21 | Kayıp Eşya Bürosu Bir Binanın Kara Deliğidir

29 7 0
                                    

Güneş tüm parlaklığıyla ağaçların üzerinden doğuyordu ve güneşin ışınları hiçbir engel olmaksızın Clint Barton'ın gözüne geliyor olmasına rağmen adam rahatsızlık duymuyordu. Okunu sadağından alırken, oku yayına yerleştirirken ve yayı gererken hiçbir şekilde takılmadı hareketleri. Uzun zamandır yapmamıştı ama yayı eline alınca sanki hiç ara vermemiş gibi, sanki hala bir Avenger imiş gibi her şeyi sırasıyla, ölçüsüyle yapmıştı.

Onu engelleyen tek şey az önce girdiği odada gördüğü manzaraydı. Yatakta yatan ve koluna serum bağlanmış olan Kate Bishop'ın görüntüsü adamın dengesini sarsıyordu. O görsel, zihnini o kadar meşgul ediyordu ki güneşin ışınlarından rahatsız olmamasının nedeni, aklının perdesinden indiremediği o görseldi.

Yayını gerdi. Şu anda zihnini yatıştırabilmek için güçlü bir sakinleştiriciye ihtiyacı vardı ve tüm kimyasal ilaçlar ya da terapiler bir kenara, ok atmak Clint Barton için en gerçek terapiydi.

Fasilitenin bahçesindeydi ve ağaçsız, çimenlik alanın ortasında dikilmişti okunu atmak için. Hedefi, karşısındaki ormanlık alanın içerisindeki ağaçların ince dalları arasına sıkıştırılmış türlü eşyalardı.

Nefesini tuttu, nişan aldı, kolunun titriyor olması detayını göz ardı etti.

Tuttuğu oku bıraktı, tuttuğu yayı bıraktı, tuttuğu nefesi bıraktı.

Barutla ateşlenmiş gibi bir doğrulukla ilerleyen ok havayı deşerek ve gittiği yere peşinden o ıslığı andıran sesi götürerek uçtu. Ağaçların yapraklarını havalandırarak aralarından geçti ve o karışık ormanın birbirine karışmış dalları arasından geçip, ormanın metrelerce içerisindeki bir ağacın kenarına sıkıştırılmış boş su şişesine isabet etti.

Yayın başını aşağı eğdi. Tam ortasından vurulan su şişesini inceleyecekti ki Natasha'nın sesini duydu arkadan. "Hala formundasın."

"Sonuçta koşup zıplamam gerekmiyor. Oturduğum yerden bile atabilirim."

"Yine de yıpranabilirsin... egzersiz yapıyor musun?"

"Hayır, yayı Kate'e verdiğimden beridir elimi hiçbirine sürmemiştim."

"Fazla etkileyici," dedi Natasha.

"Yapabileceklerimi daha önceden görmemiş biri gibi konuşuyorsun."

"Gördüm ama şu anki durumunda olup da bunu yapabileni görmemiştim."

"Kendimizi o senaryoya göre hazırlamamış mıydık?" dedi Clint sırtındaki sadaktan başka bir ok çekerken. "Bu işi ölene kadar yapacağımızı varsayarak takımdaki yerimizi almıştık. Emekli olmak hiçbirimizin aklında yoktu."

Oku yayına taktı ve yayı havaya kaldırdı.

Natasha'nın bakışlarını hissedebiliyordu. Sorun değildi, alışıktı. Parmaklarının arasındaki okun heyecanını hissetmeye çalıştı. Fırlayıp gitmek için, hedefini vurmak için heyecanından titreyen okun duygularına kulak verdi. Konuşmaları duyabilmek için işitme cihazına ihtiyacı vardı ama yayı germiş fırlamayı bekleyen bir okun heyecanını duyabilmek için hiçbir cihaza ihtiyacı yoktu.

Yayın gerginliği vücuduna dalga dalga yayılıyordu. Kalp atışları, yaydan gelen titreşimlerle sakinleşiyordu. Notaları, ahengi ya da harmonisi olmayan bir şarkıyı söylüyordu sanki yay ve ok.

Clint'in en başarılı şekilde duyabildiği şarkı...

Oku bir kez daha bıraktı.

Bir önceki okun kararlılığını paylaşan ok korkusuzca daldı ağaçların arasına. Su şişesinin olduğu ağacın üç ağaç sağında kalan ağacın kenarına sıkıştırılmış olan oyuncak ayının kafasına isabet etti ok. Gelen okun hızıyla yerinden fırlayan oyuncak ayı, okla beraber geriye uçtu ve bir arkadaki ağacın gövdesine saplandı.

Kahve Göz || Clint BartonWhere stories live. Discover now