6

1.5K 126 47
                                    

-bu bölümü içime hiç sinmeyerek atıyorum, iyi okumalar yine de. umarım okuyunca yorum falan yaparsınız :( -

Ve Jungkook bu sözlerin ardından zaten duvara yaslandığı için minicik kalan Yoongi'yi biraz daha sıkıştırmış ve elini bir üst basamağa koyduktan sonra biraz daha eğilmişti Yoongi'nin üzerine.

Yoongi elinden gelse biraz daha küçülür ve hatta duvarın içine bile girebilirdi ama sadece Jungkook üstüne geldikçe merdivende biraz daha aşağı kayabilmişti. Ki bir süre sonra Jungkook'un kendininkinin yanında epeyce iri kalan bedeni buna engel olmuş ve titreyen bakışlarını Jungkook'un gözlerine dikmişti. Jungkook biraz daha yaklaşıp dudakları arasında minik bir hava boşluğu kalacak kadar yaklaşmış ve durmuştu orada.

"Sorun sensin Yoongi, benim bütün sorunum sensin. Bu kadar kısa sürede etkin altına girmem, senin her arkadaşça tavrının bana arkadaşça gelmemesi, insanların benim değil senin hakkında ne düşüneceği." Jungkook konuştukça dudakları birbirine değiyordu. Yoongi'nin kalbi öylesine şiddetli atmaya başlamıştı ki, elini kalbine götürmek istemiş ama yapamamıştı. Beyni, ellerine komutu gönderemeyecek kadar odaklanmıştı dudaklarına değen dudaklara.

Yoongi'nin bir şey söylemek için ağzını açmasıyla Jungkook'un açılan dudakları kendi dudaklarıyla kapatması bir olmuştu. Oysa neden diye sormak istemişti Yoongi. Benim hakkımda neden bir şey düşünsünler ki diye soracaktı. Ama şu anda, okulun ilk günü olan temastan çok daha farklı olan bu öpüşme kafasının içindeki bütün nedenleri, nasılları, niçinleri götürmüştü. Bu kadar kolay teslim olması hatta yönelimini bile az önce fark ediyor olması, bunlar Yoongi'nin aklına gelip saliseler içinde de uçuşan düşüncelerden yalnızca birkaçıydı. Sonunda beyninden kollarına komut gitmiş, ama o da Yoongi'nin isteği dışında olan bir konut olmuştu: Ellerini Jungkook'un ensesine çıkarmış ve sanki yeterince yakın değillermiş gibi biraz daha kendine çekmişti. Bu minik hareket, Jungkook'un, Yoongi'nin dudaklarına doğru gülümsemesine sebebiyet vermiş ve ardından da nefeslenmek için ayırmıştı dudaklarını.

"Bunu hiç beklemiyordum." Yoongi, öpüşmenin ağırlığıyla gözlerini kapatmış ve şimdi de utandığı için açamıyordu. Jungkook gülümseyerek Yoongi'yi kendine çekmiş ve saklanmasına izin vermişti. Yoongi ise ondan saklanmak için yine ona saklanmasının anlamsız hoşluğu karşısında biraz şişmiş dudaklarıyla gülümsüyordu.

Sonra, bir anda, ani bir hareketle doğrulmuştu. "Jungkook," kendini geri çekti biraz. "Jungkook biz ne yaptık?" Gerçekler bir anda beynini ele geçirmişti sanki. Hızla kalkıp koşar adım tuvalete koştu, arkasında şaşkın ve hatta biraz da pişman olmuş bir Jungkook bırakarak.  Kabinlerden birisine girip kapıyı kilitlemiş ve kapağını kapattığı klozetin üstüne oturmuştu.

İçinde garip bir his vardı. Bu hissi kötü olarak tanımlayabilirdi çünkü ağlamasına sebep olacak o dev yumruyu boğazına yerleştiren şey bu histi.

Tuvaletin kapısı açılmış, sonra kapanmıştı. "Yoon, hangisindesin?" bir yandan kapıları tıklıyor bir yandan da sesleniyordu. Yoongi'nin, en son geldiği ve tıklamasına rağmen ses gelmeyen kapının ardında olduğunu biliyordu. "Yoongi aç kapıyı da konuşalım hadi, özür dilerim." Jungkook'un özür dilemesi, Yoongi'ye kendini daha iyi hissettirmemişti.

Hala ısrarla kapıyı tıklıyor ve açmasını söylüyordu. En sonunda Yoongi dayanamamış ve açmıştı kapıyı.

