one

120 19 9
                                    

Juyeon hyung ile her zamanki gittiğimiz kafede oturmuş onun gelmesini bekliyordum. Birkaç gün sonra tatili biticekti ve Üniversite hayatına geri dönecekti. Onun için bu son birlikte olduğumuz günlerden biri olacaktı.

Bu beni zaten çok üzerken bir de onun gittiği üniversiteye kabul edilmemiştim. Tabiiki bir kezle yetinmeyip 2.kez şansımı denemiştim ve sabah okuldan bir zarf gelmişti. Ama bu sefer elimde duran zarfı onsuz açmaya cesaretim yoktu. Küçüklüğümüzden beri her zaman beraber olmak hayalimizdi ama onun kadar zeki ve çalışkan değildim maalesef. Yani bu sefer de kabul edilmediğime çok emindim. Kendime yeterince güvenim yoktu.

Duyduğum hoş sesle düşüncelerimden sıyrılıp sesin geldiği tarafa heycanla baktım. Juyeon hyung yüzündeki büyük gülümsemeyle masaya oturmadan önce saçlarımı karıştırmıştı. Bu hareketi her zaman yapıyordu ve çok hoşlanıyordum. Belki de o yaptığı içindi bilemiyordum.

"Güzel bir haber alabildin mi?" Ceketini sandalyeye asıp heyecanla bana döndü. İç çekişimle suratı düşmüştü. Elimde dura dura buruşan zarfı ona uzattım. Zarfı alıp bana baktı.

"Sensiz açmaya cesaret edemedim ama sonucun kabul olmadığını hissediyorum." Yüzümü ellerimle kapatıp tekrar bir iç çektim.

"Sonuç ne olursa olsun üzülme Youngjae. Benim okulum olmasa bile yakın civarlardakine gidersin. Hem ben seni asla aksatmam." Elimi yüzümden çektim, beni birazda olsa cesaretlendirdiği için sevinmiştim.

Zarfı açıp içinde yazanları yavaş yavaş içinden okumaya başladı. Okuduklarından sonra mimik oynatmadığı için kalbim sıkışıyor gibi hissediyordum. Gözlerimi bir süreliğine kapatıp derin bir nefes aldım. Açtığımda Juyeon hyung okumasını bitirmiş boş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Bu halinden kabul edilmediğimi anlamıştım bile. Suratım asılmıştı.

"Kabul" dedi. Ona dikkatle baktım ve gülümsediğini gördüm. "edilmişsin." Diye devam ettiğinde heyecanla yerimden sıçrayıp ayağa kalktım. Juyeon hyunga doğru gidip ona sıkıca sarıldım. O da aynı şekilde bana sarılmıştı.

Tekrar yerime oturduğumda etraftakilerin bize bakan bakışlarını hissetmiştim. Onlara hiç aldırmadan Juyeon hyungun masadaki elini tuttum.

"Hayallerimiz gerçekleşiyor hyung." Sesim heyecandan titriyordu. Gözleri kısılana kadar gülümseyip diğer elini elimin üstüne koyup okşadı.

"Bunu başarabileceğini biliyordum."

"Senin için her şeyi başarırım." Düşünmeden kurduğum ve birden ağzımdan fırlayan kelimeyle kalbim hızlıca atmaya başlamıştı. Elimi panikle geri çektiğimde ortamda garip bir hava oluşmuştu.

"Okul yurdunun müdürüyle konuşup ikimize aynı odayı ayarlaması için ricada bulunacağım. Zaten tatilden döndüğümüz için değiştireceklerdi. Yani ricamı kabul edeceğine eminim." Ortamdaki garip havayı dağıtmak için konu açtığında elimi birbirine çırptım.

"Bu harika olur. Hyungum ve ben aynı odayı paylaşacağız." Öne doğru eğildiğimde gülümseyerek saçlarımı karıştırdı.


Akşam üstü evlerimize doğru yürüyorduk. Yazın hafif esen rüzgarı yüzümüze vuruyordu. Yürüdüğümüzden beri doğru düzgün hiç konuşamamıştık. Arada sırada onun kusursuz yüzüne bakıp yutkunmalarımı da saymazsak ikimizden de çıt çıkmıyordu. Bugün ikimizde bi gariptik ve bu beni her geçen dakika geriyordu.

"Hyung." Dedim sessizliği bozarak.

"Hmmm?" Önüne geçip arka arka yürümeye başladım. Düşmemem için yavaşladığında gülümsemeden edememiştim. Bana karşı çok düşünceli olması beni başka türlü hislere itiyordu bazen. Tabii bu hisler istemim dışu oluyordu. Ama ne olursa olsun o benim sadece abim olmaya devam edecekti.

"Okuldayken arkadaşların beni dışlar mı?" Kafasını iki yana salladı.

"Hayır dışlamazlar. Seni onlara anlatmıştım zaten. Çok merak ediyorlardı. Seni seveceklerine çok eminim." Beni arkadaşlarına anlatmış mıydı? Acaba benden nasıl bahsetmişti onlara. Kalbim aniden o kadar gürültülü ve hızlı bir şekilde atmaya başladı ki sesini duyacak diye elim ayağıma dolaşmıştı.

Tam önüme döneceğim zaman tökezleyip düşecektim ama Juyeon hyung hemen koşup beni tutmuştu. Cidden bir bu rezilliğim eksikti şu an diye düşündüm. Yüz yüze gelmiştik ve bana aşırı yakındı. Birkaç saniye sonra kendime gelip hızla çekilmiştim. Kalbim şu an daha da hızlanmıştı. Yüzümün domates gibi kızardığını bile hissediyordum. Ama onunda eli ayağına dolanmıştı, görebiliyordum.

"Youngjae, benim bir işim vardı şimdi aklıma geldi. Yarın eşyalarını toplaman için sana yardım etmeye geleceğim haberin olsun." Saçlarımı okşayarak konuştuğunda kafamı salladım.

"Seni bekleyeceğim hyung. Görüşürüz." Ona el sallayarak yanından ayrıldım. Ellerimi sol tarafıma koyup kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu hissi biliyordum. Birkaç yıl önceki hisle aynıydı ve bu his bir türlü gitmiyordu...

Merhabalar güzel bir şeyler yazmaya çalışacağım umarım beğenirsiniz 🥺

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Mar 14, 2021 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

𝓁ove story / juricDonde viven las historias. Descúbrelo ahora