Jimin'in stalkerı

82 4 25
                                    

"Orjinal mi lan bunlar?"

"Tabi orjinal oğlum şu renklere bak "

Jeongin'le sıralarının üstüne oturup bir yandan baharatlı çubuk kraker yerken bir yandan da Changbin'in yeni aldığı kramponlarına bakıyorduk.

"Yeme bizi amına koyayım fake bunlar "

"Ya mal mısın Jisung dedem kendisi resmi siteden aldı"

"Çıkar lan ayakkabıyı. Orijinalse içindeki logo siyah olur "

Changbin anında ayakkabılarını çıkarırken sınıftaki kızlar çığlık atıp ellerinde ne varsa Changbin'e doğru fırlatmaya başlamıştı. Savunmasız kalan çocuk ellerini siper ederek arkama saklandığında atılan eşyalar çoğu benim de kafama gelmeye başladı.

"Pislik misin Changbin giy şunu!"

"Lan Chaeyoung bir dur kızım taşağımı mı çıkardım sanki amına koyayım "

Kızlar hala hakaretler yağdırırken Jisung ayakkabılardan birini eline alıp içine baktı. Jeongin de eğilip bakmaya çalıştığında gördükleri şey ile aynı anda kahkahayı bastılar. "Deden seni keklemiş kanka"

Changbin tepkilerine karşı hızla ellerindeki kramponu çekip almış ve içine bakmıştı. Turuncu nike logosunu gördüğü an ağzı kocaman açılmış, kaşları sinirden mi üzüntüden mi belli olmayacak şekilde çatılmıştı. "Abi ben buna 120 lira verdim lan"

Biz goygoya devam ederken hocanın tüm acelesiyle sınıfa girmesi ve daha kapıdan içeri adımını atmadan "237. SAYFA AÇ ÇABUK ÇÖZMEYE BAŞLA KONULARDA GERİDEYİZ!" misali serenatlarıyla güne dolu dolu başlamıştık. Hoca daha okulun ilk günü alooo

Anında kafamı sıraya koyup karnım ağrıyor çok fenayım rolüne büründüm. Bir on dakikaya tuvalet diye çıkıp okulu turlar geri dönerdim.

Kapı çalınıp tanıdık sesi duymam ile kafamı son hız sıradan çekip sesin sahibine baktım. Ne geleceğini bildiğimden yüzümde bir gülücük belirmişti bile.

Günümün kurtarıcısı bedenci Çağdaş hocam.

"Hocam çok özür dilerim bölüyorum ama Jisung'u bir on beş yirmi dakikalığına alabilir miyim?"

Coğrafyacı yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile onayladığında hızlı adımlarla yarım açık kapının arkasında beni bekleyen hocamın yanına ilerledim. Böyle durumlarda bedencilerin gözüne girebilmek önemliydi. Park Çağdaş hoca kafa bir adamdı ve genelde çok iyi anlaşırdık. Her antreman sonrası bize dürüm getirir, sonra böbreğimiz düşene kadar koştururdu. Onun geldiği yerde beden eğitimi böyle işleniyordu herhalde.

Beraber sınıftan çıkıp kapıyı kapattığında elime bir kağıt tutuşturup belindeki çantasını düzeltti.

"Oğlum benim bir işim çıktı gitmem gerek sen bu kağıtta yazan kişilerin sınıfına git, öğleden önceki ders antreman varmış sahada de. Bir iki maç yapın bugünlük antreman saatlerini ben size veririm akşama kadar. Yeni oyuncular var ayarlamaları falan halledin. Herkesin sınıfı yazıyor zaten, hadi kaçtım ben çok geç kalma dersine "

Onu onayladığımda benden ters yöne doğru yürümeye başladı. İki dersi kaynatacağım için sevinçle kağıttaki ilk isimlere baktım. Felix'in sınıftan Jimin vardı. Dil sınıfında olduklarını bildiğim için kağıda bakmadan ezbere bildiğim yolu yürümeye başladım.

Her sınıfı gezmiştim ve yalnızca son iki isim kalmıştı. Henüz sadece yirmi dakika geçtiğinden adımlarımı yavaşlatıp merdivenlerden çıkmaya başladım. Kağıda yeniden göz gezdirdiğimde yedeklerden Juyeon ve Minho isimlerini gördüğümde kaşlarım çatıldı. "Bunun ne işi var listede?" Kendi kendime konuşurken etrafıma baktım. Sınıfları hemen bizim sınıfın yanındaydı.

Haters Gonna Love | SKZWhere stories live. Discover now