Bölüm Sekiz: Kıkırdamalar

504 61 53
                                    

"Um.. Kageyama-"

"Biliyorum!" diye yükseldi Kageyama, durumdan dolayı yeterince hüsrana uğramıştı çoktan. Hinata'nın bunu yeniden belirtmesi bir şeyi değiştirmeyecekti (aslında, hiç değiştirmemişti ama yine de).

Sessizlik bir süre devam ederken odada duyulan tek ses yavaşça alınan nefesler ve arada sırada Kageyama'nın, yatağa bakıp ne yapacağını düşünürken çektiği içlerdi.

Yapabileceği birkaç şey vardı. Ebeveynlerini uyandırabilirdi ki bunu yapmayı istemiyordu. Yer yatağını arayıp kendisi hazırlayabilirdi (ve gürültü yapıp herkesi uyandırma riskine girebilirdi). Bunlara rağmen Hinata'yı yerde uyutabilirdi.. ama bu, onların arkadaşlıklarına göre bile acımasızca olurdu ve annesi onu azarlayabilirdi. Aynı şekilde Hinata'yı koltukta uyutursa da azarlardı. Ya da, ve bu başvurabileceği son çözüm yoluydu (aynı zamanda en güvenli, en nazik yol), Hinata ile yatağı paylaşabilirdi.

"Kafayı yiyeceğim."* dedi Kageyama seslice, yer yatağını bulmak için dolaba doğru ilerlerken.
-
[Ç.N.: "i am going get shouted at." demiş bırakmış, en mantıklısı bu oldu.]

Orada değildi. Bu Kageyama'ya büyük bir sürpriz gibi gelmemişti ama yine de hayal kırıklığına uğramıştı. Eğer herhangi biri, herhangi bir sebeple, yer yatağını onun odasına koymuş olsaydı hayat daha kolay olabilirdi şu an.

Ani... bir gürültü, bu rahatsız edici şey kesinlikle -hafif uykulu olan- annesini uyandırırdı. Yani bunun anlamı, yer yatağı bir çözüm olmaktan çıkmıştı. Onu uyandırma riskine giremezdi. Sadece laf yemek istememesinden dolayı değil, iyi bir çocuk olduğundan ve annesinin, rahatlamak için ayırdığı hafta sonunda onu yormak istememesinden dolayıydı.

Bir başka iç çekişle birlikte Kageyama, odaya girdiklerinden sonra ilk defa Hinata'ya baktı. Turuncu saçlı çocuk ayaklarına bakıyor, aynı zamanda da ensesini kaşıyordu. Sanki utanıyor gibiydi. Kageyama'nın aldığı kararı anlamış mıydı yoksa? İşleri onun için rahatsız hâle mi getiriyorum? dedi Kageyama, meraklı şekilde.

"Başka şansımız yok. Sadece kendi tarafında kal." dedi sertçe.

Hinata, Kageyama'nın sözleri üzerine kafasını kaldırdı. Yüzü kızarmış ve gözlerini genişletmişti. "Ha? Dinlemiyordum."

Bunun için rahatsız hissetmemiş miydi? Aklında bir şeyler olmalıydı. Kageyama ne olduğunu sormamak için kaşlarını kaldırıp hafifçe dilini ısırdı, iç geçirip arkadaşının düşük ilgisine karşı rahatsız davranmak yerine.

"Yatağı paylaşmak zorundayız. Kendi tarafında kaldığından emin ol. Ben oyuncak ayı falan değilim."

Son cümlenin arkasındaki anlamı anladığında sinirle kızardı Hinata. "Peluş oyuncakla uyuyacak türde bir çocuk falan değilim, Kageyama!"

"Şşşş!" diye tısladı Kageyama. "Annemin uykusu çok hafif ve onu uyandırırsan seni öldürürüm."

Bu ani öfkeye karşı Hinata, ağzını kapatırken gözlerini genişletip kapıya doğru baktı. Kageyama, önündeki çocuğun aptallığına göz deviriyordu bu sırada. Zaten neden en başta onu buraya davet etmişti ki?

Oh. Evet.. bazı cevaplar almak için. Kendi yönelimini bulmak istediğinden yapabileceklerini öğrenmek için.

Kageyama iç çekip sesini yumuşattı. Yine de Hinata'nın anlayıp şüpheleneceği kadar yapmamıştı bunu. "Hadi, sadece uyuyalım."

Dikkatli olmalıydı. Neredeyse bütün günü, en azından beş saati birlikte geçirmişlerdi. Hinata şu an fark edemeyebilirdi ama Kageyama'nın karakteristik özelliklerini bildiğinden bir şeyler yanlış gittiğinde ya da garip davrandığında bunu anlayabilirdi.

benim ⇢ kagehina [çeviri]Where stories live. Discover now