12

143 25 78
                                    

hara:

jaemin'i yine ne söyleyerek üzdün bilmiyorum

ama yetti artık

cherry:

kusura bakma da

sen kim oluyorsun

hara:

bilmem

o çok sevgili 'arkadaş'ının her üzüldüğünde koştuğu bir yardım eli

sanırım..?

hara:

:D

hazır onunla aranı daha fazla bozmayı başarmışken

hayatımızdan çık

lütfen

artık en azından bir şansım var

Cherry başını telefonundan kaldırıp gittiği yola baktı. Hara'nın Jaemin'le yakınlaştığını çoktan hissetmişti. Evlerine gideceği gün Hara'nın fotoğrafını gördüğü zaman da biliyordu. Yine de başından beri Jaemin'i Hara'dan korumak istemişti. Bu bir hırs değildi. Jaemin'i, onu üzecek her şeyden korumak istiyordu.

Telefonunu cebine koyup yürümeye devam etti. Artık koşacak kadar enerjik veya hevesli hissetmiyordu. Zaten onu ararken yorulmuştu. Gelen mesaja bakarken Hara'nın Jaemin'i etiketleyerek attığı fotoğrafı da görmüştü. Nerede olduklarını artık çok iyi biliyordu ama yine de hala gitmek istiyor muydu emin değildi.

Bu Jaemin'le arasını düzeltmek ve onu Hara'dan çekip almak için son şansı olabilirdi. Bu yüzden yoluna devam etti. Hara, Jaemin'le olan bütün olayları bilecek kadar onunla yakın olmalıydı. Bu durum Cherry'i üzüyordu ama şu an yapılabilecek tek şey o kafeye gitmek gibi görünüyordu.

Yavaş adımlarla da olsa kafeye vardığında derin bir nefes aldı. İçinde koskocaman bir his vardı ve ne yapsa gitmiyordu. Sadece Jaemin'i alıp eve giderse geçecekmiş gibiydi. En azından o öyle istiyordu.

Kapıyı itip içeri girdi. Dışarıya göre daha sıcak olan ortamla beraber masalara göz atmaya başladı. Masanın birinde Hyemin ve erkek arkadaşı Jungwon'u görmesiyle biraz olsun mutlu olmuştu. En azından arkadaşı mutluydu. Onlara rahatsızlık vermemek için görmezden gelip yürümeye devam etti.

İleride ki masalardan birinde Jaemin ve Hara'yı gördüğünde durdu. Masanın yanında ayakta duruyorlardı. Onların yanına gitmekten korkmuyordu. Tartışmış olsalar da Jaemin onun en yakınıydı. Tam bir adım atacağı sırada Hara onu görmüştü. Jaemin'i onu görmemesi için kendine çevirdiğinde Cherry onun bu çocuksu hareketine güldü.

Kendine çevirip onu öptüğünü görene kadar.

Olduğu yerde kalırken gülüşü yüzünde solmuştu. Kalbi olduğundan iki kat daha hızlı mı atıyordu yoksa atmıyor muydu emin değildi. Kafasına aniden binlerce düşünce dolarken bunların ağırlığından bir yere tutunma ihtiyacı hissetti. Tek elini başına götürüp tek elini sandalyeye yaslarken neden aniden böyle olduğunu anlamamıştı. Tam bu anda demir eksikliğinin ortaya çıkması hoş bir sürpriz değildi. Birden gözlerinin karardığını hissetmişti sadece. Zaten yolun yarısını koştuğu için yorgundu ve üstüne bu heyecan fazla gelmişti.

Onun bu hareketiyle yakınındaki masadakiler dikkatlerini ona vermişti. Fısıldaştıklarını duyabiliyordu ama gözleri kapalı olduğu için kimseyi görmüyordu. Jaemin'in anlık şaşkınlığını atınca Hara'yı ittiğini de görememişti. Zaten bir şey görmek istemiyordu. Buradan çıkıp gitmek ve neden çok geç kaldığını saatlerce sorgulamak istiyordu.

"İyi misiniz?" Tam destek alarak kalkarken yanına gelen garsonla etrafına baktı. Kısa bir andı ve büyük bir olaya dönüşmesini asla istemiyordu. Jaemin ve Hara'nın da dikkatini çekmiş olmalıydı ki endişeyle ona doğru gelen Jaemin bunun kanıtıydı. Yüzünden okunan endişesi onları gördüğünü düşündüğü için miydi yoksa bir şey olduğunu düşündüğü için miydi bilmiyordu.

