Bir Meleğin Kırgınlığı

1.4K 174 180
                                    

ADRİAN

Ben ne yapacağımı düşünürken Mark tekrardan sordu bir sus Mark, bir sus!

Adrian: Aaa niye onun için alayım ki? Yani ben neden Marinette'yi düşüneyim? Ben yani, hayır da ama evette yani onu onu düşünüp almadım evet 

Ahh Adrian bir yalan söyliyeceksin. Marinette'e baktığımda yüzü solmaya başlamıştı gözlerindeki ışık yoktu. Ne yaptım ben? Öyle denir mi? Sanki bu evde fazlalıkmış gibi, beynimde doğru cümleleri toparlamaya çalışırken 

Marinette: B-ben anladım, biraz d-dinlensem i-iyi olucak

Bunu diyerek yorganın altına girmişti, mecbur Mark'la odadan çıktık Mark önümde durup

Mark: Neden Marinette ablanın kalbini kırdın amca?

Evet kalbini kırmıştım hemde çok en kötüsü de bunu nasıl düzelticeğimi bilmiyorum. Ne oluyor bana? Ben kimsenin kalbinin kırılmasını filan umursamazdım ne değişti? Aklımdaki soruları düşünürken

Felix: Mark hadi gidelim, Marinette ablanı gördün daha çok yormayalım 

Mark kafasını sallayıp aşağıya indi bende orada çivilenmiş gibi durup ne yapacağımı düşünüyordum 

&&&&&&&&&&&&&

Şuan bahçede Marinette'nin tek başına yürümesini izliyorum her ne kadar yardımcı olmayı teklif etsem de ne benim nede Belen ve Adelen'in yardımını kabul etmedi. Tabii o bahçede yürürken, etrafını da korumalar duvar gibi sarmalamıştı o Jack elime geçmeden, tedbiri elden bırakmamalıyım. Birden Marinette düşünce hemen yanına koştum

Adrian: Marinette! Dur yardım edeyim

Kolundan tutucakken kolunu çekti bana bakmadan konuşmaya başladı 

Marinette: Gerek yok ben kendim kalkarım

Adrian: Marinette inatçılık etmede yardım edeyim

Marinette: Neden yardım ediyorsun, daha düne kadar tartışmıyor muyduk? Ben nedenini çok iyi biliyorum 

Bunu demesiyle tüylerim diken diken, gözlerim son derece açılmıştı. Ne dicek ki? Ya da ben neden bu kadar endişeleniyorum?

Marinette: Sırf senin yerine zehir içtiğim için kendini borçlu hissediyorsun öyle değil mi? Yoksa ben bu evde bir hiçim 

Bu kelimeleri kızgınlıkla söylememiş aksine en naif sesiyle söylemişti, buda benim sanki içimdeki bir şeylerin, keskin parçalara bölünmesine neden olmuştu her bir kelimesinde, o keskin şeyler daha çok batıyordu içimdeki o duyguya. Ayağı kalkıp yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladı. Anladım kendimi ne olursa olsun affettirmem lazım 

MARİNETTE

Adrian'a kalbim çok kırılmıştı, başka birisinin ağzından duysam bu kadar kırılmazdım. Nedenini bilmiyorum, şimdi düşününce çok saçma gelmeye başladı. O benim gerçek kocam değil neden bu kadar üzülüyorum ki?  Ama onun ağzından o kelimeleri duymak, kimsenin beni sevmemesine eşdeğerdi. Kafamdaki bu düşünceleri silip yukarı çıkacakken Belen'in sesi durmamı sağladı

Belen: Efendim akşam yemeği hazır kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Marinette: İyiyim ilaçlar sayesinde kekelemem de gitti, yani aşağıda yiyebilirim

Diyerek merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Yemek odasına geldiğimde büyük masanın sadece iki yeri tabaklıydı her zamanki gibi. Yerime oturduğumda arkadaki ayak seslerinden Adrian'ın da geldiğini anladım. Yanımdaki  masanın baş sandelyesine oturup tabağındaki yemekleri yemeye başladı yemekleri ne kadar hızlı hızlı bitirmeye çalışsam da içimden bir ses biraz daha yanında kalmamı söylüyordu. Off bu kafa karışıklığından bıktım artık. Birden Adrian masadan kalktı ve bana dönerek

Sen Bir AGRESTE'sin Where stories live. Discover now