[4] - yalnız mı kalmalıydı tüm ruhlar?

1.4K 209 261
                                    

Langa, annesinin odaya girip ona bağırmalarına alışmıştı. Ancak bu sefer ciddi olduğu her halinden belliydi. Ona bir an önce bu evden gitmesini, bir daha yüzünü görmek istemediklerini söylemişti. Langa ilk başta ne yapacağını bilemese de aklına ilk gelen şeyi yapmış, Reki'yi aramıştı.

Telefon ısrarla defalarca çalmasına rağmen açan olmadığında Langa yüksek olasılıklar dahilindeki her şeyi düşünmüş, ardından daha fazla aramamaya karar vermişti. Reki ona dönüş yapardı nasıl olsa.

Kalacak yeri olmadığından yanına sadece biriktirmiş olduğu parasını ve birkaç önemli eşyasını almıştı. Yarım saat içinde evden ayrıldığında her zamanki sarsak adımlarıyla sokağın gece saatleri aksine kalabalık olan kaldırımında yürüyordu.

Sürekli gittikleri parka gitmek istedi, çok kalabalık olacağından vazgeçti. Kaykay parkuruna gitmek istediğinde kimseyle konuşacak hali olmadığından o şıkkı da eledi. Zaten pek seçenek yoktu. Son çareyi ormana gidip biraz kafa dinlemekte buldu.

Çok da uzun sürmeyen yolculuğunun ardından kendini koruma altındaki ormanın girişinde buldu. Uzun boylu ağaçların arasındaki patika yola girdiğinde ciğerlerine dolan temiz hava zihnini boşaltmasına yardımcı oluyordu. Rüzgarın mavinin açık tonlarındaki saçlarına hücum ettiğini, tellerinin arasından geçip gittiğini hissetmek ruhunu özgür kılmıştı.

Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe görüş açısı azalıyordu. Ağaçların boyu uzayıp gürleştiklerinden karanlık bir atmosfer oluşturuyordu. Biraz daha gittikten sonra iki ağacın arasında, kime ait olduğunu bilmediği bir salıncağa rastladı. Pek yeni bir şeye benzemiyordu ama iplerinin sağlam olduğu kalınlıklarından belliydi.

Salıncağa oturup sırt çantasını yere bıraktı. Yerdeki ayaklarından destek alarak kendini yavaş hareketlerle sallamaya başladığında düşünebildiği tek şey nefes almanın ormanın içinde ne kadar keyifli olduğuydu.

Reki, kaykayda istediği değişiklikleri tamamladığında Langa'ya göstermek için sabırsızlanıyordu. Atölye tezgahında telefonunu aramış, odasında unuttuğunu anladığında koşarak eve girmişti. Yatağının üzerine bıraktığı telefonu bulduğunda Langa'dan gelen yedi cevapsız çağrı onu meraklandırmıştı.

Cevapsız çağrıların sahibi numarayı yeniden aradığında bir müddet çalmış, ancak açan olmamıştı. Reki şansını denemek için bir iki kere daha denediyse de Langa hiçbirine cevap vermemişti.

Odanın ortasında volta atan Reki sonunda gelen sinirle üzerine ceketini alıp evden çıktı. Adımları ezbere bildiği yollardan geçerken aklında Langa'nın evine gidince diyecekleri vardı. Zaten çok uzak olmayan eve vardığında tüm gücüyle kapıyı yumrukladı. Bir süre sonra kapı açılıp arkasında Langa'nın annesi göründü.

Reki yumruklarını sıkarken sadece Langa'nın evde olup olmadığını sordu. Aldığı cevap ise Langa'nın evden ayrılmış olduğuydu. Kapı suratına kapanınca boş gözlerle eve baktı. Yine Langa'nın odasına tırmanabilirdi ama odanın boş olduğu gerçeği başını döndürüyordu.

Umutsuz adımlarını tekrar sokağa çevirdi. Nereye bakması gerektiğini bilmiyordu. Aklına gelen bir sürü yer arasında öncelik sıralaması yapamıyordu. Sahile bakmak üzere yokuş aşağı yürürken telefonunun zil sesiyle yolun ortasında durdu. Cebinden çıkardığı telefonun ekranında Langa'nın ismini görmesiyle zaman kaybetmeden çağrıyı yanıtladı.