Onunla yüzleşmek istemediği için garsona iyi olduğunu söyleyerek hızlı adımlarla arkasını dönüp kapıya ilerledi. Jaemin'in arkasından geleceğini biliyordu ama şu an onu görmek sadece o anı tekrar hatırlatırdı. Hızlı adımlarla sokağa çıkıp gelişine yürürken bileğinden tutulup hızla çevrilmesiyle durdu.

Bunun geleceğinin bilincinde kaçmadan ve çekinmeden direkt Jaemin'in gözlerine baktığında Jaemin olduğu yerde durup Cherry'nin bileğini bıraktı.

"Neyin var?" Sadece kafedeki halini düşünerek konuşuyor olsa da içten içe Hara ve kendisini görmemiş olması için dua ediyordu.

"Neyim mi var? Asıl senin neyin var Na Jaemin?" Cherry sokak ortasında olmalarını umursamadan sesini yükselttiğinde Jaemin battığını anlamıştı.

"Hara'yla çıktığını bilmiyordum. Ben ondan hoşlanmadığımı söyleyip dururken çok rahatsız olmuş olmalısın, hm?"

Sinirli değildi ama çok üzgündü. Yine de bunu göstermek istemiyordu. Buraya Jaemin'e hislerini açıklamaya gelmişti ve hayal ettiği senaryo kesinlikle bu değildi. Günlükte yazanlarla Jaemin'in yaptıkları asla uyuşmuyordu. Daha önce hiç bu kadar çok duyguyu aynı anda hissetmemişti. Bu yüzden biraz olsun güçlü durmak istiyordu.

"Hayır, Hara'yla çıkmıyorum." Cherry duyduğu cevapla kaşlarını kaldırıp başını salladı.

"Bugün ilk gününüz diyebiliriz o zaman. Tebrikler." Gülerek konuştuktan sonra beklemeden arkasını döndü ve hızından bir şey kaybetmeden yürümeye devam etti.

Jaemin'in bu sefer gelmemesini yürekten istiyordu çünkü arkasını döndüğü anda tutmayı bıraktığı göz yaşları dökülmeye başlamıştı. Ondan uzaklaştıkça istemeden ağlamaya devam ediyordu. İnsanlar ona tuhaf bakışlar atsa da bunu düşünebilecek durumda değildi. Daha sessiz ağlamak adına da bir girişimde bulunmuyordu.

Bugün buradan onunla ve mutlu ayrılacağına o kadar emindi ki böyle bir şeye kendini hazırlamamıştı bile. Bundan sonra ne olacağını da kestiremiyordu. Genelde kötü durumlarda bir çözüm arar hemen kendini salmazdı ama bu sefer bir istisna yapmaya karar vermişti. Bu sefer herhangi bir çözüm olmadığı gibi varsa da onu aramaya da enerjisi yoktu.

Berbat bir halde eve vardığında cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. Eve gelene kadar biraz daha sakinleşmiş olsa da bu sadece dıştan görünüşüydü. Muhtemelen saçları dağılmış, yüzü ve gözleri kızarmıştı. Omzuna takması gereken çantayı elinde taşımış, eve gelince de öylesine bir yere fırlatmış ve kendini de koltuğa atmıştı. Annesi evde olmadığı için minnettar olmalıydı.

Boş gözlerle tavanı izlerken her şeyin nasıl birden değiştiğini düşündü. Birkaç ay öncesine kadar hayatları normal seyrinde devam ederken şimdi çok farklı yerlerdeydiler. En yakın arkadaşından hoşlanmaya başlamış, onunla arası bozulmuş ve tesadüfen onun da kendisinden hoşlandığını öğrendiği gün başka bir kızı onu öperken görmüştü.

Elleriyle yüzünü kapatıp tekrardan gelen ağlama isteğini bastırdı. Suç kendisindeydi. Her şey için çok geç kalmıştı. Jaemin'in hislerini fark etmek, kendi hislerini keşfetmek ve Hara'dan önce davranmak için çok geç kalmıştı. Yine de Jaemin'e açılmadan bunu gördüğü için içinde küçük bir rahatlık vardı.

Eğer Jaemin'e söyledikten sonra onun hislerini kaybettiğini öğrenseydi bir daha arkadaş falan da olamazlardı. Şimdi en azından öyle bir şansları vardı. Yani öyle gözüküyordu.

bu bölüm için de aşırı heyecanlıydım🤩 biraz ters köşe oldu ama..

dear diaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin