HAYAT BİR YALANDAN İBARET

115 3 0
                                    

Bir Eylül günüydü. Havalar değişkenlik halinde bir Güneş açıp, bir yağmur yağıyordu. Karadeniz' di işte havasıda değişken, denizide hırçın; Ablasıyla birlikte deniz kenarına oturup denizi seyrediyordu Şeyma, Deniz havası öyle rahatlatıyordu ki onu, ayrı bir duygu katıyordu, ona yaşı küçük olmasına rağmen sanki büyüyüp küçülmüş gibi hissediyordu kendini o gün üzerinde bir hüzün vardı, Şeyma'nın sebebini çözemiyordu. Akşam olup eve gittiğinde herkes üzgündü annesine sordu. Şeyma Anne! Ne oldu? Neden herkes mutsuz? Annesi bişey demedi diyemedi babam nerede? diye sordu, Şeyma annesi, gitti! Diyebildi sadece Şeyma çok şaşırmıştı nereye gitti? diye sorduğunda Annesinin kızgın tavırlarına maruz kaldı. İlk aşkıydı babası Şeyma'nın nasıl bırakırdı? onu hiç bişey demeden nasıl giderdi? kızmıştı! babasına, sanki kimsesiz kalmış gibi içine kapanmıştı. Etrafı çok kalabalık olsa bile, o sevgiyi bulamıyordu. yoktu babası annesini babaannesiyle konuşurken duymuştu."Babasının yurt dışana kaçak olarak gittiğini duymuştu. "çocuktu belki ama, babasının ona neden ben gidiyorum demediğini düşünür dururdu. "Uzaktasın babam duymuyorsun beni duyda gel bu sessiz çığlıklarımı" 5 çocuğun dördüncüsüydü, Şeyma henüz kardeşi doğmamıştı. Abla olmanın sevinci vardı üzerinde, abla olacaktı. Anne yarısı olacaktı, çünkü ablalar kardeşlerinin Küçük anneleriydi. Kardeşini öyle merak ediyor du ki! Yumuk yumuk küçücük ellerini hayal etti. Az kalmıştı kardeşinin dünya'ya gözlerini açmasına gün geçtikçe daha çok sabırsızlanıyordu. "Her gün, her bekleyiş mutluluk için bir umuttur."O gün gelip çatmıştı işte Şeyma ablalık duygusunu yaşamıştı. Babası yanında yoktu! annesini düşündü o an, yeni doğum yapan biri herkesten önce, eşini isterdi yanında. Ama sevincini paylaşacak, eşi yoktu ne kötü bir his, babası gideli 1 ayı geçmişti belki, ama bi haber yoktu nasıldı? Babası, durumları pek olmadığı için telefonda yoktu, evlerinde telefon görüşmesi yapmak için kasaba'nın merkezine gitmeleri gerekiyordu. Ama ne numara vardı, babasına ulaşabilecek nede, bir adres babasının haber vermesini beklemekten, başka bir çareleri yoktu."Kaç gün kaç ay oldu babam neden haber vermedin. Bak! kardeşim doğdu,gözler seni arar oldu. " Annesi çok mutsuzdu, yüzü hiç gülmez di, gülemezdi. Lohusalık hali iyice yorgun ve solgundu, yüzü 5 çocuk , eş yanında değil ölse, öldü adı olurdu. Ama ne haber vardı, nede bir ses ; Şeyma babasına söyleyemediklerini, bir deftere yazmaya başladı. " Babam biliyormusun? Kardeşim doğdu, yumuk yumuk gözleri pamuk gibi elleri var. Adınıda UMUT koyduk, ne güzel değil mi? Baba Umut herşeye bir Umutla başlamak, beklemek, sabretmek duaya bir umutla bağlanmak, yürekten istemek. Ahh babam sende olsaydın yanımızda ben senin koltuğunun altına kedi gibi sokulup sen hep beni nazlasan çok özledim babam keşke bir haber alsabilsek senden. Annem çok yorgun, bitkin görünüyor baba! Annemin sana ihtiyacı var. Neredesin? baba ne olur! ne olur! bir haber yolla senden bir haber gelmesine, öyle ihtiyacımız var ki! En çokta annem baba, annem senden haber almaya çok ihtiyacı var. " mektubu yazdığında gözlerinden akan yaşlar kağıda dökülüyordu. Sesini kimse duymasın diye, dudaklarını ısırarak sessizce ağlıyordu! Şeyma, ağladığını kimsenin görmesini istemiyordu. Usulca yatağına yatıp, ağlamaktan şişmiş ve ağrıyan gözlerini kapadı. Gözleri kapalıydı ama beyninde ki düşüncelerine engel olamıyor du. "Acaba babası nasıldı? Hiç çocukları aklına gelmiyormuydu? Babalık sadece eve para getirmekmiydi? Ne zaman haber gelecekti babasından " bunları düşünürken derin bi uykuya dalmıştı Şeyma, "Yaşım küçük olsada yüreğim büyük benim bakmayın küçük göründüğüme derdim büyük benim" karanlık bir yerdi, çok korkuyordu, avazı çıktığı kadar bağırıyor du, Şeyma Kimse yok mu, sesimi duyan var mı? Öyle çaresiz hissediyor du ki kendini, bağırdıkça sanki daha çok karanlık oluyor du. Nefesi kesiliyordu sanki, uçsuz bucaksız zifiri karanlık, bir o yana bir bu yana cebelleşip duruyordu. Aniden fırladı yataktan, çok korkmuştu! kan ter içinde kalmıştı. Öyle korkmuştu ki ; sanki yüreğine, taş oturmuştu. Acaba bu rüyanın bir anlamı mı vardı? Neden kapkaranlıktı her yer, neden çaresizdi? Uyandığında, sabah ezanı okunuyordu. Kalktı, pencereyi açıp ezan sesini dinledi. Ezanla birlikte dua etmeye başladı."Allah'ım her karanlık gecenin bir sabahı var, sen hiç bir kulunu çaresiz bırakmazsın. Bunalan, sıkılan yüreğimize ferahlık nasip et."deyip yatağından kalktı, güzelce abdest'ini alıp namazını kıldı. Yüreği öyle huzur dolmuştu ki, sanki kuş gibi hafif hissediyordu kendini, kardeşinin ağladığını duydu, odaya gitti. Annesi çok yorulmuş,olsa gerek bebeğin ağlama sesini duymuyordu. Şeyma, annesinin yanına, usulca yaklaşıp seslendi annesine , Kardeşini kucağına alıp , annesine verdi. Odadan ayrıldı kendi odasına geçip defterini eline aldı yazmaya başladı. " Bu gece çok korktum babam; sen yoksun, evimiz ıssız tadı tuzu yok. Karanlık bir yerdeydim öyle korktum ki! Kimse sesimi duymadı, inşaAllah iyisindir babam! İnşaAllah iyisindir......" herkes yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Günün telaşı herkesin rutin işleri devam ediyordu. Kahvaltı masasına oturdular hep birlikte, kalabalık aileydi babaannesi dedesi hep bir aradaydı. Birden kapı çaldı, ablası kapıyı açtı, muhtar gelmişti. Elinde bir zarf yoksa, Babasından bir haber mi gelmişti? Zarfı açıp okumaya başlamışlardı, babasından ilk haber gelmişti. " Canım ailem Aylardır haber veremedim sizlere, ilk fırsatta aldım kağıdı kalemi elime, inşaAllah iyisinizdir. Rabbimden tek temennim iyi olmanız, daha yeni yerleşe bildim, buraya bi takım sıkıntılar oldu, ama geçti çok şükür. En kısa zamanda haberlerinizi bekliyorum adresim zarfın üzerinde... Saygı ve sevgiyle selamlıyorum "yazıyor du mektup da,

