8

414 36 16
                                    

Chani korkuyla Inseong'un ofisine girdiğinde Inseong'u hiç olmadığı kadar keyifli bir ruh halinde görünce şaşırdı. "Bay Kim..."

"Chani-ah, gel!" Inseong, kapının yakınında çekingence duran Chani'yi keyifle çağırdı yanına. Chani şaşkınca içeri girerken bir rüyada olup olmadığını sorguluyordu.

"Bugün geciktin, kahvaltı yapmamışsındır. Gel, lolipop al." Chani, Inseong'un masasında duran lolipop kutusuna baktı. "Hamileler için olan lolipoplardan?"

"Birisine hediye olarak almıştım, mide bulantısını azaltıyormuş." Inseong keyifle arkasına yaslandı. "Ama vermeme gerek kalmadan istediğim şeyi elde ettim."

Inseong tüm gece boyunca üzerinde uğraştığı haber makalesine gururla baktı. "Yayınlamadan önce tek yapmamız gereken senin Rowoon-shi ile olan konuşmanızdan bunları teyit edecek bilgiler."

"Aaa... O görev..." Chani unutmak istediği bir şeyi hatırlamanın memnuniyetsizliğiyle suratını buruşturdu. Chani'nin sesinden bir aksilik olduğunu anlayan Inseong korkuyla baktı Chani'ye. "Sakın bana ondan önce sarhoş olup muhabir olduğunu öttüğünü söyleme."

"HAYIR!" Chani, heyecanla konuştu. "Ben o kadar salak birisi miyim?"

"Çok şükür..." Inseong rahatlıkla nefesini dışarı verdi. "Peki sorun ne?"

"Biz ikimiz sarhoş olup sevişmişiz."

Inseong sinir dolu bir kahkaha attı. "Gerçekten de o kadar salak değilmişsin Chani, o kadardan daha fazla salakmışsın."

"Sen çok becerikli olduğun için benden duyacağın iki kelimeye ihtiyacın kalmadan mükemmel bir haber hazırlamışsındır." Chani, yalakalık yaparak bu sorundan yırtacağını düşünmüştü ki Inseong'un yazdığı haberi görünce heyecanlı bir şekilde konuştu. "LEE JAEYOON, CEO'SUNDAN HAMİLE Mİ KALMIŞ?"

"Biraz daha bağır istersen, Kuzey Kore'dekiler duymadı." Inseong'un iğnelemesine karşı Chani hızla ağzını kapatırken Inseong'da sözlerine devam etti. "Eğer dün gece sen Rowoon'u yatağa atmak yerine Zuho'nun eski sevgilisini öğrenmek için uğraşsaydın bu haber doğru olacaktı. Şimdilik sadece benim sezgilerimden ibaret."

"Özür dilerim." Chani pişman bir şekilde konuştuğunda Inseong, Chani'nin üzerine fazla gittiğini düşünüp sesini yumuşattı. "Kesin olduğunu bildiğimiz iki şey var. İlki, Jaeyoon'un hamile olması. İkincisi, Zuho ve Jaeyoon'un bu dönemde sevgililerinden ayrılmaları. Kesinleştirmemiz gereken tek parça Zuho ve Jaeyoon'un sevgili oluşu."

"Sarıldıkları fotoğraf?" Chani merakla sordu. "O, sevgili olduklarını kanıtlamaz mı?"

"%99 kanıtlar." dedi Inseong arkasına yaslanırken. "Ama %1'de olsa sarılmalarının sevgili olmalarıyla uzaktan yakından hiçbir alakası olmayabilir."

Inseong, samimi bir şekilde Chani'ye gülümsedi. "Yayınlayacağın haberden %100 emin olmalısın Chani. Yoksa yalan haber yapan bir muhabir olarak işlevsizin teki olursun."

"Ve o çok önemli parça olan %1'lik kısmı ben mahvettim." Chani pişman bir halde konuştu. "Özür dilerim Bay Kim."

Inseong, bugün iyi bir ruh halindeydi. Bu yüzden kafasını önemli değil anlamına gelecek şekilde salladı. "Herkes hata yapar, önemli olan yaptığın hatalara rağmen bir çıkış yolu bulabilmektir." Inseong ayağa kalkıp ceketini giydi. Dün geceden beri içinden birkaçını yediği lolipop kutusunu eline aldıktan sonra Chani'ye döndü. "Senin tatlı dilin işe yaramadığına göre sıra benim tatlı dilimde. Belki Jaeyoon bu sefer anlatır bana."

×××

Inseong, Jaeyoon'un kapısına geldiğinde olabilecek en samimi gülümsemeyi yerleştirdi suratına. Ancak Jaeyoon onun aksine yorgun ve bıkkın bir ifadeyle açmıştı kapıyı.

"Bunlar mide bulantısına iyi geliyormuş." Inseong elindeki lolipop kutusunu uzattı Jaeyoon'a. "İçinden birkaç tanesini yedim, sorun olmaz umarım."

"Teşekkür ederim." Jaeyoon halsiz bir şekilde kutuya uzandı. Kapıyı kapatacağı sırada Inseong ona engel oldu. "Sen iyi misin?"

Jaeyoon mırıldanarak konuştu. "Sonra konuşsak olur mu?"

"Olmaz." Inseong davet edilmeyi beklemeden içeri girdi. Kapıyı yavaş hareketlerle kapattıktan sonra dostane bir şekilde Jaeyoon'a sarıldı. "Ağlamak istiyorsan ağla, ama bunu yalnızken yapma."

Jaeyoon sanki bu cümleleri bekliyormuş gibi tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı. Inseong yavaş adımlarla Jaeyoon'u salona götürüp Jaeyoon'un ağlaması dinene kadar onun sırtını sıvazladı.

Jaeyoon'un ağlaması kesildiğinde dostça gülümsedi. Jaeyoon'un kendisinden şüphelenmemesi için ne olduğuyla değil, şu an nasıl hissettiğiyle ilgileniyormuş gibi gözükmeliydi. "Şimdi biraz daha iyi misin?"

Jaeyoon, derin derin nefes alırken kafasını aşağı yukarı sallayarak Inseong'u onayladı. "Hamilelikten herhalde, durduk yere duygusallaştım."

"Bu pek de sebepsiz bir ağlama değil gibiydi." Inseong'un dostça söylediği sözlere Jaeyoon buruk bir şekilde gülümsedi.

"Değildi." Jaeyoon bir suç işlerken yakalanmış gibi mahcubiyetle konuştu. "Galiba, bugün kesin olarak ayrıldığımızın farkına vardım."

Inseong, kafasındaki tüm soruları sormak istiyordu ama Jaeyoon'u şüphelendirmemek için sanki bu konuyla ilgilenmiyormuş gibi davrandı.

Inseong'un bu tavırlarına aldanan Jaeyoon en sonunda o sormasa da kendini anlatırken buldu. "Dün gece, buraya geldi. Beni kaybetmemek için bebeği sevmeyi deneyeceğini söyledi." Jaeyoon derin bir nefes aldı. "Ben hep mutlu bir aile olacağımızı hayal etmiştim. O galiba bu hayalleri hiç kurmadı. Kursaydı, böyle demezdi, değil mi?"

Inseong, Jaeyoon'un umut dolu gözlerle kendisine baktığını fark ettiğinde hafifçe gülümseyerek onu cevapladı. "O da mutlu bir aile olduğunuzu düşlemiştir. Sadece bunun için erken olduğunu düşünüyor olabilir."

"O da böyle dedi." Jaeyoon'un dudaklarından alaycı bir kahkaha döküldü. "Kariyerimin zirvesindeymişim, bu noktaya gelmek için çok çalışmışım. Sanki sevgili olmamızın benim kariyerimi bitireceğini bilmiyormuş gibi..."

Jaeyoon'un kırgınlığı ses tonundan belli oluyordu. Inseong samimi bir şekilde onu rahatlatmak istedi. Ancak Jaeyoon, Inseong'u anlamış gibi konuşmasına engel oldu. "Ben de senin gibi patronumdan hamileyim Inseong. Tek farkımız biz gerçekten birbirimizi seviyorduk, hâlâ da seviyoruz. Ama Zuho'nun bebeğimizi öldürmek istemesi... Diyecek tek kelime bulamıyorum."

×××

Chani, içeri giren Inseong'u görünce heyecanla ayağa fırladı. "Öğrenebildiniz mi Bay Kim?"

Inseong, Jaeyoon'un ağlaya ağlaya saatlerce Zuho'dan bahsetmesini anımsadı. Kendisine umutla bakan Chani'ye kafasını iki yana sallayarak cevap verdi. "Hayır, hiçbir şey öğrenemedim."

×××

Bu kurguya başlarken isim konusunda kararsızdım. SF9'ın bir şarkısının ismi yapacağım demiştim. Ve karşıma çıkan ilk SF9 şarkısı Into The Night olmuştu. Şimdi ise kurguya daha çok uyacağını düşündüğüm bir şarkı olduğunu fark ettim. Sizce kurgunun ismini Shh olarak değiştireyim mi?

SHH |SF9|Where stories live. Discover now