Medya: @/gobikuu_ -Twitter
Katsuki artık bu hıyarın tamamen iyileştiğine ve kendisini zevkleri için kullandığına emindi, çünkü gripten yataklara düşen kimse bu karda parka gitmek için yalvarmazdı.
İşe gitmesine izin verirse onu önce parka, sonra Ochako'dan gizli et yemeye götüreceğini söyleyerek Eijirou'yu alarmını kapatmaması için ikna etmesi üzerine zamanında kalkmış, rüyasını daha sonra ona anlatmak için not etmiş ve sonunda işe gitmişti. Cumartesi günleri şirkette çok fazla kişi olmadığından kimse ona dadanmamıştı ancak Yaoyorozu kesinlikle onun daha neşeli ruh halini fark etmiş, tatilin ona iyi geldiğini söylemişti. Ochako'nun ona ne gibi bir bahane sıktığını bilmiyordu ama Yaoyorozu'nun bunlara inanmayacak kadar zeki olduğunun farkındaydı.
Bu konuda tartışacak bir şeyi yoktu. Kısa tatili (ukuleleden dolayı oluşanlar hariç) baş ağrılarını geçirmiş, uzun zamandır ilk defa şöyle temiz, derin bir nefes alabilmesini sağlamış, nasıl gülümseneceğini hatırlatmıştı. Daha dinç ve zinde hissediyordu.
Öyle iyiydi ki, öğle arasında Shouto'yu arayıp hal hatır bile sormuştu, çünkü önceki gün Eijirou'ya ondan bahsettiğinde Eijirou arkadaşını araması ve teması kesmemesi konusunda ona bir nutuk çekmişti. Onun eski dostlara verdiği değer belli ki Katsuki'ninkinden çok daha fazlaydı.
Doğal olarak Shouto kendisini asla arayıp sormayan lise arkadaşının ilgisi karşısında şaşkındı. Fakat hiç bozuntuya vermeden, "Hayrola?" veya "Bana işin düştü herhalde?" gibi kaba bir şeyler söylemeden Katsuki'yle sanki liseden beri her hafta saatlerce takılan yakın arkadaşlarmış gibi konuşmuş, Eijirou'dan uzak olduğu mesai saatlerinde Patron Bey'in daha az yalnız hissetmesini sağlamıştı. Katsuki göstermese de minnettardı.
Tekrar düşününce lise yıllarına karşı olan nefretini abarttığını fark ediyordu. Shouto'yla ikinci senesinde tanışmış, o zamandan beri herifi yakasından düşürememişti. Shouto çok konuşkan olmamasına rağmen iyi bir arkadaştı ve Katsuki bile bunu takdir etmek zorunda hissediyordu. Lise o kadar da kötü değildi, her zaman yanı başında Shouto ve katlanabildiği birkaç insan daha vardı.
Düşündüğü kadar yalnız olmadığını fark etmek ve lise yıllarıyla tamamen olmasa da bir nebze barışmak, sanki mümkünmüş gibi daha da iyi hissetmetmesini sağlamıştı.
Shouto'yla oturup uzun uzadıya konuşabilecekleri bir tarih ve yer ayarlayıp kapattıktan sonra, Mina'yı arayıp onu rahatlatmak için Eijirou raporunu verdi ve günün geri kalanında da eve daha çabuk gidebilmek için çok çalışıp işlerini erkenden bitirdi.
Eijirou işten erken çıktığını görünce çok sevinecekti.
•••
"Hadi hadi hadi hadi hadi!" Katsuki'nin Eijirou'yu benzetmediği bir şey kalmış mıydı emin değildi, fakat kapının önünde zıplayıp durarak kesinlikle yürüyüşü için fazla heyecanlanmış kocaman ve yumuşacık bir köpeği andırıyordu. Böyle gözleri parlayan ve mal mal sırıtan bir Golden Retriever.
Bir köpeğin aksine onun kürkü yoktu, karın ortasına o yırtık hırkayla çıkmak da çok anlam ifade etmiyordu. Bu nedenle Katsuki "Montun yok mu? Donacaksın, dur bana dar olan bi tane va-" diye başladı fakat sözü kesildi.
"Boşver, o kadar soğuk değil. Giyin de gidelim!"
"Gerizekalı, gribin yeni geçti, Pembeli beni öldürsün mü istiyorsun?"
"Bakugou cidden o kadar soğuk değil." Katsuki sweatshirt ve ceketinin üstüne bir palto daha geçirirken Eijirou şaşkınlıkla "Oha kaç kat giyindin, üşüyo musun o kadar, kansız falan mısın?" diye cırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstasyon İnsanları
FanfictionSıkıcı ve monoton bir hayatın pençesine takılmış, zengin iş adamı Katsuki'nin hayatı, bir gün kullanmak zorunda kaldığı metro istasyonunda gördüğü ilginç bir sokak sanatçısının nezaketiyle tamamen değişir. Lüks ısıtıcılarla çevrelenmiş şaşalı evini...