Gelen mektup bir nebzede olsa, rahatlatmıştı herkesi. Dedesi Aylin diye ablasına seslendi, eline bi kağıt kalem alda gel kızım. Benim söylediklerimi kağıda yaz dedesi başladı söylemeye" Sevgili oğlum; öncelikle selamını aldık. Sen gittiğinden bu yana, evin hiç neşesi kalmadı. Sana müjdem var oğul, bir oğlun daha oldu adınıda Umut koyduk senden bir umut haber alalım diye, hep ona sarıldık . Sağlığı iyi çok şükür bizi bundan sonra habersiz koyma oğul, bir haberin bize neşe kattı sağlığına duacıyız. Allah yolunu işini rast getirsin, biz senden razıyız Allah'ta razı olsun oğul; benim diyeceklerim bu kadar kal sağlıcakla. "deyip mektubu sonlandırdı. Ah bi telefon olsaydı evlerinde babasının sesini duyabilselerdi, annesininde yüreğinden çok şeyler geçiyordu belkide, ama öncelik büyüklerindi eskiler hep çekingen, saygılıydı büyüklerine karşı, eşin dahi olsa haber edeceğin önce büyüklerin olurdu. Onlardan duyduğun kadarıyla alırdın haberini, bi nebzede olsa neşe gelmişti eve huzur gelmişti. Annesinin yüzü birazcıkta olsa gülümsüyordu işte, daha ne olsun ki ah hayat sen ne acımasızsın bir yanın hayallerle dolu, bi yanın ise hep acımasız gerçeklerle. "Hani derler ya öldürmeyen acı güçlendirir diye öyle bir şey işte yaşamak."
Kardeşi her geçen gün büyüyordu yavaş yavaş konuşmaya  başlamıştı ilk kelimesi BABA olmuştu varlığını bile hissedemediği  BABASINI istiyordu  belkide günler hızla geçiyordu 1 yıl dolmuştu alışmışlardı babasının yokluğuna Umut ilk adımlarını atmaya  başlamıştı bile  ürkek bir halde minik adımlar atıyor du ablasının  elini tutup  attığı adımlarda daha  hızlı yürüyordu öyle  şaşırıyordu ki!  Şeyma kardeşi ona bir   hayat olmuştu belkide, bütün hayatını sanki  kardeşine  adamıştı ona bir şey olacak diye  korkardı  hayat sanki bir yalandan ibaretti koskoca  bir yalandı belkide eksikti bir yanları buruk ve acı

HAYAT BİR YALANDAN İBARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin