1. Bölüm

628 40 131
                                    

Öncelikle herkese merhaba! Şuan herkesten hikayeye başladığı tarihi ve saati buraya bırakmasını istiyorum.

Burada rahat davranabilirsiniz aklınızdan geçen herşeyi yorumlara bırakın yargılamayız.

Çok uzatmayıp geçiyorum... <3


Lia, 10 yaşına kadar yetimhanede yaşayan bir kızdı. O zamanlar bir cadı olduğunu bilmiyordu ama kendisinde garip birşeyler olduğunu biliyordu.

Daha çok küçükken ona zorbalık yapan tipler vardı. Tabii Lia'ya göre sadece zorbalık yaptıklarını sanıyorlardı. Lia'ya "Ucube" diye seslenirlerdi. Ama küçük kız diğer çocukların düşündüklerinin aksine, hiç bozuntuya vermeden "Sizin gibi sıradan olmaktansa, Ucube olurum daha iyi" derdi ve her seferinde kendini üste çıkarmayı başarırdı.

Yetimhanede ki diğer çocuklarin aksine, sürekli etrafta koşturmazdı. Sakin bir çocuktu, yetimhanede bulunan küçük bahçenin en dip köşesinde girer ve gizlice içeri getirdiği hayvanlarla ilgilenirdi. Buda arkadaşı olmamasına yol açardı, ama emin olun ki Lia bu halinden memnundu. Zaten etrafında ki herkesin aptal olduğunu düşünüyordu o küçük yetimhanede...

Lia bir gün yine o kasvetli odasında kitap okurken, yetimhane çalışanı bir kadın kapıyı tıklatıp içeri girdi ve konuşmaya başladı;

"Müjdeli haberler getirdim Lia, bir adam geldi. Seni görmek istiyor."

"Bunlar seni eğlendiriyor mu cidden? Komik değil çık odamdan."

"Böyle huysuz olmak istemezsin. Çünkü buraya gelen insanların, huysuz küçük kızları evlerine götürmek isteyeceklerini pek sanmam."

"Sen ciddisin? Peki geliyorum."

Aklından adamı beğenmezse geri dönebileceğini geçirip odadan çıkmıştı Lia, üstü başı zaten temizdi.


İşte o gün yetimhaneden kurtulmuştu Lia, ilk defa hayal kurmuştu yetimhaneden dışarı adım atarken... Artık bir babası olduğunu ve günlerin daha güzel geçeceğini düşünmüştü. Koca malikaneye geldiğinde hayalleri katlanmıştı, içinde orman barındıran bahçeyi görünce de katlanmıştı hayalleri, onu evlat edinen adamın gerçek babası olduğu bile kanıtlanmıştı. DNA testi %100 onun kızı olduğunu gösteriyordu. Hayalleri tek tek gerçekleşiyormuş gibiydi. İlk defa bu kadar umutluydu Lia...

Ama bir kaç gün sonra fark etti ki, hiçbir şey umduğu gibi çıkmamıştı. Koca evde yapayalnızdı, konuşabilecek kimsesi yoktu, babası onunla neredeyse konuşmuyordu, evin bahçesi dışında evden dışarı çıkmasına izin yoktu... Evet bir babası vardı ama bir ailesi yoktu Lia'nın. Yoktu güvenebileceği birileri...

Grindelwald malikanesinde ki 2. Yılıydı Lia'nın. Artık 12 yaşındaydı. Kabullenmişti her şeyi, alışmıştı bunlara. Ayrıca bir cadı olduğunu öğrenmişti. Buna inanması kolay olmuştu, sonuçta oda biliyordu kendisinin bir 'Ucube' olduğunu.

Babası ile hala birer yabancı gibiydiler. Ama Lia artık aynı ona benzemeye başlamıştı.
Bu hem onunla geçen yılların, hem de babasının eseriydi.

Gellert Grindelwald her gün kızına büyü dersleri veriyordu. Konuştukları tek alan bu olabilirdi. Her gün, tam olarak bir saat bahçeye çıkıp bu büyüleri deniyorlardı. İlk başlarda gayet normal, klasik büyülerdi. Ama sonradan karanlık büyülere geçiş yapmaya başladılar. Gellert Grindelwald içinde ki karanlığı kızına da aşılıyordu ve bunu başarıyordu da.
Henüz 12 yaşında olan Lia, içinde ki kötülüğü çoktan keşfetmişti bile...

Sürekli yeni büyüler öğreniyordu Lia, bunları uygulamakta hiç zorluk çekmiyordu. Kendi çabasıyla ve babasının yardımıyla gittikçe güçleniyordu.

Yıllarca yapayalnızdı Lia, sadece ormanda kitap okudu, yeni büyüler çalıştı, ve evcil hayvanıyla ilgilendi.

Bir kaç yıl sonra, zihinsel olarak tıpatıp babasının aynısı oldu Lia. Bu tamamen babasının eseriydi diyemeyiz. Lia'nın zihni zaten buna açıktı. Artık olduğu kişi karşı konulamazdı. Ama güçlü olmasını sağlıyordu bu kişilik.

Lia 14 yaşında geldiğinde, neredeyse tüm önemli karanlık büyüleri öğrendiğinde babası ona düzenli olarak ders vermeyi bırakmıştı. Ama Lia hala çalışıyor ve daha güçlü olmak için çabalıyordu. Babası her zaman ona bir gün onun yerine geçeceğini ve kimseye ihtiyacı olmayacağını söylüyordu. Bu yolda gerçekten değer vereceği kimseyi yanında barındırmamasını ve acımasız olmasını da ekliyordu hep.

Yıllar böyle geçti ve Lia 16 yaşına geldi. Yalnızken eğlenmeyi öğrendi, duygularını içinde yaşamayı öğrendi...

Herşey tıpkı diğer günler olduğu gibi gidiyordu. Gece yarısına kadar ormanın içinde zamanını geçirdi Lia ve en sonunda eve girdi. Odasına gitti ve günlüğüne birşeyler yazıp, uykuya daldı.

Sabah kalktı ve üstüne bir elbise giyindi. Babasının takıntılarından biride evin içinde kraliyet ailesiymiş gibi giyinilmesiydi. İyice hazırlanıp kahvaltıya indi. Her gün kahvaltısını babasıyla yapardı. Ama çoğunlukla ikiside ağzını dahi açmazdı. O gün nadir bir şey oldu ve babası konuşmaya başladı;

Gellert: 16 yaşına geldin. Artık seni yeterince eğittiğimi düşünüyorum. Hogwarts'a gideceksin. Şuana kadar öğrettiğim hiçbir şeyi unutmamak şartıyla.

Lia: Ne planın var yine? Sırada beni kullanmak mı var?

Gellert: Düzgün konuş Lia. Yarın yola çıkıyorsun. Acımasız ol, unutma sevgi yok. Bu seni güçsüz yapar.

Lia: Yıllardır bunları öğretiyorsun. Biliyorum sevgi güçsüzlüktür. Neyse ben valizimi kendim hazırlarım. Yarın tekrar konuşuruz.

Bunu babasına belli etmesede tekrar bir umut vardı içinde bir yerlerde. Tıpkı 10 yaşında bu eve gelirken olduğu gibi...

Ama unutuyordu ki; en son içinde bir umut belirdiğinde, hüsranla sonuçlanmıştı bu...

𓆙

𓆙

𓆙

𓆙

𓆙

Medyada ki kız Lia!!

Bu bölüm biraz anlamanız içindi böyle hikayeyi falan. Eski zamanlarda yaşanacak bu hikaye. Narcissa, Lucius falan onların dönemi işte...

Beğendiyseniz oylayın lütfen ve başkalarına da yaymayı unutmayın!!! Buda tutmazsa hevesimi kaybedip, hikayeyi silmek istemiyorum.

Bir sonra ki bölüm 5 oyda!!

Truth or Lie || Tom Marvolo RiddleWhere stories live. Discover now