bir başkası

440 49 6
                                    

1k okunma sayısına ulaştık! Ne kadar mutlu olduğumu tarif edemem kelimelerle sanırım. Okumaya devam ettiğiniz için teşekkür ederim, umarım daha iyi yerlere geliriz birlikte! 1k hatırına oylarınızı eksik etmezseniz çok çok sevinirim^^ İyi okumalar.

"Gelmişsin." diyebildi sadece sarhoşluğun ve şaşkınlığın etkisiyle. Yüzünde o kadar garip bir ifade vardı ki, şaşkınlıktan çok daha fazlasını hissettiğini görebilsem de kafasından neler geçtiğini anlayamazdım.

"Sorun çıkartıyormuşsun, senin yüzünden biramı alamıyorum 10 dakikadır." deyiverdim soğukkanlılıkla. Yüzündeki öfke tamamen gitmişti ve gülümsüyordu bana bakarak. Bu hali o kadar güzel görünüyordu ki ben de kendimi tutamadan gülümsedim karşılık olarak.

"Park Roseanne?" gülerken eğdiğim kafamı kaldırıp suratına baktım bana seslendiği sırada.

"Seni görmek tüm bu alkolden daha sarhoş edici." yavaşça yutkunurken elimdeki shot bardağını Jungkook'un önündeki tepsiye bıraktım. Yüzüne bakamayacak kadar utanıyordum böyle şeyler söylediği zaman.

"İyi sarhoş olmuşsun." dedim bizi izleyen barmene Jungkook'un önündeki içkileri almasını işaret ederken. Daha fazla içerse o sahneye çıkacak gücü kalmayacaktı.

"Hanımefendi dışarıda sizi soruyor efendim, içeri gelmeyecekmiş." diyen güvenlik görevlisine döndü Jungkook yavaşça. Yüzü bana dönük olmasa bile sinirli olduğu her halinden belli oluyordu.

"Beklemesin gelmemi." diyerek barmenin almak üzere olduğu birayı sertçe elinden çekerek koca bir yudum aldı.

"Sahneye 5 dakika kaldı, gitmemiz lazım." diyerek Jungkook'u çekiştiren bir çalışanla beraber uzaklaşmasını izlediğim sırada barmen sipariş ettiğim içkileri önüme bıraktı bir tepsi içinde.

"Kusura bakmayın tekrar." gülümseyip kafamla sorun olmadığını işaret ettim ve tepsiyi alıp bizim masaya doğru ilerledim. Kızlar kendi aralarında koyu bir sohbete dalmışlardı ve geldiğimi fark etmeleri biraz zaman almıştı haliyle.

"Rosie, bir an hiç gelmeyeceksin sandım." diyerek şarabından bir yudum aldı Jennie.

"Jungkook'u gördüm." ikisi de gözlerini bana dikmiş bir şeyler söylememi bekliyordu fakat ne diyeceğimi düşünmediğimden önümdeki biradan bir yudum sahneyi hazırlayan çalışanları izledim Jennie ve Lisa benim konuşmayacağımı anlayıp kendi sohbetlerine devam ederlerken.

Bar sessizleşmiş, ışıklar kısılmıştı. Gözlerim sahnede Jungkook'a arasa da henüz çıkmamış olduklarından sahneye gözümü diktiğimle kalmıştım.

"Rosie bugün çok sessizsin." dedi Lisa ben hala sahneye bakarken.

"Yorgunum." mikrofon kontrolleri yapılmış, gitarlar yerlerine koyulmuştu.

"Gözlerini sahneden alamıyorsun Park Roseanne, sadece Jungkook'u izlemeye geldiğini düşüneceğim." panikle gözlerimi sahneden çekip hafifçe gülümsedim. İsteğim dışında Jungkook'u arıyordu bakışlarım ve ben buna engel olabilecek ne yapmam gerektiğini bilmememin yanında engel olmayı isteyip istemediğimi de bilmiyordum. Koca bir çıkmazın önünde duruyordum ve var olmayan bir kapıya anahtar arıyormuşum gibi hissettiriyordu olan biten her şey.

"Saçmalama. Bak yorgun argın geldim sizinle içmeye."  gelme sebebim Jungkook'u görmek değildi diye kendimi avutmaya çalışsam da biliyordum ki şarkı söyleyişini dinlemek için büyük bir istek besliyordum içimde. 

"Tae'yle Jeju'ya gidelim diyoruz haftaya." Jennie Lisa'ya planlarını anlatırken Jungkook ve arkasında birkaç kişinin daha sahneye çıkmasıyla, az önce kısılan ışıklar tamamen kırmızıya dönmüştü.

roses are mine | rosékookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن