six

1K 112 112
                                    

Ellerim direksiyonun kontrolünü sağlamıştı, kısacası arabaya binmiştik ve depoya dönüyorduk. Arkadaşlarıma belki saatlerce anlatabileceğim bir birliktelik yaşamıştım. İlkimi istediğim ve şu anlık olsun olmasın mutlu olduğum adamla harcamıştım. Arkadaşlarıma bunları gerçekten anlatmak isterdim, hem de çok.

Eğer 'arkadaşlarım' olsaydı.

"Markete uğrayacak mıyız?"

"Bilmiyorum. Bir eksik var mı hatırlamıyorum. Önemli değil sonra bakarız, yine çıkarız."

Gülümseyip kafamı salladım. Hayatımı uzun süredir bir depoda bu hala çözemediğim, tanıyamadığım, belki tanışamadığım adamla birlikte geçiriyordum. Ve ailem beni bir kez olsa aramamıştı. Mesaj dahi atmamışlardı. Jeno'nun dayısı gibi kartıma para gönderiyorlardı. Paranın azaldığını görünce de yaşadığımı anlıyorlardı tabii. Zaten hakkımda bu kadar bilgi sahibi olmak bile onlara fazla geliyordur büyük ihtimalle.

Annemden sevgi görmedim, babamdan bahsetmek bile istemiyorum. Beni hiç umursamadılar. Belki istenmiyordum, veya annem hamileyken bir şeyler oldu ve istenmemeye başladım, belki yanlışlıkla oldum, bilemiyorum. Sadece, yoktum sanki. Hiç yokmuşum ve daha önce de var olmamışım.

Oğulları, çocukları olduğumu unutmaları haricinde onlara ihtiyacı olan, ürkek ve sevgiye muhtaç bir çocuk olduğumu, büyüdüğümü, sevgisiz büyüdüğüm için kafamın içinde kendi kendime ve hatta dış dünyayla verdiğim savaşı, bir şeyler hissedebildiğimi, insan olduğumu da yok saymışlardı.

Taş kalpli olduğumu varsaydılar ve belki de öyle olsaydım daha normal, çok daha iyi olurdu ama planları boşa çıkmıştı. Hayatım boyunca tanıdığım en hassas insan olarak kalacaktım. Kırılgan, çoktan kırılmış.

Paraları vardı. Hep en iyi okullara gittim. Hep en iyi şekilde beslendim, hep en iyi şekilde giyindim. Ama benim istediğim bunlar değildi, ben mutlu olmak istedim sadece. Ailemden sevgi görmeyi bekleyerek, mutlu olmak istedim sadece. Para bana mutluluğu vermedi çünkü o koskoca villanın içinde saf nefret vardı sadece. En ufak pozitif bir duygu kırıntısından eser yoktu. Sevgi yoktu.

Param yüzünden hep popüler oldum. Ama bir tane bile arkadaşım olmadı çünkü kimsenin samimiyetine inanmadım. Kendimi onlardan hep uzaklaştırdım, soyutladım. Dostu bırakın, öylesine bir arkadaşım da olmadı hiç. Hiç bowling oynamadım, hiç doğum günü partisine katılmadım, kendiminkini unutmanın eşiğindeydim zaten, bir kere bile doğum günüm kutlanmadı. Samimiyetsiz, kuru bir 'doğum günün kutlu olsun' bile yoktu.

'İyi ki doğdun'u beklemiyordum zaten, belli ki doğumumun ardından kimse 'iyi ki' dememişti.

Annem bana Jaemin derdi hep. Bir kere bile oğlum demedi. Deseydi bir yerlere tarih atmaya karar vermiştim ben hatta, henüz ilkokula yeni başlamışken.

Babam onu da demedi. Jaemin bile demedi. Babam hiç bakmadı bana, hiç buluşmadı bile gözlerimiz. Her gece, hayatımda bir kere olsun kalkıp yanıma gelmesini bekledim. Gelsin, saçlarımı okşasın, alnımı öpsün istedim. Sadece bir kere babam olduğunu hissettirsin, sonra yine gitsin, önemli değildi. Ama babam bırakın beni oğlu olarak görmeyi, kendisini babam olarak bile görmemişti.

Uykusuz kaldım. Hiç uyumazdım, direnebildiğim kadar. Sık sık sağlığım bozulurdu bu yüzden. Ama gelmedi. Babam hiç gelmedi.

'Küçükken dünyanın sona erdiğini düşünerek uyanırdım.'

Acımasızca büyüyene kadar umudumu da kaybetmemiştim ya hiç, kendime acıyordum. Uyuyakaldığım geceler ben uyurken geldiğine inanmıştım ya. Ben uyumazken uyumamı bekliyormuş, beni izliyormuş gibi uyuyormuş numaraları yaparak bir çocukluk harcamıştım ya.

devil ✪ nominWhere stories live. Discover now