1. Bölüm

1.9K 109 72
                                    

Hikayeye başlamadan önce bana gelen bazı soruların yanıtlarını burada vererek ufak tefek kafa karışıklıklarını gidermek istiyorum arkadaşlar. İlk olarak Calluvian gezegeninde insanlar yaklaşık 200 yıl kadar yaşıyor. Bu yüzden evlilik için yetişkinlik yaşı 25 olarak kabul edilmiş. 25 - 60 yaş arası bizde 18-30 yaş arası gibi bir şey. 60 üzeri artık olgun yaşa girmiş oluyorlar ve 150 yaşına kadar devam ediyor. Bizdeki 30-50 sonrası gibi. Sonrası yaşlılık.




Gezegenin Lord Şansolyesi demek o gezegenin Başbakanı olmak gibi bir şey. Yani İkinci Klanın Veliaht prensi ve sonra Kralı olan Suga, Calluvian gezegeninin Lord Şansolyesi olarak Başbakanı gibi bir şey. Gezegendeki 12 klan bir araya gelerek gezegenlerini temsil edecek bir Lord Şansolye seçmişler ve bu da en güçlü siyasi figür olarak Suga olmuş. Lord Şansolye olarak Suga gezegenlerini, Gezegenler Birliğinde temsil ediyor. Onun gibi birçok Lord Şansolyenin bir araya gelerek gezegenler arası siyasi ve ticari ilişkiler hakkında kararlar aldıkları bir birlik, Avrupa birliği gibi. Bir de koloni gezegenler var. Bunlar da mesela klanların insanlarını göndererek boş gezegenleri koloni haline getirdiği ve bu klanlara bağlı olarak varlıklarını sürdüren gezegenler. Bunları da gezegeni kolonileştirmek için görevlendirilerek oraya gönderilen en soylu ailenin lideri olan kişi Vali olarak yönetiyor. Eski lordların unvanlarını oğullarına bırakması gibi bir sistem işliyor. Krallarına bağlılar ama kendi topraklarını yönetiyorlar.




Calluvian klanları biraz eski arap klanları ve biraz da eski İngiltere'deki lordların leydilerin yaşadığı zamanlar harmanlanarak yaratılmış. Bu yüzden arada Zeyneb veya Ömer gibi isimler görmeniz veya balolarda bir araya gelmeleri okumanız normal.^^




Şimdi keyifli okumalarrrr~




******************************





" Bir hikaye istiyorum anne! "




Shayla, kızının hevesli küçük yüzüne bakarak iç çekişini bastırdı. Beş yaşındaki kızı peri masallarına bayılırdı ve her gece yeni bir hikaye isterdi, ancak tekrar anlatmasından kesinlikle nefret ederdi. Shayla ilham arayarak etrafına baktı ve bakışları komodinin üzerindeki parlak dergiye odaklandı. Gezegenlerinin asilzadeleri hakkındaki dedikodu dergileri zaman geçirmek için okuduğu eğlenceli şeylerden biriydi Belki sonunda bir şeyler için faydalı olabilirlerdi.



Shayla dergiyi aldı ve kapaktaki adama baktı. " Bir zamanlar güzel bir prens varmış. " dedi özlemle. " O kadar güzelmiş ki, güzelliğinin hikayeleri Birliğin diğer gezegenlerine bile yayılmış. Prense bir bakan insanların nefesini çaldığı söylenirmiş, işte o kadar güzelmiş. " Shayla hikaye uğruna biraz abartmış olabilirdi ama söz konusu prens gerçekten nefes kesici derecede yakışıklıydı.



Kızının gözleri hevesle parladı. " Nasıl görünüyormuş? "



" Uzun boylu, güçlü ve zarifmiş, bir kere bakanın gözlerini almakta zorlandığı türden bir yüze sahipmiş. Sarımsı gri renkte saçları ve koyu yeşil gözleriyle neredeyse parlıyor gibiymiş. " Shayla prensin dolgun dudaklarının güzelliğinden bahsetmemeye karar verdi.



Nina, " Kulağa çok hoş geliyor. " dedi.



Shayla kızına gülümsedi. " Öyleymiş. "



Nina şimdi heyecanlı görünüyordu. " Sonra ne olmuş?"




" Prens, senden daha küçükken asil bir aileden başka bir çocukla nişanlanmıştı. Sonunda bağ eşiyle evlendiler ve birlikte çok mutlu oldular. Galaksideki en güzel çift olarak kabul ediliyorlardı. " Shayla, çift hakkındaki makaleleri, birlikte ne kadar iyi göründüklerini hatırlayarak özlemle gülümsedi. " Prensin eşi belki onun güzelliğine rakip değildi ama yine de - gerçekte hiç kimse, belki de prensin küçük erkek kardeşi dışında, ona rakip olamazdı - muhteşem bir çift olmuşlardı. " Shayla, Calluvian kraliyet çifti hakkında bulabildiği tüm makaleleri toplar, onları şahsen görmese bile hep onlara hayranlık duyardı.



