorum.
E: yemeğe gittik sadece. Mola yanı.
Sel: saat daha erkendi.

Te Allahım sabır. Bu bana kafayı taktı ha.

E: açıkmış olamaz mıyım Selin'cim?
Sel: olabilirsin tabi. Soruyorum sadece. Nedicede, benim sevgilimle çıkmışsın, merak etmeye hakkım var.

S-sevgilim mı dedi o? Nasıl yanı? Serkan ve Selin sevgililer mıydı? Hiç öyle durmuyorlardi ama.
Kafanı topla Eda, sanane milletin sevgilisinden.

E: başka bir şey yoksa, Serkan beni bekliyor.
Sel: tabi tabi, git sen. İşinize bakın siz.

Ordan uzaklaşıp, Serkan'ın ofisine kadar geldim. Ve kapının önüne durdum. Derin bir nefes aldım. Ve kapıyı tıklayıp içeri girdim.

Serkan beni gördüğünde gülümsedi.

S: nerde kaldın?

Sandalyeyi çekip oturdum ve hemen çizimleri elime aldım.

E: anca gelebildim, işim vardı. Kusura bakma.
S: iyi mısın sen?
E: iyiyim. Neden iyi olmayayım?
S: tavrın bir değişik geldi bugüne göre.
E: nasıl değişik geldi tavrım? Tavrım gayette aynı. Neyse, bunları konuşarak vakit kaybetmeyelim. İşimize bakalım biz. O yüzden burdayız zaten.

S: peki. Bakalım.

Serkan'dan

Birdenbire tavrı değişti bana karşı. Ne olmuş ki, anlamadım. Ama üstüne gitmemeye karar verdim ve onun dediği gibi işimize yapmaya odaklandım bende.
Proje ile ilgili fikirlerini o kadar tutku'yla anlatıyordu ki, hala aklım almıyor mesleğini niye bıraktığını. Gözlerinde görüyorum çünkü o tutkuyu.
Ve çok güzeldi.. ona saatlerce sıkılmadan bakabilirdim. O kadar güzeldi.

E: bunu da böyle düşündüm. Sen ne düşünüyorsun bunun hakkında?

Diyip bana çizimde bir şey gösterdi.
Hiç bir şey düşünmüyorum bunun hakkinda Eda'cim çünkü seni izlerken seni hiç dinlemedim.

S: efendim? Ne diyordun?
E: Serkan sen beni dinliyor musun?
S: evet evet da pardon biraz dağılmışım. Ne diyorduk?

Eda oflayıp tekrar anlatmaya başladı.
E: olur mu?
S: bence çok iyi fikir. 

Eda saate baktığında hemen ayağa kalktı.

S: ne oldu?
E: dersim var bir saat sonra okulda. Gitmem gerek. Yarın devam ederiz buna.
S: ben birakayım seni istersen.
E: gerek yok ben kendim giderim. Senin de kesin dünya kadar işin var.
S: sorun değil birakabilirim seni.
E: hayır dedim ya. Yarın görürşürüz. Çıktım ben.

Eda'dan

Şirketten çıktığımda, okula kadar yürümeye karar verdim. İyi gelecekti bana yürümek temiz havada.
Ben bu işi ne diye kabul ettiysem.
Serkan ve Selin sevgililerdi. Ben buna niye bu kadar bozuldum ya?
Bozulmadım ya. Bozulmadım. Niye bozulacak mışım ki? Serkan kim ki? Serkan Bolat benim hiç bir şeyim değil.
Anlamıyorum sadece.. bugün benimle çok samimiydi, sonra öğreniyorum ki meğer sevgilisi varmış. Sevgilin varsa benimle niye o kadar samimiydin ozaman?
Banane. Aman banane. Benden uzak olsun yeter.

Yarim saat sonra, okula gelmiştim. Daha 15 dakika vardı dersin başlanmasına, o yüzden biraz dinleniyim diye okulun önünde ki bankaya oturdum.

Kafam fena derecede ağırmaya başladı.
İlaçım. Tabi ya, ilaçımı içmeye unuttum. Bravo sana, Eda. Çantaya baktığımda ilaçı bulamadım.

E: ay hayır ne olur unutmuş olmayım.

Biraz daha baktığımda, ilaçımı eve unuttuğumu anladım. Allah kahretsin.

Hemen telefonumu alıp Melo'yu aradım.

E: hı Melo?
M: efendim dadam.
E: senden bir şey isteyeceğım ya
M: ne oldu kız? İyi mısın sen?
E: ya ben ilaçımı evde unuttum, şimdi de dersim var eve kadar gidemem. Onu getirebilir mısın diye soracaktım?
M: ben zaten işimi bugün erken bitirdim. Birazdan eve gideceğim, alıp da getiririm okula. Getiririm de, kızım sen dikkat etsene şunlara. İlaçı asla unutmaman lazım, bunu sende biliyorsun.
E: biliyorum kızım biliyorum. Bende nasıl oldu anlamadım. Çok teşşekür ederim, hayatımı kurtardın, Melo.
M: 45 dakikaya, en fazl bir saate okuldayım. Kendine dikkat et.
E: canım benim.

——————-

Dersi bitirdiğimde, okulun önüne çıktım çünkü Melo beni orda bekliyordu.

Onu gördüğümde hemen yanına gittim ve sımsıkı sarıldım ona.

M: iyi mısın dadam? Telefonda'da bir değişiktin sanki sen.
E: iyiyim merak etme. Sadece başım ağırmaya başladı.
M: he getirdim ben senin ilaçını, dur hemen vereyim.

Melo çantadan bir şişe su birde ilaçı çıkardı ve bana verdi.

M: al iç. Bir daha da sakın unutma bunu. Biliyorsun hastalığını kızım, daha çok dikkat etmen lazım.
E: biliyorum, sağol canım.

Sonra arkamdan bir ses duydum. Serkan Bolat'ın sesi.

S: ne hastalığı?

Diye sordu benim gözlerime bakarak.. bense sadece yutkundum.

Vote ve yorum bol olsun!💫

Hayatı Kovalarken | ✔️ Where stories live. Discover now