Uyuyamıyordu.
Gözlerinden uyku akıyordu, lakin beynindeki düşünceler ona uymasına izin vermiyor ve onu gerçek ile rüya arasındaki arafta bırakıyordu. Kızgın ve yorgundu. Ayrıca susamıştı. Ayağa kalkıp su içmesi gerekiyordu, fakat o, bu kadar basit bir eylemi yapmaya tenezzül edecek kadar kendini yorgun hissediyordu.
"O böyle bir şey yapmaz" diye düşündü.
"Asla."
Anna yalan söylüyordu, bundan emindi, sırf Göktuğ'un Alvina'dan soğuması için böyle yaptığını biliyordu. Aslında Canberk'in işine geliyordu, bu olay. Göktuğ ile Alvina'nın arasının açılması onun için inanılmaz bir fırsattı.
Yine de Canberk Alvina gibi naif bir kızın böyle bir şeyle itham edinmesine dayanamıyor, ona toz konduramıyordu.
Anna o adı söylediğinde annesinin suratındaki ifadeyi görmüştü, yüzü hayal kırıklığıyla gölgelenmişti, gözleri Canberk'e "Ben demiştim." gibi bakıyordu. Canberk o gözlerden nefret etmişti, onu güçsüz düşüren o gözlerden nefret etmiş, tiksinmişti.
O zamanlar Göktuğ'un Alvina'dan hoşlandığını öğrenince bunu annesine dile getirmişti. Annesi ise abisine kızacağına suçu Alvina'ya atmıştı.
"O kızda bir tuhaflık var oğlum. İki kardeşi birbirine düşüren insan kötüdür."
Canberk bu lafı duyduğunda tüm kalbiyle annesine karşı koymuştu.
"Anne Alvina böyle biri değil. Abim sırf bana inat olsun diye böyle bir şey yapıyor. Kafasında güya üniversitenin intikamını alıyor."
Zehra Hanım kaşlarını çatmış bir halde oğluna bakıyordu.
"Bir kız için abinle kavga etmeye değer mi oğlum? O kız ona yüz vermezse abin asla böyle bir şey yapmaz. Ayrıca abin daha sevgilisinden yeni ayrıldı, kalbi boş. Onu dolduracak kız arıyor kendine."
Canberk tiksintiyle annesine bakmıştı.
"Peki anne aynı soruyu bende sana soruyorum. Bir kız için kardeşini karşına almaya değer mi? Halbuki ben ona aylar önce ondan hoşlandığımı söylemiştim. O ise beni değersiz bir kağıt parçasıymışım gibi ezdi ve Alvina'ya sarkıntılık etti. Bu konuda Alvina'nın suçu yok eminim. Onu tanısan böyle demezsin. Hepsi abimin başının altından çıkıyor. Bak, göreceksin."
Zehra Hanım ilk başta bir şey demedi, suratında memnun olmayan bir ifade vardı ama daha sonra bu ifade değişti, yerini saf bir öfke aldı.
"Alvina nasıl biri bilmiyorum oğlum. Ama bak göreceksin, bu kızda bir şeyler var, yakında kokusu çıkar."
Bu lafı söyleyip aralarındaki tartışmayı son buldurmuştu. Şimdi ise "Ben kazandım." dercesine Canberk'e bakıyor ve onu deli ediyordu.
Hepsi Anna'nın suçuydu. Eğer onu tutmasalardı, Anna'ya ne yapacağını biliyordu o. Öfkeyle yumruğunu sıktı. Elimden bir şey gelmemek canını sıkıyordu. Ayıp olmazsa arabasını alıp gece gece Alvina'nın karşısına dikilir, olayları onun ağzından dinlerdi. Emindi ki Alvina'nın böyle bir şeye tenezzül etmeyeceğine.
"Peki ya gerçekten yaptıysa?"
Soru beyninde bir an doğmuştu. Canberk tepki verememiş ne yapması gerektiğini çözememişti. Suratı allak bullak olmuştu. Şok geçirmiş gibiydi, işin bu yanını hiçbir zaman düşünmemişti.
Yatağından kalktı, temiz hava almak için balkona çıktı, etraf kapkaranlıktı. Sadece bahçenin ışıkları ve yandaki evlerin ışıkları gözüküyordu. Canberk beynini boşaltmak için derin bir nefes alıp verdi, öfkesinin dinmesini bekliyordu. Üşüdüğünü hissetti, umursamadı.

YOU ARE READING
Gümüş Serçe (+18)
Teen FictionDudakları yavaşça boynumdan aşağı doğru inmeye başladı. Aldığım zevk anlatılamazdı. Gözlerimi kıstım ve başımı geriye doğru atarak duvara yasladım. O ise göğüslerimin üstünü öpmekle meşguldü. İlk başta öpüyor daha sonra ufak ısırıklarını hırsla göğ...