Hayali Gezgin

13 9 0
                                    

                          

Bir adım attım ve bir adım daha. Elimdeki ağaç dalını yere vura vura yürüyordum. Dışarıdan gören birisi benim yürüme zorluğu çektiğimi sanardı ama sadece bana yoldaşlık etsin diye taşıyordum yanımda bu dalı.

Otuzlu yaşlarımın ortasında olmama rağmen, ağarmaya başlayan saçlarım ve sakalım, beni olduğumdan da yaşlı gösteriyordu ama bu pekte umurumda değildi. Dış görünüş veya insanların benim hakkımda ne düşündüğü, zerre umurumda olmazdı.

"Hey bey amca! Nereye böyle?" sesin geldiği yöne baktığımda, bekçi kıyafeti olan bir adamla karşılaştı gözlerim. Bana doğru gelen adama aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Bazı sorular benim için anlamsızdı artık.

"Dursana bey amca! Adın ne senin?" adım? Adım neydi benim? Adımı unutmuştum yıllardır kimse söylemeye söylemeye. Gerçi isimler sadece basit kelimelerdir diye düşünürüm hep. Eğer karşımdaki adama adımı "Ahmet" dersem adım "Ahmet" olurdu ama böyle anlamsız bir harekete kalkışmayacaktım.

"Benim adım yoktur, boş ver benim adımı. Asıl sen söyle, sen kimsin?" karşımdaki güvenlik tipli adam, iç geçirip etrafına bakındı. Belli ki içinden "Çattık yine delinin tekine." diyordu.

"Bey amca buraya girmek yasak. Bırak şair oyunlarını falan. Gel şuradan çıkartıyım seni." dedi ilerideki kulübenin arkasındaki patika yolu gösterirken. Konuşmasında saygısızlık çabası yoktu. Saygısızlıktan çok, amirlerinden azar işitmekten duyduğu korkunun tohumları vardı.

"Bilmiyordum pardon." dedim lafı çok uzatmadan, gösterdiği yola doğru yürürken.

"Sorun değil, zorluk çıkarmadın ya, o bana yeter." dedi minnetle güvenlik. Her halinden rahatladığı belliydi. En azından şimdilik fırça yemeyecekti.

Patikaya ulaşana kadar bana başka soru sormadı, bende boş laf kalabalığı yapmadım ama tam yola ulaştığımda arkamı döndüm

"Bu hayatta bir dilek hakkı verilseydi sana, ne dilerdin?" aniden gelen bu soruya, şaşkın bakışlarla cevap vermişti güvenlik görevlisi.

"Bilmem. Ne alaka şimdi?" dedi hiç düşünmeden. Belki hiçbir hayali olmadığından düşünmemişti, belki de bugüne kadar hayallerini gerçekleştirme fırsatı olmadığından.

"Anlatsam anlamazsın boş ver. Yok mu bir cevabın? Bu hayatta en istediğin şey ne?" aslında kopya vermekti bu. İyi yanı kopyam işe yaramıştı, adam düşüncelere dalmıştı.

Yaklaşık olarak dört beş dakika geçtikten sonra cevap verdi güvenlik görevlisi.

"Bilmem, şöyle beş altı katlı bir apartman isterdim herhalde." peh fazla sıradan. Sırtımdaki çantadan çıkardığım, sarı kapaklı deftere not aldıktan sonra, yola koyulmak için arkamı döndüğüm an, bekçinin sesiyle duraksadım.

"Dur bir dakika, o deftere ne yazdın sen?" böyle bir soru bekliyordum çünkü bu soruyu herkes sorardı genelde.

"Önemli bir şey değil merak etme. Ben etrafı dolaşıp, insanların en büyük arzularını not alıyorum." bekçiye arkam dönük olmasına rağmen şaşırdığını ve beni anlamadığını hissedebiliyordum.

"Niye böyle bir şey yapıyorsun ki?" diye sordu bekçi, gülümsedim. Herkes birbirinin kopyası sanki. Hep aynı soruları soruyorlar. Hep aynı istekler, hep aynı hayaller, birbirinden farksız yaşamlar.

"Yaşamak için ."

                                                                 Yasin AKIN
                                                                 IYasinAkinI

Münazara: Şubat 2021Where stories live. Discover now