one week without you

8.4K 293 331
                                    

umarım açıklamayı okuyup gelmişsinizdir ve uyarı yapmama gerek yoktur.

iyi okumalar!!

sabah olmuş, uykumu almış bir şekilde uyanıyorum. belimde hissettiğim kolun sahibine bakıyorum. hemen yanımda mışıl mışıl uyuyor. saçları dağılmış, yastığa doğru düşmüşler. dudakları hafif aralık, pembenin en güzel tonunda. burnunun ucundaki benini görüyorum, ilk gördüğüm gün gibi, hâlâ aşkla bakıyorum.

sanki ilk kez görmüşüm gibi inceliyorum yüzünü.

belime attığı kolunu yavaşça kaldırıp aramıza koyuyorum ve yatağı sarsmadan kalkmayı deniyorum. o sırada bileğime sarılan parmakların sahibine dönüyorum. yumruk yaptığı eliyle gözünü ovuşturuyor. ne şirin, diyorum içimden. kaç yaşına gelmiş adam, diyorum yine kendi kendime.

kaç yaşına gelmiş adam ama şirin demekten alıkoyamıyorum kendimi.

günaydın birtanem, diyor kutsal sesiyle. en sevdiğim sesi bu. yeni uyanmış, kalın ve pürüzlü.

aynı şekilde karşılık veriyorum. günaydın taehyung. ismini söylememi daha çok sever nedense. hep ismimle seslen, der. ismimle çağır, ismimle inle.

hadi kalk, diyorum ve yatağa oturuyorum. ben kalktıktan sonra hemen soğumuş çarşaf çıplak bacaklarımı ürpertiyor. bak uçağı kaçırırsan karışmam, diyorum tehditkar bir şekilde.

doğruluyor yatakta. ne olur kaçırırsam, diyor ve üstüme doğru eğiliyor. burnuma bir öpücük konduruyor. kıkırdıyorum ve kuru dudaklarına ıslak bir öpücük bırakıyorum karşılık olarak.

bir hafta kafa dinleyemezsin, diyorum. o, kaçamak olarak görmüyor bu bir haftalık iş gezisini. benden uzak kalmak istemediğini her defasında belli ettiğinden biliyorum, gitmek istemiyor.

gitmek istemiyorum ki, diyor şirin bir sesle. pürüzlü ve kalın otoriter sesiyle şirin olmayı başarabildiği için saygıyı hakediyor. kendi kendime gülüyorum. tek kaşını kaldırıp yüzüme bakıyor. anlamıyor neye güldüğümü.

soruyor, ne oldu, diyor. inat ediyorum ve söylemiyorum. bana kalsın, diyorum. koltukaltımdan gıdıklamaya başlıyor. sırtüstü düşüyorum arkaya doğru. üzerime çıkıyor ve çıplak belimi iki yandan gıdıklıyor. belim havaya kalkıp iniyor. taehyung'u üzerimden atmaya çalışıyorum, ama nafile.

durması için yalvarıyorum adeta. kahkahalarım arasında ufak çığlıklar atıyorum. nefes alamıyor gibi oluyorum. gülmeye devam ediyoruz. sonra duruyor ve kendini yanıma doğru bırakıyor. gülmekten yanaklarım ağrıdı, diye sahteden kızıyorum.

bu sefer sıra bende, diyorum içimden ve bir çırpıda üstüne çıkıyorum. bacaklarım iki yanına ayrılmış, tam karnında oturuyorum. yarı çıplağız ama daha dün gece deliler gibi seviştiğimizten olacak ki sakiniz.

başka bir zaman olsa şu şekil karnında oturmanın cezasını çoktan çekmiş olurdum.

üzerinde oturduğum bedenin keskin çene hatlı suratına bakıyorum. çok seksi duruyor. çıplak esmer teni. gece banyo yaptığımız için güzelim duş jelinin çilek kokusu burnumu dolduruyor.

seni tanımasaydım, diyorum ona karşı. seni tanımasaydım yine de seni yatağa atmak için kıvranırdım.

bir kahkaha atıp doğruluyor. karnının üstünde oturduğumdan, o doğrulunca bacaklarının üzerine doğru sırtüstü devriliyorum.

tutup kaldırıyor beni bir çırpıda. sonra bağdaş kurup karşımda oturuyor. ellerimi bacaklarında gezdiriyorum yavaş yavaş. aklımda bir hafta onsuz ne yapacağımı düşünüyorum.

one week ✓Where stories live. Discover now