Mesaj: Final

163 13 4
                                    

Ölüm son uyku değil, son uyanıştır.

Clint arabasından inerek mezarlığın kapısından içeri yavaş ama emin adımlarla girdi.

Ezberlediği mezarın önüne geldiğinde siyah pantolonunun kirlenmesine aldırmadan dizlerinin üstüne çöktü ve toprağın üstüne bir adet gül bıraktı. Elleriyle zemini okşarken bir avuç toprağı alarak burnunun önüne götürdü.

Sanki Pietro gibi kokuyordu toprak... Ölümü, bedenini kısıtlayan topraklara işlemişti sanki.

Yinede Clint bu toprak yığınından nefret etti.

Toprağı yere geri bıraktıktan sonra ellerini silkeledi ve beline astığı silahı ardından cebindeki mermiyi titreyen elleriyle çıkardı Clint. Hayır, korkusundan değildi bu. Aksine, taştan bir iradesi vardı şu an.

Yumruk yaptığı elini kıracak kadar sıktığı mermi, sıradan değildi.

Pietro'nun hayatını çalan mermilerden bir tanesiydi.

Boğazındaki yumruyla beraber mermiyi silaha yerleştirdi ardından güvenlik kilidini serbest bırakarak namlunun ucunu şakağına dayadı.

Soğuktu, Clint 'Acaba ölümde bu kadar soğuk mudur?' diye düşünmeden edemedi. Ne kadarda üşümüştür minik Pietro...

Baş parmağını tetiğe koydu ve gülümseyerek mezara baktı adam.

"Geliyorum sevgilim, ruhum, her şeyim. Bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Artık yanlız olmayacaksın. Ben her daim seninle olacağım. Seni seviyorum."

Ardından tetiği çekti.

Pietro Maximoff'un hayatına son veren mermi, Clint Barton'ın da hayatını alarak ölüme teslim etti.

Clint beyaz odada arkası dönük oğlana baktı. Sakince önündeki kapıyı inceliyordu.

"Pietro..."

Gri saçlı oğlan duyduğu sesle dondu kaldı ve büyümüş gözlerle arkasına baktı.

"Bunun geldiğini görmedin mi?"

"Clint... Bunun geldiğini görmemiştim." dedi oğlan titreyen dudaklarıyla. Ne kadarda özlemişti onu...

Clint en sonunda kendini tutamayıp yaşlı gözlerle karşısındaki oğlana koşup sarıldı. Kemiklerini kıracak kadar sarıldılar, geçen zamanı yok etmek istercesine sarıldılar.

Aşkla sarıldılar.

Oğlanın boynuna burnunu gömerek hasret kaldığı kokuyu doyasıya içini çekti. Pietro cılız kollarını adama dolayarak aynı şekilde sarıldı ve yüzünü göğüs kafesine gömdü.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorlardı. Belki dakikalar, aylar ya da yıllar. Zaman kavramı yok olmuştu o an o oda da.

Clint en sonunda oğlandan ayrıldığında "Neden buradasın Pietro?" diye sordu merakla. Bembeyaz bir odanın ortasında durup önündeki kapıyı izlemesine gönderme yapmıştı.

"Seni bekliyordum çünkü. Cennete gitmek için seni bekledim." dedi oğlan parlayan gözlerle. Clint'in yüreği acıyla kavruldu. O cennete gidemezdi, hak ettiği yer cehennemin en dipleriydi. Kanlı elleri cennetin kapısını açmaya layık değildi.

Oğlanın elini bırakacağı ve geri çekileceği sırada Pietro onu daha da sıkı tutarak kapıya çekiştirdi. "Ne düşündüğünü biliyorum ama Tanrı'da seni bahçesinde istiyor. Beraber olmamız için." dedi neşeyle dolu sesiyle.

Clint irkildi... Gerçekten bu kadar merhametli miydi Tanrı?

O an yıllar sonra ilk defa Tanrı'ya şükranlarını sundu. Elinden gelen bir tek buydu zaten.

Pietro ve Clint elleri üst üsteyken cennetin kapısını açarak bir adım attılar. Kapı arkalarında kapanırken Clint nefesi kesilerek etrafa baktı, hayal edebileceğinden de güzeldi burası.

Clint gri saçlı oğlana döndüğünde onun kendisine gülümsediği gördü. Minik bir tebessüm dudaklarını kaplarken Pietro'ya yaklaştı.

"Tüm ruhumla seni seviyorum Pietro..."

"Tüm benliğimle sana aşığım Clint..."

O an paylaştıkları öpücük, cennetin tüm güzelliklerinden daha mükemmeldi...

Ve onların hikayesi cennette yeniden başladı.


2019 Aralık'ta 6 bölümünü yazdığım hikayeyi bir anlık ilhamla bitirme kararı aldım. Umarım sevmişsinizdir çünkü yazılabilecek tek son buydu onlar için.

Hawksilver dolu günler dileyerek sizi uğurluyorum efendim...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 05, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mesaj | HawkSilverWhere stories live. Discover now