chapter 3 | everything fixed, finished.

76 14 50
                                    

Taehyung:
Seni seviyorum.
Arkadaşça değil.

Tamam ahbap, iletilen mesajlar da oldukça ilgi çekici olabiliyormuş. Ama zaten Jimin bunu daha önceden biliyordu ki. Değil mi? Sonuçta o uygulama "WhatsApp" 'tan gelen ve silinen mesajların hepsini gösteriyordu. Sanırım şuan şoka girmemesinin tek sebebi o uygulamaydı. Çünkü iki gün önce çoktan şoka girmişti. Tanrı'ya şükür diyelim iyi arkadaşlar biriktirmişti ki onlar ensesine vurarak, biraz sertçe, onu uyandırmışlardı. (Ayıltmışlardı mı demeliydim?)

Jimin bildirim panelinden okuduğu mesaja cevap vermesi gerektiğini biliyordu. Fakat ne diye? "Oh Taehyung! Ben de sana aşığım." falan gibi mi? Ya da direkt evlenme mi teklif etmeliydi? Huh, saçmalama Jimin!

Telefonun tuş kilidine bastı, uygulama tıkladı. Bunları yaparken bir kaplumbağa kadar yavaştı. Sevdiceğinin kutusuna tıkladı. Açıkçası ne yazacağını bilmiyordu. Üstelik olarak hâlâ çevrimiçi olan Taehyung işini oldukça zorlaştırıyordu. Düşüncelerinin altında boğulacak gibi hissetmeye başlamıştı.

Jimin:
Bize gel Taehyung.
Yüz-yüze konuşalım.

Attığı mesaj anında iki mavi tik olmuştu. Hemen ardından aktifliği son bulmuştu. Oğlan sevdiğini beklerken geçen dakikaların omuzlarına çökeceğini zannederken kapı çalmıştı. Arkadaşları olduğunu zannedip zamanlamalarına söylenirken açtığı kapı karşısında Taehyung'u görmek onu şaşırtmıştı. İçeriye geçmesi için geriye çekilmişti. O da hızlıca içeri girerken tek düşündüğü hiçbir şey düşünememesiydi. Fazla heyecanlıydı. 2 yıllık üniversite hayatları boyunca, ki hâlâ bitmiş değildi, arkadaş oldukları kişiyw sevgisini açıklayacaktı. Belki de Jimin buna izin vermez ve suratıma bir tokat atıp beni gönderir diye düşündü.

"Hoş geldin Tae!"

"Hoş buldum Jim!"

Konuşmalarının gergin geçeceğini düşünürken böyle karşılanmak birazcık rahatlatmıştı onu. Direkt olarak konuya girmek istiyordu. Zaten biraz daha beklemek aptallık olmaz mıydı? Herkes her şeyi bilirken... "Yazdığım açıktı Jimin." genç çocuk daha fazla konuşmasına izin vermedi. Yan-yana oturdukları koltukta ona doğru döndü ve konuştu: "Evet, evet Taehyung, biliyorum." Oh, Tanrı'm, elleriyle oynamayı hemen bırakmalıydı. "Taehyung..." devamını zaten getiremeyecekti ki sözü 'o' aldı. "Lütfen kızma. Kime mühürleneceğimizi seçmeyiz, bunu biliyor olmalısın." söyledikleri güldürmüştü Jimin'i. Ona kızacağını düşünmüştü, değil mi? İyi de Jimin, Taehyung'a kıyamazdı ki. "Kapatalım mı bu konuyu?"

Karşısındakinin yüzü düşmüştü. "Ah, tabii! Seni anlıyorum. Yani... yani kimse arkadaşı bildiği biriyle çıkmak istemez. Haklısın. Şey o zaman kalkayım ben." Jimin onu hayran olduğu ellerinden tutup durdurmuştu. "Saçmalama Taehyung. Oturur musun şuraya? Ah aptal! Ben onu mu kastettim? Bak bu söylemesi biraz güç bir şey ama tanışdığımızdan beri uzaktan seni kesiyorum Tae."

"Ne?"

"Uzaktan diyorum seni kesiyordum."

"Yok hayır! Onu anladım da bu ne demek oluyor yani?"

"Arkadaştan öteyiz Taehyung."

Genç çocuk yutkundu. "En iyi arkadaş mı?"

"He gerizekalı! En iyi arkadaş! Daha demin sen ilan-ı aşk etmedin mi lan?"

"Ettim ettim de yani sen şimdi... Oha biz sevgili mi olduk? Jimin biz sevgili miyiz? Yuh yuh yuh!"

"Aptal!"

Oğlan farklı hissediyordu. Birçok duygu bir araya gelmiş ve onu mutlu ediyordu. Garip ve hoştu. Çok hoş...

"Jungkooklar ile takılmaya ne dersin?"

The End.

vanessave_ itafen.

delivered || vminWhere stories live. Discover now