Kapı açılır açılmaz Jungkook kabine girip sıkıca sarılmıştı Yoongi'ye. "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Bunu yapmamalıydım. En azından şimdi değildi, çok özür dilerim." Kafasını Yoongi'nin boynuna gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu. Bir yandan tek eliyle saçını okşuyor, diğer yandan da sürekli özür diliyordu.

Yoongi'yi klozete oturttuktan sonra o da önünde çömelmişti. "Bu yüzden miydi?" Yoongi'nin sorusuyla başını yerden kaldırıp Yoongi'nin yüzüne çıkarmıştı Jungkook. "Ne?"

"Bu yüzden mi kendine değil bana ne diyecekleri önemliydi. Jungkook sana benimle flört edebilirsin ama duygularımla oynama dedim ve sen de bunun ertesi günü geldin beni öptün-" "Tamam, ben de karşılık vermiş olabilirim-" "Of, evet, ben de karşılık verdim. Neden verdim ki? Ben erkeklerden hoşlanmıyorum ki? Hoşlanıyor muyum yoksa?" Hızlı hızlı, ardı arkası kesilmeden sorular soruyordu Yoongi. En çok da kendine. Farkında olmadan bir şeylerin farkına varmıştı ve onun şokunu yaşıyordu aslında şu anda.

"Yoongi, tamam, sakin ol. Kalk elini yüzünü yıkayalım." Yoongi'nin elinden tuttuğu gibi kaldırmış ve lavabonun önüne getirmişti. Jungkook ellerini ıslatıp Yoongi'nin yüzünü ıslatmış ve saçlarını geriye doğru taramıştı. "Daha iyi misin?" Yoongi başıyla onaylamıştı. "Ama yüzüm de şişti. İnsanlar ağladığımı anlamasın. Dudaklarım da şişmiş mi?"

Aşırı ama aşırı sevimli olan bu manzara karşısında Jungkook nasıl kriz geçirmediğine şaşırıyordu. "Şişmemiş Yoongi, sadece gözlerin kızarık birazcık. Diğer derse kadar geçer merak etme." Yoongi başıyla onayladıktan sonra aynaya dönmüştü.

"İstese de bir daha yapmazmışmış da heteroymuşmuş da." Aynadan doğru yan gözle Jungkook'a bakarken ilk günkü konuşmalarına atıf yapmıştı. Jungkook dudaklarını bastırıp gülmemeye çalışırken bir yandan da saçını düzeltmeye çalışan Yoongi'yi izliyordu.

"Bakma bana öyle, ne yapayım sen kışkırttın beni." Yoongi gözlerini kocaman açmış ve arkasını dönmüştü. Şimdi doğrudan Jungkook'a bakıyordu. "Ha ben kışkırttım seni? İnsanlık namına gelip destek olmak isteyende kabahat. Sen her sana yardım edenin dudağına yapışıyor musun böyle?"

Jungkook çapkın bir bakış attı. "Yok, bu sadece sana özel muamele." Yoongi göz devirmişti.

"Aptalsın Jungkook, gerçekten aptalsın. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu."

O sırada ikisinin de telefonları titremiş ve mesaj gelmişti.

Bilinmeyen Numara:
*fotoğraf*

afiyet olsun ;)

___
ATTIM VE UYUMAYA GİDİYORUM ŞİMDİ DAHA FAZLA GÖREMİCEM ÇÜNKÜ

e madem başladık bi kaosa, o kaos da tam olsun öyle değil mi?
gün yüzü göstertmiycem bu uşaklara

bu arada anlamayanlar için foto öbüştükleri foto. afiyet olsun iyi yemişsiniz birbirinizi diyor ;)

bu arada bölüm de biraz fazla kısa oldu ama yabacak bir şey yok. her bölüm +1.5k olacak diye bir şey yok (bir önceki bölüm 2k bu arada, övünmek gibi olmasın ama bilin istedim.)

bu kısıma bir dipnot düşmek isterim:
ortalama bir kitabın bir sayfası yaklaşık 140 kelime falan oluyormuş. yazdığım bölümlerin uzunluklarını buna göre ayarlıyorum. mesela bu bölüm yaklaşık olarak 5 sayfa falan, bir önceki bölüm 15 sayfaymış vs vs.
çok konuştum...

neysem, umarım sevmişsinizdir :3

ve yorum yapın nolur lütfen yalvarırım.

öbdüm kocaman, sağlıcakla kalınız <3

kiss me now | yoonkookWhere stories live. Discover now