Part 12

197 16 38
                                    

"Ölmene izin veremem, yapamam."

[]

Sabah güneşinin ışıkları, perdelerin arasındaki boşluktan odaya parmaklarının ucuyla girdiğinde Sehun'u tatlı uykusundan uyandırmıştı. Suikastçı, başının tutarken hafifçe, inleyerek doğruldu. Bu geceden dağınık hatıralar belirdi zihninde, çok şey hatırladı. Prens ile baloya gittiğini, içtiğini, dans ettiğini hatırladı ve sonra odasına döndüklerinç, Jongin ağladığını, kendisinin ağladığını hatırladı. Sehun, Prens'i öptüğünü, yumuşak dudaklarınun kendisine dayandığını hatırladı. Anı, kalbinin göğsünde çarpmasına neden oldu.

Sehun bundan sonra pek bir şey hatırlamadı, sadece Jongin'i kendi yatağına yatırdığını hatırlıyordu en net. Suikastçı, yataktan çıkarken bir başka inilti daha bırakarak oturduğu yerde gerindi. Yuma'ya seslendi ama cevap gelmeyince onun henüz buralarda olmadığını düşündü. İçinde sıkışıp kaldığı sürekli kafa karışıklığıyla beraber  banyoya girdi.

Suikastçı, olan her şeyi düşünerek banyosunun ılık suyuna girdi. Bir elini suyun yüzeyinde gezdirirken zalim çocukluğunun hafızasında bir köşede duran anısını hatırladı. Suikastçı, Chanyeol ile tanıştığı günü hatırlarken boynunu küvetin kenarına yaslayarak arkasına yaslandı.

[]

Sehun, yüzüne düşen, yanan şehrinin külüyle birlikte omurgasından aşağı bir ürperti hissetti; yanaklarına sıcak gözyaşları dökülürken derisi haşlanıyordu. Dizleri sıyrılmış ve saçları karışmış küçük çocuk dağınık görünüyordu. Yağlı, siyah lekeler yüzünü boyamıştı. Ailesi gitmişti, kaybolmuştu ve bunun için üzgündü. Bir zamanlar mutlu oldukları evinin alevleri henüz sönmemiş olduğu için yerinde öylece duruyordu. Ne yapacağını bilemeyerek acı veren hıçkırıklarıyla nefesi kasıldı. Ardından yumruklarını sıktı, tırnaklarını avucuna sapladı. Uzun ağaçlar onu Esrailan Kralı'nın yürüyen ordusundan korurken, dizlerini göğsüne dayayarak ağır nefesler aldı.

Sehun korkmuştu. Yaşının gerektirdiğinden daha fazla korkmuştu. Yedi yaşındaki beden dizlerinde derman kalmamışken, küçük ve titrek adımlarıyla ormanın derinliklerine doğru ilerledi. O sırada zümrüt yeşili bitkilerin orada bir ışığın titrediğini gördü. Küçük, sertçe yutkundu. Bir asker olabilir miydi, başladığı işi bitirmek için bir asker olabilir miydi? Çocuk çalılardan gelen sesle yüzleşmek için döndüğünde endişeliydi.

"Hey sen." Diye seslendi yumuşak bir ses , bir çocuk gibiydi. "İyi misin?" Sehun geçici olarak gözlerini açtı ve ağır bir nefes alırken kaşlarını çattı. Önünde, dağınık kızıl saçları rüzgârda nazikçe savrulan bir çocuk vardı. O da kirli görünüyordu, kıyafetleriyse biraz yırtılmıştı. Sevimli kulakları ve derin kuzgun gözleri vardı. Sehun yüzündeki gözyaşlarını silerek hafifçe yutkundu.

"Ben-ben kayboldum." diye kollarını hafifçe kıpırdatarak fısıldadı Sehun. "Ailem, yangında öldüler." Kekeleyerek ne olduğunu dışından söylediğibde sesi soluğu tekrar kesildi. Diğer çocuğun yüzünden acı dolu bir bakış geçti, ardındansa şehri işaret etti.

"Ardima'da yaşıyorsun, değil mi?" Yumuşak bir sesle sorduğunda gözleri merhametle doluydu. Sehun, evini işaret ederek başını salladı.

"Ben Sehun." Tüm çığlıklarından dolayı çatallı sesiyle mırıldandı.

"Chanyeol." Diğer çocuk söylediğinde Sehun'un gözleri hafifçe açıldı. O olamazdı değil mi, Prens Chanyeol muydu? Chanyeol hafifçe kıkırdadı, "Evet, ben Prens Chanyeol'um ama şu anda bunun bir önemi yok." Bilgilendirdikten sonra Sehun'a daha da yaklaşmak için yürüdü. Elini de omzuna koydu ve karşısındaki çocukla birlikte kütüğün üzerine çömeldi.

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Mar 20, 2021 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

Crown Of Blood || Sekai (Çeviri)Onde histórias criam vida. Descubra agora