XXII | r e s t

103K 8K 20K
                                    




Twitter ve Instagram/sumeyyelkoc


Alcest - Sapphire
Suzan Hacigarip - Şimdi Biraz Uyu


HÜKÜMRAN

22

"REST"

Beni ölüme götüreceğini düşündüğüm kurşunun, içimi delip geçtiği o akşamdan sonra, günlerin nasıl aktığı belirsizdi.

Pek bir önemi yoktu fakat, ömrümün asılı olduğu takvimden on gün daha silinmişti.

Beni delirten, beni yerle bir eden, beni güçlendiren ve yeniden, asıl olmam gereken Berzâh'a dönüştüren, on gün.

Ardımda bıraktığım her gün, bir önceki günün katiliydi. İçimdeki nefret öyle güçlüydü ki ona duyduğum hislerin, o hislere gebe kalıp bana acı veren saatlerin infazını yargısızca gerçekleştiriyordu. Tam da bu yüzden, kendime bile acımam yoktu. Eğer bir kez daha aynı duruma düşersem ve buna sebebiyeti kendim verirsem, kendimi bile hiçe sayacaktım.

Ben bu hayatta tek başımaydım, öyle de kalmalıydım.

Ben ve o vardı, biz diye bir şey yoktu. Olamazdı. Hiç olmamıştı ve hiç olmamalıydı.

Bu hisler sadece, dudaklarıma değen ilk öpücüğün armağanı olan yenilgiden ibaretti. Neyse ki çabuk açmıştım gözlerimi. Geç olmadan, ruhumu yakmadan ve gururumu daha fazla hiçe saymadan.

On gün boyunca herkes sessizdi.

Ve her şey, garip bir şekilde sıradan.

Bedenen iyiydim; artık eskisi gibi hareket edebiliyor ve kurşun yarasından geriye kalan korkunç izin günden güne kaybolduğuna şahitlik ediyordum.

Fakat ruhen dipteydim; beni mahveden gerçeklerle başa dönüp yüzleştikçe kendimi devasa bir çukurun içine düşmüş gibi hissediyordum. Tuhaf olansa ilk defa, kurtulmak için çırpınmıyordum.

Metin ait olduğu yerde, içerideydi. Aybars'ın avukatının yaptığı savunma sayesinde, hakimin ileri bir tarihe ertelediği ikinci mahkeme celsesine kadar tutuklu yargılanacaktı. İkinci celsede nasıl bir ceza alacaktı bilmiyordum ama içeriden çıkması kolay olmayacaktı. Ve tüm bu olanlar, artık onu durduracak mıydı hiçbir fikrim yoktu ama boşanma sürecinde Dilhan'ın lehine olacaktı. Dilhan bu durumdan istifade, birkaç gün önce boşanma davasını açmıştı.

Kararlıydı, en ufak bir tereddüdü yoktu.

Geriye yalnızca beklemek kalıyordu. Ve kurtuluş için gün saymak.

Dilhan'la yaşamaya başladığımız eve geri döndüğüm akşam, Aybars'ın geçmişte olan biteni bana üstü kapalı bir şekilde anlattığı o sabahın akşamıydı. O gün zihnen uyuşmuş gibiydim, kalbimde de bedenimdeki kadar keskin bir ağrı vardı. Bu sebepten hiç sesim çıkmamıştı, henüz kavrayamamış ve idrak edememiştim zira. Fakat aslında, Aybars'ın anlattığı hiçbir şeye inanmamıştım. Bir gün öncesinde Feza olayını tesadüfen öğrenişim beni derin bir uykudan uyandırmıştı.

Bu saatten sonra hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktı. Eğer Aybars Kıratlı ona inandığımı ve o sözlerle kalbimi yumuşattığını sanıyorsa yanılıyordu. Ona yanıldığını gösterecek, beni hafife almanın bedelini ona ağır ödetecektim.

O günden sonraki günlerin akşamında birkaç kez uğramıştı. Nasıl olduğumu gözleriyle görmüş fakat fazla kalmamıştı. Kalamazdı da zaten. Çünkü aramızda konuşulacak hiçbir şey bırakmamıştı. Ne zaman benimle konuşmaya çalışsa ona çevirdiğim yüzüm, sessizliğim ve boş bakışlarım en büyük cevabımdı.

HÜKÜMRAN (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin