21, hierarchy

4.2K 477 621
                                    

21 • Hiyerarşi

220 oy sınır!

Keyifli okumalar. [Bu bölümü dikkatlice okuyun lütfen.]

-

Jimin, tıpkı Yoongi gibi hızla oradan ayrıldı.

Yürümeye başladığında alfaların uzaklaşan ayak seslerini duyabiliyordu. Ayrılmaması gerektiğini biliyordu - Taeyong ve Alfa Hoseok'un karşıya geçtiklerini görüyordu ve Taehyung kesinlikle yanından geçerken elini tutmayı denemişti - ama Seokjin onu durdurabilen tek kişiydi.

Ama Seokjin de sadece Jimin'e bakmış ve omzundaki kar tanelerini silkeleyerek, "Bu gece gitme," demişti. Gözleri Jimin elindeki anahtardaydı.

Sesinde ciddiyet ve uyarı vardı. Jimin buna karşı çıkmak istese de, Seokjin'in ona sebepsizce böyle bir uyarı vermeyeceğini biliyordu.

Zor da olsa omega inine doğru yürümeye başladı. Ona bakan bazı alfalar vardı - hatta Jimin kalabalığın arkasında Park Chanyeol'ü bile görmüş olabilirdi - ama ine uzun yoldan gitmeyi tercih etti, bunun daha az dramaya yol açacağını biliyordu.

Bir kısmı diğer omegaların adanmış av alıp almayacaklarını merak ediyordu, ama daha büyük bir kısmı ev sıcaklığını arzuluyordu: örtülerin yumuşaklığını, yataktaki örtülere sarılma hissini arzuluyordu.

Aklına gelen görüntüler Yoongi'nin kulübesindeki renkler olsa bile Jimin, kendini yine kendi odasında buldu.

Ama rafındaki kirlenmiş boya kabı, ılık elleri ve bileğine tıpkı bir bileklik gibi sarılmış anahtarla birlikte dalıp gitmişti.

Yatağında saatlerce öylece yatmak düşüncelerinin birini bile yok etmiyordu ve buraya geldiğinden beri ilk kez evde olmayı diliyordu.

Jimin, gerçekçi olması gerekirse, bileşikte kendini bir şeylerle meşgul etmeyi, az da olsa arkadaş edinmeyi başarmıştı - ortak salonda ve hatta yemekhane binasında onunla birlikte olan ve zaman geçirmeye çalışan birkaç omega vardı. Bunlar eşleşmiş omegalardı, bazılarının çocukları bile vardı - bu kişilerin Jimin'den daha fazla kaybedecek şeyi vardı - ama yine de o an odasından çıkıp başka kişilerle oturmak ve zaman geçirmek istemiyordu. Kısacası, bitkindi ve her şeyden önce, içindeki, evindeki yakınlık ve konforla bağdaştırdığı derin his kendini daha da belli ediyordu.

O anda, yorganının altında öylece dururken parmaklarını hareket ettirmenin rahatlatıcı olabileceğini düşündü.

Henüz başlamadığı bir ödevi yapabileceğini düşünüyordu - ya da röportajları uyarlayabilirdi ama bu yine aklının dağılmasını engellemezdi - ya da uykuya dalmasını sağlayacak bir kitap okuyabilirdi.

Ama kürkler, yorganlar ve bileşikte geçirdiği zamandan olan tüm güzel şeylerle dolu odasına baktığında yapabileceği ya da ona evi unutturacak çok şey olmadığını fark etti. Daha da önemlisi, onu olmak istediği yerden uzak tutacak hiçbir şey yoktu; Yoongi'nin kulübesinden.

Tam da o anda düşünceleri ikiye bölündü. Bir yanı kulübedeki sıcak yatağa ne kadar yakın olduğunu düşünüyordu, ama bir yanı da dürüstlükten yanaydı, şu anda Yoongi'nin evinin bile onu yeterince iyi hissettiremeyeceğini söylüyordu.

Yoongi'yi özlüyordu. Hatta, onun için endişeleniyordu.

Son olarak, kendini Yoongi'nin yerine koymayı denedi; en fazla üç gün dışarıda olacaktı, kalacak bir yer arıyordu ve sınırlı yemek ve sıcak su olmadan bir hayvan avlamaya çalışıyordu.

saltation | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin