00

456 54 35
                                    

"Bizi suçlayacaklar, işkence edip utandıracaklar çünkü bizden korkuyorlar."

Her konuştuğumda dikkatini daha çok topluyordum üzerimde ve bu hoşuma gitmiyor değildi.
Bana katıldığını belli etmek için hafifçe başını sallaması, yüzüne düşen birkaç teli kulaklarının arkasına nazikçe taraması ve içimi neşeyle doldurup daha çok konuşmama sebep olan gülüşü hoşuma gidiyordu.

"Ne bakıyorsun suratıma öyle şaşkın balık gibi?"

Alnını işaret parmağımla ittiğimde gözlerini kırpıştırdı. Yeni yıkandığı belli olan uzun siyah saçları hafiften esen rüzgârla uçuşuyordu ve saçlarından burnuma hoş bir koku geliyordu.

"Bu zamana kadar söylemeyi hayal ettiğim ama hiçbir zaman söylemeyi başaramadığım şeyleri söylüyorsun."

Gözlerimin içine bakarak ilk defa bu kadar rahat konuştu burukça gülümseyerek.
Kim bilir bu zamana kadar neleri susmuştu? Neleri içine içine atmıştı da en sonunda o attıkları içinde bir zindan olmuş ve orada hapsolmuştu?
Neleri yapması için zorlanmıştı da kendisi için karar vermeyi ve kendisi için harekete geçmeyi unutmuştu?
Onu anlayabilmem mümkün değildi çünkü hiçbir zaman bir şeyleri içime atmamıştım. Hiçbir zaman birilerinin sözüne uymamıştım. Ayağa kalkamayacak kadar dayak yiyecek olsam bile, ki birkaç kere yaşamışlığım vardı, asla geri adım atmazdım.
Ağzıma geleni söylemekten çekinmezdim genelde. Hatta bazen patavatsızlığın dibine vururdum ve farkında olmadan bazen Hyunjin'i bile kırardım.

Oturduğumuz yerden ayaklandım ve üzerimi silkeleyip elimi ona doğru uzattım. Sorgulayan bakışlarına gözlerimi devirerek elini tuttum ve ayaklanmasını sağladım.

"Benden sonra sen de söyle."

Ellerimizi ayırmadan kaşlarını çatarak beni izlemeye devam etti.

"Boktan düşünceleriniz ve gelenekleriniz sikimde değil!"

Bulunduğumuz dağın tepesinden önümüzde uzanan kasabaya doğru bağırdım. Gözlerimi ona çevirdiğimde şaşkınca bana bakıyordu.

"Hadi! Benden sonra söyle dedim."

Gözlerini kasabaya çevirdi bir süre. Yine aklına bir terazi kurmuştu ve yapacağı şeyi tartıyordu.
Tekrar bana baktığında elini onu desteklercesine sıktım.

"Boktan düşünceleriniz ve gelenekleriniz sikimde değil!"

Gözlerini sımsıkı yumarak bağırdığında yüzüme geniş bir gülümsemenin yayılmasına engel olmadım. Tek gözünü hafiften açarak etrafı incelediğinde küçük bir çocuk gibi gözüküyordu ve kıkırdamama sebep olmuştu. Kıkırtımı duyduğunda gözlerini tamamen açtı ve şaşkın bakışlarını bana çevirdi.

Hyunjin ona ilkler yaşattığım gibi bana da ilkler yaşatıyordu ve ilk defa alışılmışlarımın değişmesi beni rahatsız etmiyordu.

***

Eğer hayal ettiğim gibi giderse güzel bir kurgu olacağını düşünüyorum. Umarım siz de beğenirsiniz.

Öyleyse, Hyunjin ve Felix'in hikâyesine hoş geldiniz.

the adults are talking | hyunlixWhere stories live. Discover now