özel

2.1K 173 62
                                    


————
(y/n) yaşasaydı.
————

13:30
cuma, 20-12-20XX

(y/n)

(y/n)
- oikawa-san seni seviyorum

oikawa
aman tanrım ben de seni seviyorum
(y/n)-chAaNnnNnnn T-T -

———

15:27
cumartesi, 21-12-20XX

(y/n) derin bir nefes alarak gülümsedi. Onu alacak kişinin gelmesini beklerken, trenden inmeye çalışan insanlarla dolu olan tanıdık istasyona baktı. Saatini kontrol ettikten sonra arkadaşı henüz gelmediği için ofladı.

Tanıdık bir ses ona seslendi.

"Hey, (y/n) Oikawa! Buradayım!"

Genç kız bu takma adı duyunca hafifçe kızarmıştı. Gülümsedi ve ona seslenen kişiye döndü.

Tanıdığı gözlerle karşılaşınca gülümsemesi daha da genişledi. Ona bakan diğer gözleri de hemen tanıyabilmişti. (y/n), bavulunu arkasında sürükleyerek onlara doğru koştu.

"İwa-chan!" dedi (y/n) ona sarılırken. Bütün Aoba Johsai -Kyoutani hariç- takımı ona sarılınca hafifçe kıkırdadı.

Herkes birbirinden ayrılınca, İwaizumi onu "Hey, (y/n)-chan," diye selamladı. Bavulunu taşımasına yardım ederek yanında yürüdü. Takımın kalanı da hemen arkada yürüyordu. "İnaba nasıldı?"

(y/n) omuzlarını silkerek "İyidi fakat son zamanlarda cinayetler arttı." dedi ve telefonuna herhangi bir bildirim gelip gelmediğini kontrol etti. Hiçbir şey göremeyince dudaklarını büzüp Matsukawa'ya döndü. Hemen parmak uçlarında durdu ve kollarını boynuna dolayıp onu aşağı doğru çekti.

"Hey, (y/n)," dedi Mattsun gülerek. "Her zamanki gibi enerjiksin, ha?"

(y/n) "Evet, sanırım." dedi ve ondan uzaklaştı. Etrafa bakarak mırıldandı. "Oradaki öğretmenlerin bana karşı berbat olmalarına rağmen öyleyim." Onları düşününce yanaklarını şişirdi.

Mattsun ona gülüp saçlarını karıştırdı ve ellerini cebine sokarak ıslık çalmaya başladı.

Hepsi birbiriyle sohbet ediyordu. Takım,
(y/n)'ye cinayetlerle dolu bir şehirde yaşamanın nasıl olduğunu sordu.

(y/n) omuzlarını silkerek "Um, sinir bozucu açıkçası." dedi. "Bu yüzden buraya hemen gelmek istedim."

"Oikawa seni özlüyor, biliyorsun." dedi Hanamaki yaramaz bir ses tonuyla. "Sürekli senin burada olmanı dileyip sızlanıyordu. Neyseki geldin, bize sızlanmayı bırakır şimdi."

(y/n) kızaran yanaklarını gizlemeye çalışırken herkes güldü.

(y/n), "Tamam ilk önce gidip eşyalarımı arkadaşımın evinde bırakacağım." dedikten sonra devam etti. "Sonra Tooru'nun evine gidip ona sürpriz yapacağım, o da ağlayacak falan."

"Neden eşyalarını senin için biz bırakmıyoruz? Böylece sen beyaz atlı prensine gidebilirsin." diye önerdi Mattsun. (y/n) onun koluna vurunca acıyla inledi.

(y/n) onun önerisini düşünüp başını salladı. Gitmeden önce yüzünde bir gülümsemeyle dönüp onlara baktı.

"Tamamdır o zaman! Siz eşyalarımı bıraktıktan sonra Tooru'nun evinde görüşürüz!" dedi.

Herkes bunu kabul edip ona el salladı.
(y/n) taksi bulmaya gitti. Bulur bulmazda içine atlayıp sürücüye Tooru'nun adresini verdi.

——

15:40
cumartesi, 21-12-20XX

Oikawa battaniyelere sarılmış halde telefonunun siyah ekranına bakıyordu.
(y/n)'ye mesaja attıktan sonra 'teslim edildi' yazısıyla karşılaşınca sinirlenmişti. İnleyerek başını yastığına gömdü.

Oikawa, telefonunun çaldığını duyunca hemen canlandı ve ekrana baktı. Onu İwaizumi'nin aradığını görünce modu tekrar düşmüştü. Telefonu açtı.

Oikawa, "Ne?" dedi. Bunu bu kadar sertçe söylemeyi planlamamıştı.

İwaizumi, "Yine neyin tribindesin?" deyince Oikawa homurdandı. "Üzgün olmayı bırakıp kapını aç, aptal."

İwaizumi sözünü bitirir bitirmez telefonu kapattı. Oikawa merakla yataktan kalkıp kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açınca gözleri ışıktan kamaşmıştı. Aman tanrım, diye düşündü. Güneş bugün neden bu kadar parlak?

"Ne istiyorsun, İwa-chan?" dedi gözlerini ovuştururken. "Çok uykum var, eğer gelmek için iyi bir sebebin yoksa-"

"Tamam o zaman seneye geleceğim."

"Seneye mi? Çok dramatiksin İwa- "

Ne olduğunun farkına varmasıyla, gözleri birden güneş ışığına alışıp kocaman açılmıştı. Parlayan güneş değildi, önünde duran kişiydi. Gözleri dolmuştu. Gördüklerine inanamıyordu.

İşte orada duruyordu. Yüzünde bir gülümsemeyle, hayatının aşkı. Onun verdiği renkli tokayı takıyordu ve bu da onu daha da güzelleştirmişti. Oikawa'nın, uzaylıların gerçek olup olmadığını düşünürken izlemeyi sevdiği yıldızlar kadar güzeldi.

"Hey, Oikawa-san," dedi (y/n) kıkırdayarak. Oikawa, sesini ne kadar da özlemişti. Kız kollarını açtı. "Beni özledin mi?"

Oikawa hiç vakit kaybetmeden ona sarıldı.


son

——

umarım fici beğenmişsinizdir🥺 kısa ve tatlı bir şeydi bence🤍
kendinize iyi bakın başka ficlerde görüşmek üzere😼🤍

ily | Oikawa Tooru Where stories live. Discover now