11

4.7K 268 109
                                    

$Kim Taehyung$

Amalar, fakatlar yeri kapanamayacak onlarca kırgınlık.. Yürekte hapsolmuş yüzlerce kızgınlık..
Iki ucu yıkım, enkaz olan birbirine düğümlenmiş olaylar silsilesi...
Sızlayan vicdanlar, daralan göğüs kafesleri, yaralı aşklar...

Her biri mevcuttu şuan bende. Hangisi daha baskındı tartışılırdı lakin titreyen ayaklarım ve buz kesmiş ellerim korkuyu iliklerime kadar hissetmemi bendeki en baskın duygunun bu olduğunu düşünmemi sağlıyordu. Kalbim gümbür gümbür atarken merdivenin son basağımına ayağımı koyarak kilitlerin asıldığı kata varmıştım. Hızlı ve sessiz bir şekilde köşeye saklanırken burada olduğunu umduğum adamın beni görmesini istememiştim. Karşısına çıkacak ne cesaret ne de yüz vardı bende. En azından şimdilik sadece yarattığım enkazın durumunu kontrol etmeye gelmiştim. Gözlerim saniyesinde onun bedenini bulurken rahatsızca kıpırdanmıştım bulunduğum yerde.

Çöktüğü soğuk zeminde bacaklarını kendine doğru çekmiş kollarını bacaklarına dolarken kafasını dizlerine yaslayarak yüzünün görünmesini engellemişti. Ancak ara ara burnunu çekmesi ve iç geçirişlerinden ağladığını anlamıştım. Yanan gözlerimi kapatıp işaret parmaklarımla ovalarken bulunduğum yere çökmüştüm acizce.

Uzaktan kendi canımı hiçe sayabilecek kadar sevdiğim adamı nasıl yaraladığımı izlerken ara ara iç çekmeden edemiyordum. Dolu gözlerim onun bedeninde korkuyla gezinirken bende onun gibi dizlerimi kendime çekerken kollarımı bacaklarıma dolamıştım. Ancak fazlasıyla dikkatsiz davranmış, gürültü çıkarmıştım. Anlamamasını umarak nefesimi tutmuş dolu gözlerimden akmaya başlayan yaşları hızla silmiştim. Gürültüyle beraber kafasını kaldırmış etrafa bakınırken kızarmış burnu ve dudakları ağlamaktan şişmiş gözleri beni karşılamıştı. Bu manzara karşısında kendime lanetler okurken çektiğim acıyı kendi içimde bile derecelendiremiyordum. Jeongguk'u ağlarken ve acı çekerken görmenin beni bu kadar yıkacağını düşünememiştim.

Sessizce kaçıp gitmenden çok gelip bana hesap sormanı dilerdim. Konuşmanı bağırmanı isterdim. İçindeki kızgınlık ve kırgınlığı sözcüklere dökmeni izlerdim sessizce. Yemin ederim, tek kelime etmezdim. Sessizce yutardım herbirini.

Sözcüklerin kifayetsiz kaldığı vakit beni hırpalasan da ellerini tutup bunu engellemezdim.

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde olduğum yerde sessizce onunla birlikte gözyaşlarımı akıtırken Jeongguk'u izliyordum. Gözyaşlarını silerken tek elini cebine atmış, cebinden çıkardığı pembe kilidi hırsla bir köşeye fırlatmıştı. Oturuşunu değiştirip dizlerinin üstüne çıktığında arka cebinden küçük bir anahtar çıkarmıştı. Onu da rastgele bir köşeye atarken tam önümde durması ile saniyelik nefesimi tutsamda Jeongguk'un benden tarafa bakmaması içime su serpmişti. Telefonum cebimde titrediğinde önemli bir şey olabileceğini düşünerek elimi cebime atmış telefonu kavrayıp çıkarırken dirseğimi hemen yanımda neden üst üste konulduğunu bilmediğim ancak saklanmamı sağlayan kasalara kazara vurmuştum. Kasalardan biri devrilirken içinden dökülen yılbaşı süsleri ile yaklaşan yılbaşını ve Jeongguk'un bunun hakkında anlattığı hayallerini hatırlamıştım.

Dokundum Tanrı'nın bana bahşettiği en güzel meyveye ancak yasaklı olduğunu unuttum.
Şimdi yerdeyim. Yasaklı meyvem benden uzakta..
Yardım çağrısında bulunsam Tanrı bu günahkarı alır mıydı geri cennetine?

''Kim Taehyung!" Cızırtılı tok bir ses kulaklarımı doldurduğunda olduğum yerde taş kesilmiştim. Ses çıkarmadan  olduğum yerde ses etmeden durmuştum. Belki Jeongguk yanıldığını düşünür diye lakin pek öyle olmamış, Jeongguk bir kez daha ismimi seslenmişti. Derince havayı soluduktan sonra kalkmak için kendimi cesaretlendirmeye çalışsam da başarısız olmuş, sessizce başımı önüme eğerek olduğum yerde durmaya devam etmiştim.

Forbidden Love, tkWhere stories live. Discover now