~~6~~

1.3K 133 75
                                    

"San ile wooyoung nereye gitti?"

Hongjoong bir yandan seonghwa'yı tutarken etrafına bakınarak sormuştu. Jongho da etrafına bakınmış, bir yandan da yeosang ile uğraşırken cevaplamıştı hongjoong'u.

"Bilmiyorum ki hyung. Bunları taksiye bindirdikten sonra arayalım onları."

Hongjoong başını olumlu anlamda salladıktan sonra seonghwa'yı yavaşça yere bırakmış, kalktıkları masaya dönerek yungi ikilisini almıştı.

"Saf mingi. Güya woo ve san'ın ağzını arayacaktı. Şu haline bak."

Mingi yunho'ya sıkıca sarılmış bir halde yürüyorlardı. Hongjoong onları itekleyerek kapıda onları bekleyen taksiye sürüklemişti.

Taksinin yanına geldiklerinde jongho çoktan yeosang ve seonghwa'yı taksiye bindirmiş onları bekliyordu.

Hongjoong da hemen onları taksiye yerleştirmiş, taksiciye evinin adresi ile anahtarı vererek onları eve bırakmasını istemişti. Taksici hongjoongu onaylarak gitmişti.

"Sen iyi misin jongho?"

Jongho dalgın bir halde başını salladıktan sonra hongjoong ile dümdüz ilerlemeye başlamışlardı. İlk iş sahile bakacaklar, orada bulamazlarsa birkaç yere daha bakarak eve gideceklerdi. Nasılsa bir yerde sızıp kalacaklarına eminlerdi.

"Hongjoong hyung."

Hongjoong odağını jongho'ya çevirdiğinde jongho'nun utangaç bir halde konuşmaya çalıştığını fark etti.

"Efendim jongho."

"Hyung.. Şey... Aslında nasıl soracağımı da bilmiyorum ama... Yeosang hyung'un... Sevdiği veya çıktığı birisi var mı?"

Hongjoong birkaç dakika soruyu anlamaya çalışmış, anladığında da kahkaha'yı koyvermişti.

"Yeo.. Yeosang'tan.. mı hoşlanıyorsun?"

Gülmekten parça parça konuşmuş ve jongho'nun tepkisini izlemişti. Jongho bakışlarını etrafta gezdirmeye başladığında hongjoong cevabını almıştı.

"Çıktığı birisi yok ama hoşlandığı birinin olduğunu duydum..."

Jongho'nun bir anda modunun düştüğünü fark ettiğinde konuşmaya devam etti hongjoong.

"Yani, partideki eşinden çok hoşlandığını söylemişti."

Jongho şok içinde hongjoong'a döndüğünde hongjoong ona göz kırpmıştı. Jongho'nun neşesi yerine gelirken hongjoong memnun bir gülüş atmış ve etrafına bakınmıştı.

Hongjoong vardıkları sahildeki kumların üzerinde koala gibi birbirine sarılmış iki genci fark ettiğinde koluyla yanındaki jongho'yu dürtmüş ve 'oradalar.' demişti.

Birlikte iki gencin yanına vardıklarında birkaç dakika iki genci süzdüklerinde boyunlarındaki bir kaç morluğu fark etmişlerdi.

"Bunlar ne yapmışlar böyle?"

Jongho hafif şaşkınlıkla söylendikten sonra hongjoong hafifçe gülmüştü.

"Galiba karpuz bulamadıklarında birbirlerini emcüklemişler."

Hongjoong ve jongho bir süre gülüştükten sonra hongjoong san'ı, jongho ise wooyoung'u kaldırmışlar ve çağırdıkları taksiye binmişlerdi.

Hongjoong'un evine geldiklerinde hemen eve girmişler ve woosan çiftini aynı odaya bırakıp diğerlerinin yanlarına gitmişlerdi.

Seonghwa ve yeosang koltuklarda yatarken yungi çifti yerde sarılarak uyuyorlardı.

"Bence bunlara hiç ellemeyelim."

Jongho bakışları yeosang'ın üzerindeyken başını olumlu anlamda sallamıştı.

"Jongho. Sen benim odamda yat."

Jongho bakışlarını yeosang dan çekerek hongjoong çevirmişti.

"Olmaz hyung. Sen git odana. Ben şuraya yatarım."

Bunları söylerken çoktan yere uzanmış ve gözlerini kapatmıştı. Hongjoong ise hafifçe gülümsemiş, odasına giderek yastık ve battaniye alıp geri gelmiş ve jongho'ya vermişti. Jongho da teşekkür ederek almış ve yattığı yere bir ucunu sermiş, içine yatarak diğer ucunu üzerine sermiş ve yastığı da başının altına koyduğunda hongjoong memnun bir gülüş atmıştı.

"İyi geceler jongho."

"İyi geceler hyung."

Hongjoong salondan çıkıp odasına gittiğinde jongho birkaç dakika öyle kaldıktan sonra yattığı yerde kolunun üzerinde yükselmiş,  koltukta melek gibi uyuyan yeosang'ı izlemeye başlamıştı.

Partiden bu yana sürekli onu düşüyordu. Hep yanlarına gitmek için, yeosang'ı görmek adına bahane üretiyordu ama san ve wooyoung'un olaylarında arada kaynayıp gidiyordu.

Anlaşılan yeosang da aynı duygularda ki, taksiye bindikten sonra hemen jongho'nun dudaklarına kapanmasının başka bir nedeni yok gibi gözüküyordu.

"Sen bana ne yaptın kang yeosang?"

...

Sabah olduğunda herkes mışıl mışıl uyurken san gözüne vuran güneş ışığından kaçmak için yana dönmüş ve yanında shiber'i var zannederek yanındaki bedene sarılmıştı.

"Shiber sen ne ara büyüdün bu kadar?"

Gözünün tekini yavaşça açmış ve sarıldığı şeye bakmıştı. Wooyoung olduğunu gördüğünde 'he wooyoungmuş.' diyerek gözünü geri kapatmış ve anında ikisini birden açmıştı.

"Wooyoung!?"

Kolunu yavaşça geri çekmiş ve yattığı yerden kalkarak, yatağın yanında gel git yaparak wooyoung'u izliyor, bir yandan da dün neler olduğunu düşünüyordu.

"Dün bara gittik oturduk hatta young ile hiç konışmadık sonra içmeye baş..."

Ondan sonra olanlar silik silik gözünün önünde canlanırken tek net olan wooyoung ile öpüştükleri kısımdı.

"Siktir!"

Sessiz birkaç git gelden sonra bakışları wooyoung'un boynuna takılı kalmıştı. Peki o morluklar nasıl olmuştu?

San hemen yatağın diğer yanında bulunan dolabın üzerindeki aynanın karşısına geçerek kendine baktığında boynundaki morluk ona göz kırpmıştı.
"Siktir ya!! Neden hatırlamıyorum!?"

Sonra san düşünmeyi bırakarak eski yerine gelip oturmuş, yarı yatar hale gelerek wooyoung'un izlemeye başlamıştı. Tam o anda dün wooyoung'un onu sevdiğini söylediği an beyninde yankılanmış elini wooyoung'un yanağına koyarak yavaşça okşamıştı.

"Beni sevme jung wooyoung."

...

Yazara sövmek serbest buyurun.😄😄

Çok güzel bir yerde kestim, mutluyum  😋

Neyse umarım beğenmişsinizdir.

Bu bölümde jongsang'ı yaptık. Gelecek bölümlerde de yungiyi yaparız umarım. 😅

Kitabın 1bini geçkin okunması için çoook teşekkür ederim.

Sizleri seviyorum 😚😚

10.02.21

✔FULL MOON ↪WOOSAN↩Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin