|Nothing's gonna hurt you baby|

438 54 127
                                    

Minho

Şoktan çıkmamla birlikte odadan çıkıp Jisung'un evin neresine kaçtığını bulmaya çalıştım ki bu hiç zor olmamıştı. Hıçkırarak ağlıyordu ve kendini ağlamaktan alı koyamıyordu. O bunları yaşayacak ne yapmıştı? Sadece aşık olmuştu o. Hiç tanımadığı insandan tut babasına kadar herkes ona yükleniyordu. Üstüne ölüm tehdidi alıyordu! Ve kimse onun minik kalbini düşünmüyordu.

Kendini kilitlediği tuvaletin kapısından ona dakikalarca kapıyı açması için yalvardım ama beni dinlemeyerek sadece bir kelime sayıklıyordu.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim"

"Güzelim yapma böyle aç kapıyı lütfen."

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim"

Sesi gittikçe kısılıyordu. Yedek anahtarlar vardı Minho'da ama aklına gelmemişti onunla kapıyı açmak. Ses tamamen kesildiğindeyse yorgunluktan bayılmış olabileceğini düşündü. Korkmuştu çünkü bugün çok yorulmuştu sevgilisi. Uzun zamandır dışarı çıkmıyordu, hep evdeydi hem ondan hem de yaşadıklarından dolayı yorgun düşmüş ve zayıf bedeni bunu kaldıramamış olabilirdi.

Minho aklına yeni gelen anahtarlarla birlikte koşarak onları bulmaya gitti. Bulduğunda ise yine hızlı adımlarla tuvalet kapısının önüne geldi. Hızlıca anahtarı kilide soktu ve kapıyı açtı. Duvarlardan birine yaslanmış şekilde yerde oturuyordu kısa olan. Doğruca Minho'nun gözlerine bakıyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmış, yanakları üstüne düşen göz yaşları yüzünden nemliydi. Kollarını sevgilisine sardı Minho. Sevgilisini nasıl sakinleştireceğini bilmiyordu. Böyle bir kriz geçirmesinin üzerinden epey bir zaman geçmişti çünkü. Şuan sadece sarılıyordu sevgilisine. Tabii aklına gelen şarkı sözlerine kadar.

Banyonun yerine popo üstü oturdu ve sevgilisini kucağına aldı. Jisung kafasını Minho'nun omzuna yasladı ve ellerini Minho'nun göğsüne yakın bir yere koydu. Minho sevgilisini belinden  tuttu ve saçları arasına tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. Sonra ise sevgilisinin beklemediği ir şekilde şarkı söylemeye başladı.

Nothing's gonna hurt you, baby

(hiçbir şey seni incitemeyecek, bebeğim)

As long as you're with me, you'll be just fine

(benimle olduğun sürece, iyi olacaksın)

Nothing's gonna hurt you, baby

(hiçbir şey seni incitemeyecek, bebeğim)

Nothing's gonna take you from my side

(hiçbir şey seni benim yanımdan ayıramayacak)

Minho şarkıya devam edecekti ama Jisung dudaklarını dudaklarına bastırmıştı. Sevgilisinin gözünden akan yaşları hissediyordu Minho. Yavaşça dudaklarını ayırdı ve akan gözyaşını öptü.

"Ben seni çok seviyorum Minho" Kollarını sevgilisine sardı ve cümlesine öyle devam etti. "Seni hak edecek bir şey yapmadım ki ben."

Minho sevgilisinin burnunu öptü ve ikisini de ayağa kaldırdı. Aralarında pek boy farkı yoktu ama Minho bir tık daha uzundu.

"Asıl ben seni hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum." Sevgilisinin ellerini elleri arasına aldı ve devam etti. "Ne kadar mükemmel bir insan olduğunu fark etmiyorsun ama sana sahip olduğum için çok şanslıyım."

Bu sözleri duyduktan sonra sıkıca sevgilisine sarıldı Jisung. "Baban olacak o adam sana 5 metre bile yaklaşamayacak. Seni hep koruyacağım. Seni benden ayıramayacaklar. O homofobik insanların nesli elbet bir gün tükenecek ve o güne kadar gelecek yorumlara birlikte göğüs gereceğiz. Anlaştık mı."

Sevgilisinin sözleriyle iyice mayışmış olan Jisung kafasını onaylar biçimde salladı. Sarılmaya devam ettiler ta ki bu romantik ve tatlı ortamı Minho'nun karın guruldamasıyla bölene kadar.

"Şey sabahtan beri bir şeyler yemiyoruz yemek yiyelim mi?"

Jisung kıkırdayarak kafasını aşağı yukarı salladı ve el ele tutuşarak mutfağa yemek hazırlamaya gittiler.

~ღ~

Yemeklerini yiyip sofrayı kaldırdılar. Jisung Minho'ya birlikte film izlemeyi teklif etmişti ama Minho reddetmek zorunda kalmıştı. Artık yeni bir kitap yazması gerekliydi. Son kitabı çıkalı 2 aydan fazla olmuştu. 2 aydır moladaydı yani. Ama artık yazmaya başlamalıydı çünkü kitaplarının yazımı gerçekten uzun sürüyordu. Jisung Minho'nun yeni kitap yazmaya başladığı zamanlardan nefret ederdi. Saatler boyunca aralıksız kendini odaya kapatır yazardı yeni kurduğu evrendeki olayları.

Jisung yalnız kalmıştı hep ama şimdi arkadaş edinmişti ve onlarla konuşabileceğini düşündü. Ama şimdi onları arayıp rahatsız etmek istemiyordu. Zaten bugün onların evine gelmişlerdi. Onlar için bunaltıcı olabileceğini düşündü ve sonuç olarak bugünlük kitap okumaya karar verdi. Aslında aklında bahçede kitap okumak vardı ama bir kaç saat önce yaşananlardan dolayı hızlıca fikrini değiştirdi. Bu evin 4 duvarından dışarı çıkmak istemiyordu.

O da sonuç olarak balkonda okumaya karar verdi. Sadece iki kişi yaşıyorlardı evde ama ev gerçekten onlara fazlaydı. Ayrıca kocaman bir bahçesi vardı. Jisung orada takılmayı çok istiyordu ama Sosyo Fobisi buna izin vermiyordu. Oda balkonda temiz hava alırdı hep. 

Balkonun yerine pofuduk yastıklar yerleştirmişti. Onların üzerine oturup okurdu hep. Ayrıca balkonun duvarına yaslanmış bir yığın kitap vardı. En sevdiği kitaplar hep elinin altında olsun diye oraya koymuştu onları. En son kitap bitirmişti ve yenisine başlamamıştı. Hem okuduğu kitapları bir daha okumayı sevdiği için hem de okumayı özlediği için Minho'nun kitaplarından birini eline alıp okumaya başladı.

Aradan yaklaşık yarım saat geçtiğinde susadığını fark etti ve su almak için ayağa kalktı. Ayağa kalkmasıyla bulunduğu yere doğru bakan bir silüet görmesi bir oldu. Gözlerini kısıp baktığındaysa gördüğü kişi uzun zamandır görmediği babasıydı. O görmek istediği son bile değildi.

 O görmek istediği son bile değildi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Yine kaoslar yine ben. ve yorum attığınızda çok sevindiğimi söylemek isterim*gözleri dolu dolu bakan emoji*

  ღMinsung ile kalınღ

785 kelime

WHY DO YOU LOVE ME-minsungWhere stories live. Discover now