4 - "Merak etme, imzam üzerine çok yakışacak."

7.2K 566 1K
                                    

maroon 5, lips on you

"when i put my lips on you
i feel the shivers go up and down your spine for me
make you cry for me
when i put my lips on you
i hear your voice echoing all through the night for me
baby, cry for me"

-

"Üçüncü; benim cehennemime girersen, bir daha çıkamazsın." cümlesi kulaklarımda yankılanırken işlerin ciddi olduğunu ve vereceğim karardan asla ama asla pişman olmak istemediğimi düşünmüştüm. Buraya kadar vazgeçmek için gelmemiştim, tabii ki.

Kendimden emin bir şekilde duruşumu dikleştirdim. "Çıkmak isteyeceğimi sanmıyorum."

"Çok iddialısın," dedi ve sırtı kapıya dönükken kapı kolunu aşağıya indirmiş, kapıyı açmıştı. "Umarım birazdan da hala bu kadar iddialı olabilirsin." diye devam etti ve açık kapıyı, gözlerini gözlerimden çekmeden ittirip kapının açılmasını sağladı.

Arkasını bana dönerek önümden önümden odaya girdi. Ben de peşinden odaya girdiğimde asla böyle bir oda beklemiyordum. Gözlerim odanın her tarafında gezinirken ağzımın aralandığını fark etmiştim.

Odanın bir duvarında kocaman bir ayna vardı, duvarı kaplayacak büyüklükte bir ayna. Onun dışındaki bütün duvarları siyahla boyanmıştı. Kocaman odanın tam ortasında iki kişilikten büyük olduğu bariz olan, siyah çarşaflarla örtülmüş bir yatak vardı. Yatağın dört köşesinde ise uzun direkler bulunuyordu. Hemen yatağın iki yanında ise yine siyah iki komodin vardı. Odanın sağ üst köşesinde büyük çekmeceli birkaç siyah dolap varken onun yanında siyah bir kapı daha vardı. Muhtemelen banyoydu. Ve çekmeceli siyah dolapların yanında minibar gibi küçük bir buzdolabı vardı. Mini buzdolabının içinde de muhtemelen içki vardı.

Rahatça çekmecelerden birine ilerledi. Çekmeceden bir şeyler ararken "Hala gerginsin bakıyorum da, istiyorsan bir sonraki hafta-" diyordu ki sözünü kestim. "Hayır, gergin falan değilim demiştim." Külliyen yalandı, hiç olmadığım kadar gergindim. Sanki hiç çalışmadığım bir sınava girmiş gibi hissediyordum ama bunu bilmesine gerek yoktu. Kaç haftadır düşlediğim şeyin benim saçma gerginliğim yüzünden ertelemeyecektim. Böyle bir aptallığı kesinlikle yapmayacaktım.

Ayrıca onun sınırları ve şeytanını merak ediyordum. Sürekli "Benim cehennemim" deyip duruyordu, cehennemine girdiğime göre görmem gerekirdi.

Çekmeceden aldığı küçük sayılabilecek ama ucu sivri gözüken çakıyı gördüğümde gözlerim istemsizce büyümüştü. O bıçakla düşündüğüm şeyi yapmamasını planlıyorken ben, mini buzdolabının üzerinde duran kağıt parçasını aldı ve hala kapının önünde dikilen bana doğru yaklaştı. "Bu sözleşmeyi imzalaman gerekiyor Jeongin." dediğinde tuttuğum nefesi vermiştim.

"Ne sözleşmesi bu?" dedim sorgular bakışlarımla. "Aramızdaki ilişkinin resmiyete dökülmüş hali, tabii ikimiz arasındaki resmiyetten bahsediyorum. Sadece ikimiz bileceğiz. Burada ise sana az önce anlattıklarım yazıyor." dedi ve kağıdı bana uzattı. Odanın içerisinde kağıdı incelerken yavaş adımlarla dolanmaya başlamıştım. Okumadığım bir şeyi imzalamazdım.

"Bu süreç içinde sadece sana ait olduğum yazıyor burada? Başka birisiyle birlikte olamam, başka biri bana dokunamaz demek, öyle mi?" dedim okuduklarımla beraber ve kafamı kağıttan kaldırıp Hyunjin'in gözlerine baktım. "Gayet doğru okudun, çok eşliliğe karşıyım. Aynı şeyler benim için de geçerli. Ben de senden başka kimseye dokunmayacağım." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Sevgilin var?"

"Anlaşma anlaşmadır. Ona, seninle birlikte olduğum süre boyunca o anlamda dokunmayacağım." demesiyle sırıtmıştım. Bu sözleşme işi hoşuma gitmişti şu anda. "Pekala, bu süre dediğin ne kadar bir süre?" dediğimde omuz silkti ve ellerini kot pantolonun ön ceplerine attı. "Ortak bir kararla bitirmek istediğimiz ana kadar. Sadece ben istediğimde veya sadece sen istediğinde bitmeyecek. İkimizin de ortak bir kararla bitirmeye karar vermemiz gerekiyor. Yazıyor orada da." dediğinde tam o kısmı okumuştum.

hotter than hell 'hyuninWhere stories live. Discover now