ep.15

1.6K 189 51
                                    

Felix, Bay Park ve Da-Som'un yanından ayrıldığında eve gitti. Üstünü değiştirip tekrar evden çıktı ve kütüphaneye doğru yol aldı.

Kütüphaneye geldiğinde eline kitabı aldı ve açtı. İçindeki not ile birlikte gülümsedi. "Seni merak ediyorum Lix, kapalı kutu gibisin. Kendini asla göstermiyorsun."

Felix güldü. "Üzgünüm Chris ama sana kendimi gösterecek cesaretim yok." Felix biraz gerilmişti. Kitabın arasına notu bırakıp, kitabı yerine koydu ve kütüphaneden çıktı.

Eve gitmeden önce bir markete uğradı ve içecek bir şeyler aldı. Marketin önüne oturup aldığı içeçekten bir yudum aldı ve Chan'ı gördü. Yanına geliyordu.

" Selam Yongbok. Burada ne yapıyorsun?"

"Selam Chan. Dolaşıyordum, içecek bir şeyler aldım. Sen de ister misin?" poşeti kaldırıp Chan'a uzattı.

Chan gülerek yanına oturduğunda, Felix poşetin içinden çıkarttığı içeceği Chan'a verdi.

"Teşekkürler Yongbok." Chan gülümseyerek "Sence de çok sık karşılaşmıyor muyuz?" diye sordu.

Felix utanarak gülümsedi "Evet biraz sık karşılaşıyoruz."

Chan, Felix'in bu halini tatlı bulmuştu. "Tatlısın Yongbok."

Felix kızarmıştı. Chan onun bu halini görükçe daha çok gülmüştü. Felix saatine bakarak "Saat 6 olmuş, benim gitmem gerek. Görüşürüz Chan." diyerek ayaklandığında Chan onun bileğini tutup durdurdu.

"Gitme."

Felix donmuştu. Arkasına döndüğünde Chan ona bakıp gülümsüyordu. "Ya da ben de seninle geleceğim."

Felix şok geçiriyordu. Bir süre Chan'ın yüzüne öylece baktı ve "Peki. Gidelim." dedi.

Chan ayağa kalktığı halde hala Felix'in bileğini tutuyordu. Felix bunu fark etse de bir şey demeyip yürümeye başladı.

Birlikte bu şekilde biraz yürüdükten sonra Chan, Felix'in bileğini bırakıp kolunu omzuna attı. Felix neye uğradığını gerçekten şaşırmıştı. Yol boyunca hiç konuşmamışlardı.

Felix'in evinin önüne geldiklerinde, Chan'ın kolu hala Felix'in omzundaydı. Felix, Chan'a dönüp "Gelmek ister misin?" diye sordu.

Chan şaşkınca gülümsedi ve kafa salladı. Felix'in arkasından apartmana girerken ikisi de heyecanlıydı.

Felix kapıyı açıp içeri girdiğinde, Chan da arkasından girdi. Felix Chan'ın ceketini aldı ve oturma odasına ilerledi.

"Evin tatlıymış Yongbok " Chan gülümseyerek Felix'e baktı. Felix tekrar utanarak gülümsedi ve "Açsan yemek hazırlabilirim" dedi.

"Birlikte hazırlayalım. Sana yük olmak istemem." Felix, Chan'ın dediği ile gülümsedi ve mutfağa girdi. Peşinden gelen Chan ile yemek yapmaya başladılar.

Chan genel olarak Felix'i izliyordu. Yüzünden gözlerini alamamıştı. Felix, Chan'ın ona baktığını fark edince ona döndü ve "Hey öyle bakma lütfen dikkatimi dağılıyor." dedi. İkisi de kızarmıştı.

Yarım saatin ardından yemek hazırdı. Birlikte masaya geçip yemeye başladılar.

"Yongbok, bu gerçekten harika olmuş. Başka bir gün tekrar yapar mısın?" Chan'ın gülümsemesine karşılık Felix kafa sallayıp "Tabii ki yaparım. İltifatın için teşekkürler" dedi.

Birlikte yemek yedikten sonra Felix Chan'a "İşin yoksa biraz daha kalsana" dedi.

Chan sanki bu soruyu bekliyormuş gibi sırıttı. "Yok ama senin için sorun olur mu?"

"Hayır olmaz, merak etme. Film izleyelim mi?" Felix tereddütle sordu. Chan "Bana uyar ama filmi sen seç, ben çok kararsızım."

Felix biraz düşündü "Edward Scissorhands izleyelim. Bu filme hayranım." Chan kafasıyla onaylayınca Felix filmi açtı.

Yaklaşık iki saatin ardından Chan uyuyakalmıştı. Kafası usulca Felix'in omzuna düştü. Felix onu uyandırmamak adına olduğu yerde kaldı ve televizyonu kapattı. Birkaç dakika sonra Felix'te uyukuya yenik düşüp uyudu.

Yazdığım en uzun bölüm sanırım..˃ᴗ˂

photograph /// chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin