Beyaz Ve Soğuk

141 17 19
                                    



Anlatıcı: Wang Yibo
Topluluk Başkanı: Xiao Zhan








Beyaz ve soğuk, bekler durur bizi. Üzerinde geçmişimiz ve altında çoktan bitip gitmiş geleceğimiz. Bir adım kadar yakın, yeni bir başlangıç belki ya da kapkaranlık son. Sadece biraz cesaret ve bolca delilik gerek. Arkana dönüp bakma sakın. Uzatır elini yaşam, çeker seni kendine
gidemezsin, kalırsın öylece."

Büyük bir alkış sesi doldurdu sınıfı. Ölüme bu denli aşık bir insanın sözleriydi bunlar. Başımı ellerimin arasına alıp ağlamamak için dudaklarımı ısırdım. Kafam allak
bullaktı, Neden gelmiştim buraya? Amacım neydi? Hazır mıydım yapacağım şeye?

Çılgınlıklar şehrinde doğmuştum sanki. Hayatımın her anı çılgın insanlar, çılgın olaylarla kaplıydı. Bense onların rengârenkliğine inat, kapkara ve durağandım. Sonra, tüm benliğimi ele geçirdi şeytan. Sevmemeye önce kendimden başladım. Annem ve babam çılgınlık yapıp beni güldürmeye çalıştıkları için, nefret ettim onlardan. Ruhumun tüm siyahını kustum önlerine. İlk defa o zaman gördüm annemin gözünden dökülen yaşı. On altı yaşımda, kapıyı vurup çıktım evden. '' Ölmelisin, hayatın sana ihtiyacı yok! '' diyen şeytanımın sözleriydi bunlar ve ona itaat etmeye karar verdim. Bay jiletle dost oldum. Ben ona, en gizli sırlarımı anlatacaktım, o ise benim gitmeme yardımcı olacaktı. Zaman izin vermedi. Daha çok yaşamamı istiyormuş. Büyük bir iple, yukarı çektiler beni. '' Aşağıda kalmak istiyorum! '' dedim ama kimse beni dinlemedi. On yıl geçti aradan ve birileri beni hep gözledi. Her adımımda gözler vardı, sağımda solumda...

- Sen deli olmalısın, intihar topluluğu diye bir şey olmaz.

- Sana yemin ederim ki var. Tabii başka isimle faaliyetteler. Kurbağaları Koruma Derneği.

- Eminim, hemen gidip üye olmuşsundur.

- Ölümü seviyorum. Bir o kadar da cesaretsizim.

- Beni de götürsene. Merak ettim ne konuşuyorsunuz?

- Ne konuşabiliriz ki, ölümden başka.

- Delirmişsiniz!

- Unutma, bir zamanlar sen de intihar etmeyi denemiştin.

- Ölürsen bir anda her şey biter. Oysa ben kendimi yaşayarak cezalandırıyorum.

- Bu da farklı bir bakış açısı. Ölmeyi düşünmesen bile, biraz eğlenirsin.








Güneş, sanki sinirimi bozmak istercesine gözüme giriyordu. Güneş gözlüklerimi almadığım için sinirliydim. Üstelik alnımda çıkan sivilce de canımı sıkıyordu. Onu yok etmeye çalıştığım için, arkadaşım ve ben topluluğun seansına on dakika gecikmiştik. Kapıyı çaldım ve "girin" sesini duyduktan sonra hızlıca kapıyı açtım. İkimizde gözümüze kestirdiğimiz ilk sıralara oturduk. Yakışıklı ve bir o kadar da umutsuz gözüken genç bir adam konuşuyordu.

"... Tanrı bizi yaratırken soru sormadı. Bizim canımızı alırken de sormayacak. Doğarken kendi irademiz dışında doğduk, pekála, ölürken neden canımızın istediği zamanda ölmüyoruz? Yaşamda hiçbir amacı kalmayan ve cam yanan biri, neden kendini ve çevresindekileri kandırsın? Hadi arkadaşlar, biraz cesaretli olalım."

Adamın konuşmasından sonra, on beş dakika mola verildi.

- Hepiniz çıldırmışsınız! Adamı nasıl da hayranlıkla dinliyorsunuz öyle?

- O bir profesyonel. Tam on altı defa intihar girişiminde bulunmuş. Her seferinde ayrı bir yöntem!

- Hiç ölmüş mü peki?

İntihar Topluluğu Where stories live. Discover now