Oy sınırımız var,,"Yalan söylersen ne olur?"
Karşımda dikildiği an anlamıştım. Bugün dışarıya çıkış hakkım yoktu. Hiçbir şekilde. Arkasında tuttuğu uzun kemeri görebiliyordum. Bu sefer cevap veremedim. Ağzımdan o kelimeler çıkamadı.
Eliyle bir yeri gösterdi. Duvar tarafına baktığımda annemin baygın olduğunu zaten biliyordum. Saçları dağılmıştı ve yüzü gözükmüyordu. Normalde de hep bakımsız gezinirdi. Bunun yüzünden dayak yediği de olmuştu. Yüzünü görmesem bile şu an ne kadar kötü halde olduğunu biliyordum.
"Annen gibi olursun Solhi. Cezanı çekersin." Arkasından çıkardığı kemeri bana gösterdi.
Yutkundum. Çok büyük bir yutkunmaydı bu. Kalp atışlarım hızlandı. Her seferinde, her defasında ona bu şekilde yakalanıyordum.
"Şimdi. Doğruyu söyle."
Bana bir adım yaklaştı.
Bir adım daha.
Yerimde kilitlenmiş bir şekilde duruyordum. Hareket edemiyordum. Alnımdan akan terler ve sıcaklayan yanaklarım beni kolayca ele veriyordu.
"Dün yine o çocukla mı buluştun?"
Konuşmak istemiyordum. Fakat fark etmeden kafamı sallamıştım. O kadar korkuyordum ki artık kendi hareketlerimi bile kontrol edemez hala gelmiştim. "Hayır."
Kafamı evet anlamında sallamıştım bile. Çok geçti. Artık hiçbir şey beni kurtaramazdı. Jungkook bile. Jungkook evimin içinde değildi. Beni her seferinde kurtaramazdı. Onunla kaçmak istiyordum. Onunla uzaklara gitmek istiyordum, neresi olursa olsun.
Dayanamıyordum.
"Yalan söylüyorsun küçük hanım.. Dün seni o küçük itle gördüm.. Bir şeyler planladığınızı da biliyorum.."
Yanıma geldiğinde bana doğru eğildi ve omzuma dokundu. Daha sonra eli yavaşça koluma kaydı. Ağlamak istemiyordum ama engel olamıyordum. Göz yaşlarım istemsiz düşüyordu. Kolumu sıkmaya başladı. Dayanmaya çalıştım ama o canımı çok yakıyordu. Dayanabilirdim.
"Ben her zaman seni izliyorum Solhi. Her zaman. Bak, bak annene.." Onun baktığı yere doğru baktım. "Sana annen ya da o çocuk kimse yardım edemez. Anladın mı? Bana yalan söylemenin bedelini bir ömür ödersin. Ödetirim. Söylemeyeceksin yalan."
Korkudan tir tir titriyordum. Kolumu hala sıkıyordu canım acıdığı için acıyla inledim. Bundan haz almış olacak ki sırıtarak geriye çekildi. Elindeki kemeri düzeltti ve korkunç bir gülümsemeyle konuştu.
"Anlaşıldı mı?"
Kafamı anında sallamaya başladım. Ardından kesilmeyen hıçkırıklar. O kadar çok hıçkırmaya başlamıştım ki elimle ağzımı kapattım.
Asla. Asla yalan söylememem lazımdı. Bir daha asla.
...
|||
"D-daniel.." kapıdan ona güçsüz bir ses tonunda seslendim. O kadar korkuyordum ki şu an, dünden beri sessizliği devam ediyordu ve bu hiç normal değildi.
Ağır adımlarla karşısına geçtiğimde birden masasından kalktı ve gözlüğünü çıkardı. "Okula bugün kendin git, benim işlerim var."
Kafamı salladım hızla. "Tamam hiç sorun değil.."

YOU ARE READING
Second Lead Boi ¦ JJK
Fanfiction"İkinci çocuklar asla kızı alamaz." Peki ya o ikinci çocuk Jeon Jungkook olsaydı? ... Solhi'nin yalan söyleyememe özelliği varken Jeon Jungkook yalan söylemeyi iş haline getirmiş bir insandır. Bu iki zıt insan birlikte olursa ne olacak?