Nina memnun bir şekilde " Sonsuza dek mutlu yaşadılar mı? " diye sordu.



Shayla 'nın gülümsemesi soldu. " Hayır. Kraliyet düğününden birkaç yıl sonra, prensin eşi isyancılar tarafından öldürüldü. Çok kötü insanlar tarafından. " Aylar sonra bile inanmak hala çok zordu. Doğruyu söylemek gerekirse Shayla, sanki çocukluğunun bir parçası da ölmüş gibi, biraz üzgündü. Yutkundu. " Ve bundan sonra prensin bir daha asla gülümsemediği söylendi. Kalbi donmuştu."



Küçük kızı kaşlarını çattı. " Bu üzücü bir hikaye anne! Beğenmedim. "



Shayla onu alnından nazikçe öptü. " Biliyorum tatlım. Ancak tüm hikayelerin mutlu bir sonu yoktur ama yine de anlatmaya değerlerdir. "



Nina suratını astı. " Prens tekrar aşık olup mutlu olamaz mı? "



" Hayır, elbette hayır. " dedi hafifçe. Prensin bir başkasına aşık olması fikri sadece... saçma görünüyordu. Yanlış.



" Neden olmasın? " diye sordu kızı.



Shayla, ne söyleyeceğinden emin olamayarak kaşlarını çattı. Tanımadığı iki kişinin ilişkisine kendini fazla kaptırdığı söylenebilirdi, belki de bu yüzden prensin tekrar aşık olmasını istemiyordu. Belki de bencilceydi ama Shayla insanların yalnızca bir kez sevebileceğine inanan biriydi ve prensin yüreğinde eski eşini gölgede bırakabilecek hiç kimse olmadığından emindi.



Shayla parlak dergiye, kapaktaki prensin bir zamanlar sıcak olan gözlerindeki buza baktı. Prens Kai 'nin kalbi gerçekten donmuş gibiydi. Bu buzu eritebilmek için bir mucizeye ihtiyacı vardı.




Ya da ateşe...





******************************




Kai uyuyamıyordu. Devasa boş yatağında dönüp duruyor, ne kadar yorgun olursa olsun uykuya dalamıyordu. Başını adeta ikiye bölen baş ağrısı da cabası. İçini çekerek doğruldu. Gözlerini kapadı ve zihinsel olarak evlilik bağının kalıntılarına uzandı. Yeterince konsantre olursa, diğer ucunda neredeyse Soo 'yu hissedebiliyordu. Bunun bir hayal olduğunu biliyordu. Yüce Üstat zihnini kontrol etmişti ve bağının tamamen koptuğunu doğrulamıştı. Bir dulun, ölen bağ eşlerini hissedebildiğini hayal etmesinin normal olduğunu söylemişti. Bu fenomen yaygın olarak biliniyordu ve bu yüzden onu kalıntıları temizlemeye ikna etmeye çalışmıştı. " Acı yakında solacak ve zihnin adapte olacak. Tek hissedeceğin yokluk olacak. " demişti.



Yüce Hronthar'ın rahipleri, gezegende birbirine bağlanmaları gerekmeyen tek insanlardı. Neredeyse bebekliklerinden beri başka bir kişiyle telepatik bir bağ paylaşmanın nasıl bir his olduğunu bilmiyorlardı. Böylesine değerli bir bağa sahip olmanın ve sonra onu kaybetmenin nasıl bir his olduğunu hayal bile edemezlerdi. Hiçbir fikirleri yoktu. Bazen onları kıskanıyordu.



İçini çekerek yataktan kalktı. Eğer uyuyamıyorsa biraz yürüyüşe çıkabilirdi. Ya da bir gezinti. Evet, biraz gezinti fena fikir değildi. Biraz daha iyi hissederek odasından çıktı ve kraliyet ahırlarına yöneldi. Saray geceleri sessizdi. Anneleri muhtemelen uyuyordu, kız kardeşi başka bir gezegendeki bir arkadaşını ziyarete gitmişti ve Jimin de büyük ihtimalle nişanlısıyla son kavgası yüzünden odasında somurtuyordu.



Karşılaştığı tek kişiler korumalar ve ara sıra hizmetkarlardı. Şaşkınlıklarını saklamaya çalışarak aceleyle ona eğildiler. Beyaz geceliğine bakan Kai, daha uygun kıyafetler giymesi gerekip gerekmediğini merak etti. Gece olabilirdi ama o yine de Veliaht Prens'ti. Ama siktir et; gecenin bir yarısında kendi evinde bile mükemmel olması gerekirse, çıldırırdı.

Uşak - SeKai ( Uzaylı Prensler Serisi 3)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon