10 : ❝ everyone hates ❞

593 103 16
                                    

"Ciddi değildin söylediğinde değil mi?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ciddi değildin söylediğinde değil mi?"

"Hangisinde? Zengin mi yoksa sürtük olan kısımda mı?"

Burnundan sert bir nefes vererek güldü, gözleri iyice kısılırken benimle birlikte merdivenleri tırmanıyordu. "Ikisinde de."

"Neden ciddi olmayayım? Miseul öyle söylüyor."

Anında ciddileşti. Gülüşü soldu ve kaşları neredeyse çatılacakken duraksadı. "Miseul?"

"Ne oldu? Konduramadın mı ona?"

"Öyle bir kız değildir o."

Az kalsın kahkaha atacakken, "Benim sorunum önyargı seninki de fazla iyimserlik sanırsam." Diye homurdandığımda adımları durdu, ben de durup ona baktım.

"Bir dakika. Sen ciddisin." Dedi.

"Evet? Sorun ne?"

"Sana bunu demiş olduğuna şaşırdım." Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Çok mu iyi arkadaşsınız? Çok mu iyi bir kız o?"
Öyle çıkmasını istemesem de sesimdeki sitem sinirlerimi bozmuştu.

Jeno, yüzündeki afallamayla beni izlerken cevap vermesini bekliyordum. Ne diyebileceğini. Ve ya herhangi başka bir tepkiyi. Ama o sadece dönüp merdivenleri indi ve basket sahasına döndü. Öylece arkasından baktım birkaç saniye. Ne olmuştu?

Lavaboya gidip işimi hallettikten sonra elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim tekrar. Miseul'dan amigo kız formalarını almam gerekiyordu. Sahaya indiğimde takım çalışıyordu, amigo kızlar ise onları izliyorlardı. Miseul'a yaklaşırken kaşları çatık halde birine kenetlenmiş olduğunu gördüm, gözlerini takip ettiğimde bu kişinin az önce takım arkadaşına pas atan Lee Jeno olduğunu fark etmiştim.

"Formaları ne zaman vereceksin ve çalışmaya başlayacağız?"

Bana hızla dönünce, bakışlarındaki keskinlik bıçak gibiydi. "Gel benimle." Ayaklanıp hızlı adımlarla sahayı terk etti. Peşinden ona yetişmek için acele ederken neredeyse koşmuştum.

Sola dönüp soyunma odalarından kızlar yazanına girdi, açık bıraktığı kapıdan girip arkamdan kapattığımda bana dönmüş bakıyordu Miseul.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Gözleri kısık, dişlerini ise sıkıyordu bunu söylerken.

"Neyden bahsediyorsun?" Diye sordum anlayamayarak.

"Bir an sahada o duruşuna neredeyse saygı duyacaktım. Gitmişsin Jeno'ya ispiyonlamışsın beni. Kim olduğunu sanıyorsun sen?"

Jeno. Ona bu konuda kızmış mıydı? Görüşüne göre öyleydi. Çünkü Miseul sinirli görünüyordu. Hah.

"Ben seni ispiyonlamadım." Diye cevaplayınca kaşları havalandı.

"O yüzden mi Jeno gelip bana hesap sordu? Sen ispiyonlamadın diye? Kızım, sen benimle dalga mı geçiyorsun? Arkadaşımı bana düşman etmeye mi çalışıyorsun?"

"Birincisi ben seni ispiyonlamadım, sadece konuşuyorduk. Ikincisi de ben seni arkadaşına düşman etmeye çalışmıyorum. Eğer gerçek arkadaşsanız aranızda böyle bir şey problem bile olmamalı." Elimi ona doğru uzattım. "Şimdi bana formalarımı ver de bir an önce başlayalım."

Bana, kanlı bıçaklı düşmanıymışım gibi bakıyordu. Öyle sinirli, o derece kinliydi. Dediklerime onun tarafından bakılınca ne kadar sinir bozucu olabildiğini tahmin edebiliyordum.

Dönüp dolabın kapısını sertçe açıp içindeki formaları avuçlayarak elime hırsla bıraktıktan sonra yanımdan bir hışımla geçti gitti, odayı terk etti.

Insanlar bu yüzden benden nefret ediyorlardı. Doğruları söyleyip açık sözlülük ettiğimde onları ele verdiğim için. Bu yüzden hep kaybetmiştim.

Bleu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin