It won't leave me alone

139 12 12
                                    

İlk bölümü de koyup denememe devam ediyorum skrghkb hala tamamlayıp tamamlamamakta kararsızım bu yüzden görüş bildirirseniz çok sevinirim, her ne kadar bu bölümde o kadar önemli bir şey olmasa da. Hadi bu sefer kafanızı şişirmiyorum nkckjbnwk

"Harry? Dinliyor musun?" Kahveme şeker atarken sesini son anda duyarak dikkate almaya başardım.

Vanessa benim ev arkadaşımdı, yaklaşık 2 yıldır birlikte yaşıyorduk. Dolayısıyla her şeyimizi paylaşmak zorunda kalmıştık, ama bundan şikayetçi değildim. Birbirimize alışmıştık. Aramızda da hiçbir şey olmamıştı çünkü ben... kendi tarafıma daha çok ilgi duyuyorum.

"Ha? Tabii ki dinliyorum. Devam et." Derin bir nefes alarak sinirle eliyle hafifçe saçını düzeltti. Daha sonra kahvesini iki eliyle tutarak devam etti.

"Sonra da James, şişe Caitlyn'e geldiğinde, onu öpmüş. Hem de dakikalarca! Ayrılığın onu bu kadar mutlu edeceğini bilseydim, bunu onca acıyı çekmeden önce yapardım. Hem de daha bir hafta bile geçmeden. Fiziksel acılardan da bahsediyorum! Yani ne derler bilirsin..." Dikkatim yine kaybolmuştu. Kahvemi karıştırıken dün geceki görüntüyü tekrar tekrar kafamda canlandırarak unutmamaya çalışıyordum. Ama her rüya gibi, hatırlamaya çalıştıkça yok oluyordu. Tek kalan gözlerdi, onları artık unutmuyordum.

"Harry...yine dinlemiyorsun." Sesi yine dikkatimi çektiğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Nasılsa hatırlama çabalarım boşaydı.

"Affedersin, Van. Ben sadece.." Derin bir iç çekip önüne baktıktan sonra tekrar kafasını kaldırdı.

"Yine aynı rüya?" Önüme bakarken yavaşça kafamı salladım. 3 aydır aynı rüyayı görüyordum ve her şey yavaş yavaş yavaş daha belirgin bir hal alıyordu. 3. Lanet olası. Ay.

"Gelişme var mı?" Yine kafamı salladım. Bir elini çenesine koyup düşündü.

"Seslerin ne olduğunu çıkarabildin mi?" Kafamı iki yana salladım.

"Nerede olduğunu biliyor musun?" Yine kafamı iki yana salladım.

"Beyaz ışık. Mavi gözler. Sonra artan ışıklar. Aynı."

"Peki... Işıkların nereden geldiğini kestirebiliyor musun?" Yine kafamı iki yana salladım. Sabırsız bir şekilde iç çekti.

"Üçgen vücut?"

"Hayı-- neyden bahsediyorsun sen?"

"Bak, onu bulmak için seni kaç tane gay bara götürdüm ve hiçbirinde yoktu. Bu da demek oluyor ki hetero olma ihtimali yüksek, kendime de pay çıkaramaz mıyım?" Ona delici bakışlarımdan bir tane attım.

"Tamam,tamam. Seni neşelendirmeye çalışıyordum, ama yine de ciddi olmadığımı söyleyemem." Derin bir iç çektikten sonra yüzümde hafif bir gülümseme belirdi.

"Gülüşünü gördüm. Parlıyordu." Aklım yine rüyaya giderken Vanessa'nın yanımda iç çektiğini duydum.

"Pekala bu önemli bir gelişme. Bir önceki rüyada sadece parıltı vardı değil mi?" Kafamı salladım. "Yani... Gülüşünü görsen tanırsın?" Umutsuzlukla gözlerimi devirerek ona döndüm.

"O gözleri o kadar çok gördüm ki, kilometrelerce öteden bile görsem tanıyabilirim. Her rüyada daha belirgin ve...daha güzel." Derin bir iç çekerek önüme eğilip kahveyle oynadım. "Ama gerçek olamayacak kadar. Sana söyledim Van, onun gerçek olduğunu sanmıyorum. Eğer böyle biri var olsaydı bütün insanlığa haksızlık olurdu." Vanessa sinirle arkasına yaslanarak kollarını kavuşturdu.

"Niye hala şu rüya izleme şapkaları gibi şeyler icat edilmedi ki!" Hala kahveyle oynuyordum. Vanessa bana yaklaştı. "Rüyanda daha önce görmediğin kimseyi görmezsin ve bu bilimsel bir gerçek. Hayatımız boyunca yanımızdan geçen yüzlerin hepsi rüyamıza dahil olabilir. Belli ki senin gördüğün yüz, senin için epey özelmiş. Bazılarımız hala 3 ay her şeyini -ama her şeyini- gördüğü erkek arkadaşlarını görüyor!" tekrar arkasına yaslandı. Artık bu iş bana giderek acı veriyordu. Her gün aynı rüya. Her gün daha derine işleyerek.
Bir süre daha bardakla oynadıktan sonra kahveyi kafama diktim ve kalktım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 28, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Once Upon A Dream (of blue eyes)Where stories live. Discover now