Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
𖧵
Gece olmuştu uçurumun altında kalan şehrin ışıkları yavaş yavaş söndü ve Suho sandalyesine oturmuş diğer taraftan ateş yakmıştı gece çok soğuktu ellerini birbirine sürtüp içine üflüyor ama bir türlü ısınamıyordu.
En sonunda eve girip üzerine kalın bir battaniye aldı uzaktan izlediği çemberde bir hareketlilik başladı.
İçinden sesler gelmeye ve parlamaya başladı. Suho merak edip üzerindeki battaniyeyi sandalyenin üzerine bırakıp halkanın yanına yaklaştı. Tam daha dikkatli bakacakken parlama ve sesler yok oldu.
Kaşlarını çatan Suho battaniyesini de alıp eve girdi. Belki ondan korkmuşlardı yaratıklar(?). Perdeyi çok az aralayıp halkaya bakmaya başladı.
Halka bu sefer daha erken parlamaya başladı, içi bir portal gibi altın tozlarıyla kaplandı içinden gelen sesler birer fısıltı oldu daha sonra halkanın içinden tam beş peri çıktı.
Fakat bu periler insan boyutundalardı ve dev kanatları vardı. Dört perinin yüzleri sadece yapraklardan ibaretken beşinci ve son peri çok güzel bir yüze sahipti.
Saçlarında yeşil bir taç, üzerinde sarı bir elbise vardı ve elinde pembe kumların bulunduğu kırık bir kum saati vardı.
Kum saatini çemberin dışına bırakıp diğer perileri döndü güzel peri. Üzerinde mavi bir elbise olan peri konuşmaya başladı;
-Birileri bizi izliyor prenses Jisoo.
Jisoo isimli peri arkasını dönünce perdenin aralığından onlara bakan bir çift göz gördü ve diğer perilere konu vererek birlikte eve doğru kanat çırpmaya başladırlar.
