Kuzu Postundaki Kurt

16.6K 735 622
                                    

"Beyler bir mekan bulmuşum ama aklınıza hayalinize sığmaz !" diye gürletti Tan'ın sesi dört bir yanı.

Kabinde sigara dönen Bayram ve Doğukan göz devirip,Tan'ı süzmeye devam ettiler. Tan ,önceden hazırladığı sahte karnesini özensizce dürüp pantolonun arka cebine sokuşturdu. Daracık tuvalet kabininde bir sigara yakarken sırıtıp etrafına bakındı. Dudaklarını yalayıp sırıtmaya devam etti. Sabah spreye bulayıp,havaya kaldırdığı saçlarını eliyle geriye iteklerken tuvalette çöker pozisyona geçmişti.

"Bakın şimdi,bir mekan öğrendim abisi ,hatun kaynıyor ! Yavru düşüreceğiz ! " diye sırıttı Tan arkadaşlarına.

Bayram izmariti parmak ucuyla deliğe fırlatırken,öksürdü.

"Aynen kanka herkes Tan denen piçoz gelse de bizi düşürse diye bekliyordu zaten amına koyayım !"  diyerek göz devirdi Bayram.

Doğukan  bıkkın bir tavırla kabinden çıkarken "Olum dam lazım dam,damsız almıyorlar üç sapı!" dedi.
Tan kot ceketini beline bağlarken bulut rengi mavilerini ,arkadaşının kahvelerine dikti.

"Lan oğlum  Gülçiçek sokar bizi içeriye. " dedi umursamaz bir edayla Tan. O daha çok aynadaki aksine göz kırpıp ne kadar yakışıklı olduğunu düşünmekle meşguldü. Durup burun kıvırdı.

Sahi ya Gülçiçek neden aylardır uğramıyordu okula?

"Bana yazan kızlarla dam niyetine mekana giriş yapsam sonra başka hatun kaldırsam,çok mu ayıp olur ?" dedi Tan yüzüne  biraz su çarparken.

"Ulan Tan sikim kadar boyun var ,türlü türlü de huyun var ! Ne kaşarsın lan sen."  diye mırıldandı Bayram ellerini soğuk suda iyice temizlerken.

Üç genç beraber lisenin koridorlarında ,podyumda yürürcesine son defa yürüyorlardı. Külhabeyliği taslayarak 9'lara korku saldıkları bu koridorlarda artık ciddiye alınmayacaklar ve hatırlamayacaklardı zaten. Tan hariç . O sınıf tekrarına kalmıştı.

Tan sinirle dudak ısırdı. Okulun ondan sonraki en yakışıklı sayılacak çocuğuna taht kaptırmamak için çift dikiş olma düşüncesini kafadan çıkaramıyordu bir türlü. Nihayetinde  diye diye sınıfta kalmıştı.  Tahtının keyfini bir sene daha çıkarmayı istemek çok mu fazla kaçardı sanki ,ha?

Şehzade yavrusu misali sancağa çıkacak gibi bir edayla koridorları turlarken müdür yardımcısı  Rasım Bey ile göz göze geldiler. Bu adamın Ekin'e olan bakışları tıpkı şu şekildeydi.

Misafirlikte iştahla yediğiniz yemekten ,uzunca bir saç teli çıktığında tabağa attığınız o tiksinen bakış... İşte,bu Tan'a olan bakışları açıklardı.

Tan gerilerek sınıfına girdiğinde tahta sıralara kalem  açacağı jileti ile sevgilisinin adını kazıyan kıza sırıtarak baktı. Cidden üniversitede hala görüşebileceklerini düşünüyor muydu acaba ucube sevgilisiyle? Tan işini garantiye alıp "sınav" bahanesiyle bütün flörtlerine aynı anda vedayı basıp kurtulmuştu mesela. Eh,dershanedekiler de vardı tabi ayrıyetten.

Kapak kaldırmamış olsa da barajı geçip yerleşeceğini umut ettiği üniversitenin kampüsündeki dilberleri kendisi gibi bir şaheserden mahrum bırakmak ,bencillik ve hakaret olurdu değil mi?

Muhtelemen kanatlı hayvan yetiştiriciliği bölümüne bile puanı yetmeyecek,yedekler kontenjanından zorlayacaktı ama olsun. Belki optiğe rastgele karalama yapardı da şansı yaver giderdi,umut fakirin karbonhidratıydı. Tabi eğer kalmamış olsa bunlar pek ala gerçekti.

En arkaya kurulurken ,telefonuna atılan mesajla kaş çattı.

Gülçiçek onun çocukluktan beri en yakın arkadaşıydı. Anneleri çok yakın oldukları için Gülçiçek ve Tan  kardeş gibi büyümüşlerdi. Gülçicek her ne kadar sevecen ve içten bir kızsa,Tan bir o kadar cins ve kıl sayılabilecek bir çocuktu mesela. Gülçiçek asosyal bir tipti ancak az ve öz arkadaşı olurdu. Tan'ın ise her yerde eli ayağı olmasına rağmen gerçekten onu seven kişi sayısı epey düşüktü.

Sahici (bxb)Where stories live. Discover now