7

116 15 42
                                    


<Günleri saymak sonsuza dekmiş gibi hissettiriyor.>


01.01.2023


Bugün stajyer olarak tanıtılışımın birinci yılı. En son yazdığımda yakın bir tarihten bahsediyor gibiydim, değil mi? Bu komik. Öyle sanıyordum. Üstünden koca iki yaz, iki sonbahar, iki ilkbahar ve bir kış geçti. Kışın çok üşüdüm. Yaz yeterince ısıtmadı. İlkbaharda çiçekler açmadı ve sonbaharda dökülecek yaprak yoktu. Kış çok soğuk geçtiği için miydi havanın asla ısınamayışı? Kış kendine çok alıştırmış olmalıydı. Yazın bile içim üşüdü. Sanırım kışın yaza bu kadar uzak olmasının sebebi, mevsimlerin soğuktan kaçmak isteyişi. İlkbahar soğuğa göğüs geriyor ama sonbahar o kadar cesur değil; yaz sıcağında yanabilir ama soğuk rüzgarlara asla katlanamaz. Sert rüzgarlarda sarsılacak kadar gücü yok ne yazık ki.


Bir sürü şarkı yazdım. Artık yazabiliyorum. Yemek de yiyebiliyorum ama uyunmuyor. Birkaç defa daha pratik odasında bayıldığımda ve geçen sefer adını hatırlayamadığım japon çocuk  Riki beni bulduğunda eğitmenlete haber gitti. Doktorların peşinden koştuğum, delik deşik olduğum uzun ayların sonunda psikolojik olarak uyuyamadığım için yorgunluktan bayıldığım ortaya çıktı. Sonrasında ağır uyku ilaçları verildi her gece içmem için. İçmedim. Gereksizdi. Çok uyku yapardı ve eğitimlere geç kalırdım. Sesimi ve nefesimi kontrol edemezsem diğerleri benden öne geçerdi ve elimde bulundurduğum stajyerlik haberim patlardı. İşte o zaman hiçbir şeyim kalmazdı.


Eğitimden dönüyorum. Artık her hafta solo dans ve şarkı yarışmaları olacak. Sanırım eleme yaparak bir grup oluşturacaklar. İşleyişi bilmiyorum, buradakileri anlamak zor. İki hafta boyunca birinci oldum ama bu hafta  regl olduğum için çalışamadım. Normalde regl olmamak için doğum kontrol hapı kullanıyorum ama bittiği için kullanamadım. İlk defa kendime değer verip içmek istemedim ama şirket bana izin vermedi. Defalarca içmeyeceğimi söylesem de bu asla gerçekleşmedi. Sadece son defa, son defa kimseye ilacımın bittiğini belli etmedim ve ilacı içmedim. 


Stajyerlerin bana bakışları tuhaf. Odamdakiler gitti. Sanırım şartlara dayanamadılar. Aslında gidenlerin yerine hep birileri gelirdi ama benim odam hiç dolmuyor. Böylesi daha iyi. Kendime ait geniş alanda, pratik odaları dolu olduğunda bile çalışabiliyorum.


Annem ve babam ayrıldı. Neden olduğunu bilmiyorum. Babam hâlâ kaymakam olduğu için aynı yerde yaşıyor ama annem yurtdışına taşındı. Arayamıyorum o yüzden nerede olduğunu bilmiyorum. Haberleri babamın mesajından aldım. Cevap vermesem de merak ediyordum ama annemi aramak istememişim. Babamla bu konu hakkında konuşamayacağımız belliydi zaten.


Ayaklarım sürekli kanıyor. Artık yara izi kalmasını umursamıyorum. En azından şimdilik. Belki çıkış yaptığımda benimle ilgili her şeyi kökten değiştirmeye çalıştıkları gibi izlerimi de yok etmeye çalışırlar. Fiziksel izlerim belki, ama ruhsal olanlar... Asla geçmeyecek. Acılarını bir yerden sonra hissetmemeye başladım. Kulağa korkunç geliyor ama bu iyi bir şey. Bacaklarımdaki ve kollarımdaki morluklar gittikçe büyüyor. Birinin etrafı sararıp geçme belirtisi gösterirken başka biri simsiyah bir şekilde yeniden beliriyor. Tırnak uçlarım üzerlerinden tepinmekten kan revan içinde ve çoğu tırnağım kopuk. Onları temizlerken çığlık çığlığa ağlayasım gelse de çalışırken hissetmiyorum. Riki bunun tehlikeli olduğunu söylüyor ama bence öyle değil. Acıya şimdi alışırsam, ileride kendi sahnemde olası bir kazada tepkisiz bir şekilde devam edebilirim. Ona bunu söylediğimde bilerek kendime zarar verip vermediğimi sordu. Yapmamıştım. Henüz o kadar deli degildim ama yarınımı tahmin edemiyordum.


Gerçi şu an yarın olmuş olabilir. Saatleri karıştırıyorum çoğu zaman. Günlere de çok bakmamaya çalışıyorum. Gün saydıkça sonsuza dek gibi hissettiriyor ve bu beni delirtiyor.


Sonunda istenilen kiloya ulaştım. Otuz yedi kiloyum. Korumak için spor yapıyorum ama zaten sürekli pratik yapışım yağlanmamı engelliyor. Yine de yemiyorum çünkü şu anki kilomun bedeli çok ağırdı. Kendimi kusturmamdan sonra kendi kendime başa çıktım. Çoğu zaman bayıldım, ölecek gibi hissetim ama hepsi geride kaldı. Kendimi iyileştirdim.


Şu an burada olmasaydım ne yapardım diye düşünüyorum. Burada olmak istemediğimi düşündüğüm birçok zaman oldu. Ait değilmişim gibi hissettim. Arkadaşlarımı, sevgilimi merak ettim. Elim numaralarının üstünde gezindi ama geri çektim. Telefonumu ilk aldığımda Jake'den aramalar vardı. Ondan habersiz gelmiştim buraya, veda etmemiştim. Çünkü şarkılarımla ona hep dokunurum sanıyordum ama üç yıl geçmişti ve ortada ne şarkı vardı, ne de ben vardım. Ne yapıyordu? Nasıldı? Kiminleydi? Hiçbirini merak etmeye hakkım yoktu ama arsızdım. Bencildim. Bencil doğmuştum ve bencil ölecektim.


Sevgisiz bir insan olmadım hiç ama gördüğüm sevginin değerini bilmedim. Şımardım ve hep daha fazlasını istedim. Beni seven bir aileye, sevgiliye arkadaşlara sahiptim. Başarı ve ün istedim; çıktığım yolda yalnız kaldım. Şimdi ne başarı ve ün var, ne de beni seven insanlar var. Yapayalnızım. Gitmek istiyorum, ağlamak istiyorum. Jake korktuğumu anlayıp beni kurtarsın istiyorum ama lanet olsun ki onu ben yok ettim! O hep benim yanımda olmayı, her koşulda benimle olmayı göze almışken ben hırsım yüzünden kendimi yalnızlaştırdım. Şimdi tek bir öpücüğe muhtacım. Sorsam sevemez miydi beni? Sevemezdi. Büyü falan yaptırsam da mı olmazdı? Saatlerce dua etsem ya da? Duymaz mıydı yine de çığlıklarımı?


Bedensel olarak ulaştığım zirvede ruhsal olarak yapayalnızım. Vücudum yara bere içinde ama hissetmiyorum. Ruhumdaysa tek bir çizik bile yok ama kan revan içinde gibi hissediyorum. Kendimi güçlendirdiğimi sanıyordum ama tek olan şey kandırılmakmış. Üç yıl boyunca kendimi kandırmışım. O evden çıkarken pişman olmayacağım diye verdiğim sözün üstündr defalarca tepindim. Keşkelerimin altında ezildim. Tek bir umut ışığına acıktım ama bedenim günlerdir aç susuz kaldı. Değerli olmak için çıktığım yolda bir hiçe döndüm.


Bu defa söyleyebilirim. Pişmanlıktan ölüyorum. Pişmanlığım sırtıma tonlarca ağırlıktaki bir sürü bıçak saplıyor ve ben iki büklüm olmama rağmen ayağa kalkmaya çalışıyorum. Kendimi sevmem asla mümkün olmayacak. Kendimi sevmeyeceğim. Dünyanın en başarılı insanı olsam da sevgisizlik beni bitirecek. Kendini sevmeyen ve kendine bu denli kötü davranan bir insanı başkaları nasıl sevebilir ki? Sevemez. O hariç kimse sevmez. Onu da ben yeterince sevmedim. Sevdim. Çok sevdim. Hâlâ seviyorum. Seviyorum. Çok fazla seviyorum. Kendimi hiç sevemeyeceğim kadar çok seviyorum.

Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim. Ben deli değilim.

Sonra yazdığım her şeyi sildim. Gerçekten düşünmediğim hiçbir şeyi bu deftere yazamam.

Ve tam da şimdi, hiç yürümediğim, gitmeye cesaret edemediğim o yolu nasıl da özlüyorum.

still with you | jake simWhere stories live. Discover now