"Aramışsın, duymadım."

Önemi yok diye düşündü Reki. İyi olduğun sürece yaptıklarının bir önemi yok.

"Çünkü önce sen aradın."

O an hatırladı Langa defalarca Reki'yi aradığını. Uykusu geldiğinden her şey allak bullaktı.

"Doğru ya, unutmuşum."

Reki, Langa'nın sesindeki tınıdan yüz ifadesini veya duygusal halini anlayabiliyordu.

"Langa, nereye gittin?"

"Kent ormanında oturuyordum."

Aklına hiç gelmeyen bir yer söylediğinde ne kadar arasa da onu bulamayacak olması Reki'yi biraz üzmüştü.

"Geliyorum."

Reki, hızlıca indiği yokuşu geri tırmanmış, sonra da ormana giden en kısa yolu aramaya başlamıştı. Neden bu kadar acele ettiğini anlamıyordu ancak acele etmezse içinin rahat etmeyeceğini biliyordu.

Ormana giren patikaya girdiğinde yavaş adımlarından atmak yerine koşuyordu. Ciğerleri ormanın soğuk havası yüzünden alev alırken tek istediği Langa'yı en sağlam halinde bulmaktı.

Etrafta gezdirdiğinde ağaçların altındaki Langa'ya ilişti gözleri. Tanrı gibi parlıyordu sanki. Reki o tarafa doğru yürüyüp salıncakta oturan bedene yaklaştı. Langa gözlerini kapatmış, başını salıncağın gergin ipine yaslamıştı.

Yavaşça yanına sokulup omzuna dokundu huzurlu görünen Langa'nın. Bir tepki vermediğinde arkasına geçip salıncağı nazikçe ittirmeye başladı. Langa gözlerini açmıştı fakat duruşunu değiştirmemişti.

"Özür dilerim."

Özür dileyen taraf yine Reki olmuştu. Suçluluk duygusuna engel olamıyordu. Langa onun aksine özür dilemekten hoşlanmazdı. Özür dilemek insanın kendi vicdanını rahatlatmak adına yaptığı bir eylemdi ona göre.

"Reki."

Sesi yorgun çıksa da Reki'nin duyabileceği kadar yüksekti.

"Efendim?"

Salıncağı yavaşça itmeye devam ediyordu. Yaptığı iş, Langa'nın yüzüne bakmasına engel değildi yine de.

"Bitirelim mi?"

Duyması da söylemesi kadar zor muydu bilmiyordu. Uzun süre düşündükten sonra en mantıklı yol olarak bunu görmüştü. Kendi hayatında bir gelecek görmüyordu, Reki'yi de bunun içine sürükleyemezdi.

"Anlamadım?"

Reki bedenine yayılan şok dalgasıyla salıncağı durdurmuş, doğrudan Langa'nın gözlerine bakıyordu.

"Yetmez mi sence de?"

"Yetmez."

Hiç düşünmeden yanıtladığında karşısındaki adamın istemediğini anlamasını umuyordu.

Langa'dan cevap gelmediğinde çaresizlikten başka hissettiği hiçbir şey yoktu.

"Kendi başına verdiğin kararlara uymak zorunda değilim."

Reki, her zaman olduğu gibi dik başlılığını sürdürüyordu. İstemediği sürece böyle bir şeyin olmayacağına inanmak zor geliyordu.

"Artık istemediğimi söylüyorum."

"İnanmıyorum. İstediğini söyle, inanmayacağım."

Langa, titrek bir nefes verdi. Düşündüğünden de zor olacağa benziyordu. İçinden geçenleri Reki'ye söylese, onu bırakmak yerine daha çok bağlanırdı. Hayatını mahvetmek istemiyordu.

"Seni sevmiyorum dersem?"

⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀ ⠀⠀
⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀ ⠀⠀

sinful children of god | rengaWhere stories live. Discover now