MELEKLER - Giriş

8 3 0
                                    

Bediüzzaman Said Nursi melekler hakkında der ki;
Evet şu kâinatın keyfiyatı, onların vücudlarını gösteriyor. Çünki kâinatı hadd ü hesaba gelmeyen dakik san'atlı tezyinat ve o manidar mehasin ile ve hikmetdar nukuş ile süslendirip tezyin etmesi; bilbedahe ona göre mütefekkir ve istihsan edicilerin ve mütehayyir takdir edicilerin enzarını ister, vücudlarını taleb eder.”(Sözler, 29. Söz, sayfa 505)

Yani benim de başta dediğimi destekler bir şekilde özet olarak sunacak olur isek; “Müşahade edecek bir mahlûk olmalı ki sergilenecek eser var olsun.”

Başka bir delil ve görünen bir gerçek isteyen kimselere meleklerin varlığını ispat edecek olsak uzaydan dünyaya bakan kimsenin insanların olup olmadığını, yahut da yaşayıp yaşamadığını sormak ile çözüleceğini söylerim. O kimse der ki “Dünyada insan var,”. Görüp görmediğini sorduğumuzda ise gözleriyle görmediğini dile getirir. Fakat uygun teçhizat ile görmeyen gözlere gösterilebilir. Böylede melekler vardır lâkin bizde onları görecek uygun teçhizat ve aletler yoktur. Mikropları gözlerimizle göremeyen biz nasıl onları inkâr etmiyor isek o halde de meleklerin inkârı gibi koca bir önyargıya düşmemek gerektir.

Madem bu nihayetsiz tezyinat, nihayetsiz bir vazife-i tefekkür ve ubudiyet ister. Halbuki ins ve cin, şu nihayetsiz vazifeye, şu hikmetli nezarete, şu vüs'atli ubudiyete karşı, milyondan ancak birisini yapabilir. Demek bu nihayetsiz ve çok mütenevvi olan şu vezaif ve ibadete, nihayetsiz melaike enva'ları, ruhaniyat ecnasları lâzımdır ki, şu mescid-i kebir-i âlemi saflarıyla doldurup şenlendirsin.”(Sözler, 29. Söz, sayfa 505)

Kainata bir çocuğun gözleri saflığında bakarsan, göreceğin şeyler haddi hesabı olmaz çok süslü ve hikmetle yaratılmış şeyler görürsün. Lâkin bizim bunun hayretini yaşama, güzelliğini dile getirme, incelik ve hikmetleri hakkında kafa yorma konusunda oldukça aşağı bir seviyedeyiz. Bir misal ile konuşacak olur isek dünyanın en ünlü ve sanatkar ressamı olan Leonardo da Vinci’nin 20 yılda tamamlanan, yaşı 500’ü geçen, içinde birçok resim tekniği, perspektif harikaları bulunan, birkaç yılda bir yeni gizemi ortaya çıkan, en aşağı 2 milyar dolardan başlayıp usta sanatçılar tarafından değeri 50 milyara kadar çıkan “Mona Lisa” tablosunu ne kadar konuşabiliriz? Benim dâhi şimdi anlattığım ancak yarım paragraf, beş sıralı cümleyi geçmeyen ve hemencecik biten bir husus oldu. Üzerinde ne kadar incelemeye yapılsa ve konuşulsa da sanatın yeri ve değeri bir olmaz. Ben tabii dikkat çekmek için çok para eden bir şeyden bahsettim ama bir sineğin değeri sizce nedir? Aslında bir sinek dâhi dünyadaki tüm beşeri icatlardan değerlidir çünkü yokluktan varlığa bir insan elinden getirilemez. Buna karşı Kur’an-ı Kerim’de “Ey  insanlar! Size  bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa,  bunu ondan kurtaramazlar.  İsteyen de âciz, istenen de.”(HAC/73) denilmektedir.

Demek ki bu kainattaki her bir zerreyi her an tefekkür ve zikir ile bahseden, ömrünü ibadet ile geçiren meleklere ihtiyaç vardır. Yoksa biz aciz varlıklara onların vazifesini yapmak üzerimize düşer ki, bu da altından kalkılmayacak büyük bir yüktür. Meleklerin de Rabb’imiz tarafından bir bölümü yaptırılmış, çeşitleri ve derecelerine göre kendi içlerinde ayrılmışlardır.

İnsanoğlunun yaratılışı hususunda bahsettiğimiz dört melek, “dört büyük melek” olarak anılır. Azrail canlarımızı aldığı gibi, Mikail doğa olaylarında görevlidir, İsrafil Kıyamet’in kopmasını ağzı sûrda bekler iken de Cebrail meleği de vahiy ile görevlendirilmiştir.

Vahiy için de en uygun mahlûk melek olabilir. Onların nefsi ve “Ben/Bence” diye başlayan bir enaniyetleri yoktur. Saf ve temiz, günah ve fesatlığa bulaşmayan varlıklardır. Rabb’imizin ilettiği mesajı da peygamberlere layıkı ile ileteceği de açıktır.

Deist Arkadaşa Tebliğ MektubuWhere stories live. Discover now