20

265 32 2
                                    

"Biz şurada oturuyoruz gelmek ister misiniz?"

Felix duyduğu soruyla çok heyecanlanmıştı. Karşısındaki siyah saçlı çocukla vakit geçirmekten daha çok istediği hiçbir şey yoktu ama çok utanıyordu. Bu duygular onun için çok yeniydi ne yapacağını bilmiyordu. Arkadaşlarına danışmayı düşünmüştü fakat Changbin'in tam karşısında durması planını suya düşürmüştü. Demek ki plan yapmadan akışına bırakmak gerekiyormuş dedi kendisine. Arkadaşlarına ufak bir bakış attıktan sonra ona beklentiyle bakan siyah saçlıya dönüp "Tabii ki geliriz." dedi en sıcak gülümsemesiyle. bu gülümsemenin Changbin'in kalbini patlattığını bilmiyordu.

Changbin'in arkadaşlarının yanına gelince Jisung ve Minho aynı anda çığlık attı "Yine mi sen?!!" diyerek. Felix kafa karışıklığıyla sordu. "Siz birbirinizi nereden tanıyorsunuz?" Minho "Geçen gün Jeongin'e asılıyor diye döveceğim tip buydu işte." dedi. Jisung ayağa kalkıp bağırarak " YA SANA DAHA KAÇ DEFA BAKANIN HYUNJIN OLDUĞUNU SÖYLEMEM LAZIM?!!" dedi. Minho bunun doğru olduğunu biliyordu ama hayatta en sevmediği şey haksiz duruma düşüp özür dilemek olduğu için işi olduğunca yokuşa sürerdi. Yakın arkadaşlarıyla bile surekli bunu yaşardı. Arkadaşları buna alışmıştı ama onu tanımayan kişiler için bu huyu çok çileden çıkarıcı olabiliyordu. Özellikle Jisung gibi overreacted (asiri tepki(?)) veren biri için. Minho tartışacakken Felix ve Seungmin'in sinir dolu bakışlarına mağruz kaldı. Jeongin'in bakışını ararken çoktan sarışın olanla flörtleşmeye başladığını anladı. Ondan beklenmeyecek bir şekilde "Tamam yanlış anladığım için özür dilerim." dedi. Seungmin Felix ve hatta Jeongin bile büyük bir şokla ona bakiyordu. Ardından karşısındaki çocuğa baktı gerçekten sincaba benziyordu. Çok tatlı diye düşündü. Bu kadar tatlı biri için istisna yapabilirim dedi. Ardından herkes yerlerine oturdu.

Changbin ve Felix birbirlerine bakıp gözleri birleşince anında teması kesiyorlardı. Diğerleri de bunu fark edip müdahale edecekken Changbin " Nelerden hoşlanırsın Felix?" diye sordu herkes rahat nefes alırken ikisi koyu bir muhabbete başladılar. neredeyse sevdikleri her şey farklıydı ama nasıl olduysa bir şekilde uyumu yakalayabiliyorlardı. Onlar konuşurken Seungmin hiçbir arkadaşının okumaya tenezzül bile etmediği kitap hakkında Chan'la konuşmaya başlamıştı. Sonunda aynı zevke sahip olduğu birini bulmak onu rahat etmişti. Hem kültürlü hem de inek değil, sanırım şu an tanrıyla konuşmuyorum diye düşündü. Diğer yandan Hyunjin günlerdir aklından çıkmayan çocuğu bulduğuna çok sevinmişti. İlk defa birinin onu unutmuş olmasından ya da ondan nefret edebileceğinden korkmuştu. Ama düşündüğü gibi olmadığına çok sevinmişti.

Birkaç saat vakit geçtikten sonra Changbin, Felix'i sahilde yürümeye davet etti. Felix büyük bir mutlulukla kabul ettikten sonra yürümeye başladılar. Changbin "Bugün çok eğlendim Felix, seninle burada tesadüfen karşılaşmak harika oldu." dedi. Çünkü çok emindi ki asla ona tekrar yazacak cesareti bulamazdı. Felix ona katılarak " Evet cidden mükemmel bir rastlantı oldu. Ayrıca Jeongin'in günlerdir aradığı çocuk meğerse senin arkadaşınmış! Kadere baksana!! " dedi gülerek. Changbin işte bu dedi. Sanırım hayatım boyunca asla unutmak istemediğim tek şey bu gülüş. Ardından sarısın olana cevap olarak "Evet kader bize güzel davraniyor gibi." dedi. Ve düşündü her şeyi kadere bırakmayız sanırım dedi. Ardından Felix'e dönerek " Felix, biliyorum yeni tanıştık falan ama ben hiç böyle olmamıştım yani tüm günüm seninle geçiriyorum. Sadece seni düşünüyorum. Başta o kadar tuhaf geldi ki anlam veremedim asla ama sanırım şu an anlıyorum." dedi. yanında yürüyen çocuğun elini tutarak. " "Lee Felix ben senden çok hoşlanıyorum. " dedi.

jazz bar | ChanglixWhere stories live. Discover now