Kısa Yolculuk

72 18 5
                                    

28.06.1945

İçeri aceleci adımlarla birbirlerini klon edasıyla taklit eden iki kadın girdi. Kapının sert açılışı yüzünden bebekler aniden çıt kesildi, sadece 5 saniye kadar sürdü bu sessizlik. Bir an durup ikisi de sanki birini seçeceklermişçesine bebekleri yokladılar. Biri bir bebekle göz bağı kurup, gözlerini hiç ayırmadan bebeğe yaklaştı. Diğeri de yanındakinin hareketiyle hareketlendi ve onu takip etti, tekrar temposuna ayak uyduruyordu, tekrar klon gibilerdi. Bebeğe yaklaşırken hemşirelerden biri,

"Dün aykırı, yaşlı bir çift daha bulunmuş duydun mu?" diye bir soru yöneltti.

Cevabı beklemeden,

"Yatalak yaşlı kadın uyuyormuş, adam onu uykusunda terk etmiş. Kim bilir aklında ne vardı".

Yan yana yatan iki miniğin de yanına varmışlardı. Diğer hemşire, önceden duyduğu sıkıcı bir hikayeyi tekrar dinliyor gibi sözünü kesmeden ve çok oralı olmadan dinliyordu. İkisi de bir bebeği kucağına alıp geldikleri kapıya yöneldi.

"Galiba uyumadan önce tartışmışlar, yaşlı adam da kendince intikam almış. Komşular yüksek sese uyanmışlar ve kontrol ekibine haber vermişler, sabah kontrol ekibi vardığında ise kadının yataktan cılız kollarıyla kendini yuvarlayıp kafa üstü düştüğünü, adamınsa çıkış kapısında tek ayakkabısını giyebilmiş bir haldeyken duvarla kafasını parçaladığını görmüş. Söylediklerine göre ikisi de kafalarını o kadar başarılı parçalamış ki ekip, evin temizliği için 3 saat uğraşmış."

Kucaklarında bebeklerle koridorda yürürlerken iş arkadaşının sözünü kesmeden dinleyen hemşire sessizliği kısık ve tiz sesiyle bozdu.

"Bahsettiğin olay erkek kardeşimin apartmanında geçiyor, kavga ettiklerini sanmıyorum. O adam her ay osteoporoz karısı için, alabildiği tek takviye olan D vitaminini alıyordu, yalnız başına."

Olayı eksik bilen hemşire arkadaşına öyle odaklanmıştı ki, kucağındaki çocuğun ağlamasından irkildi ve tekrar çocuğun sırtına hafif vuruşlarla varlığını hissettirmeye devam etti, çocuk tekrar sessizdi.

"Kimse de şikayet etmemiş ve insanlar o adamla karısını ölüme mi terk etmiş?"

"Tabii ki hayır, kardeşim dahil herkes olayın ilk gününden beri şikayet etmişler, ama ses seda yokmuş. Galiba kontrol ekibi apartmanda yaşadıkları için ölümün onlara uğramayacağını düşünecek ki cevap vermemiş. Dün kardeşimi ziyaret etmiştik, korkutucu bir şekilde bu gece yarısı olmuş olaylar, karısı çok emin ve delirmiş gibi bir şekilde kocamla bana, 'artık yalnızlık intihara yol açmıyor' dedikten bir gün sonra."

Böylece tiz, şirin, ürkek ve gücünü giderek kaybeden ses tekrar pas tutmuş kirli koridorlarda yankılandı, yüzleri naaş görmüş gibi ekşi bir hal almıştı. Bir odaya varmışlar, içeri girmişlerdi. Bebekleri yumuşak ve bir zamanlar pembe olan koyu pembe beşiğe yatırıp, tek tek sol el bileklerindeki hangi aileye sahip olduklarını belirten tatlı bileklikleri, bebeklerin bileklerine zarar vermemeye dikkat ederek kestiler. Trajikomik ki, 65 sene sonra o bileklerden biri ihtiyari olarak kesilecekti.

Olayların şokunu yeni yeni atlatan hemşire, bilekliğe baktı ve hafif acı bir tebessümle, (İki parmağımı ancak sarmalar bu...) dedi içinden. Sadece düşünmemek, dikkatini başka şeylere vermek istiyordu, ama tiz ses isteğini yerine getirmesine izin vermedi.

"O kadar uzun süredir o adamı yalnız görmüşler ki, tüm apartman deli gibi aynı düşünceyi benimsemiş, ama yalnız kalıp denemeye hiçbiri cesaret edememiş, sadece dedikoduları yaymakla yetinmişler."

Kendinden emin, dalgacı bir tavırla sözünü kesip,

"Bu kadar saçma bir şeye kim inanır? Deneselermiş birde. Alınma ama tüm apartman kaçıkmış."

Odadaki işlerini bitirmiş ve bebekleri ailelerine kavuşturmak için tekrar uzun koridora ilk adımlarını atmışlardı,

"Ben ve sevgilim de bunu bize söylediklerinde şiddetli bir kahkaha attık ama bize çok sert, korkutucu bir bakış attılar. Kardeşimi hiç öyle ciddi görmemiştim. 'Biliyorsunuz bir kere yalnız kaldınız mı intihar, er ya da geç sizi bulur.' Söylediklerimin gerçekleşmemesini umarak, 'Dedikleriniz doğruysa yakında öleceklerdir.' Dedim, ve bu gece olanlar... "

Adımları o kadar düzenliydi ki, koridorda toplam iki çift ayak olmasına rağmen cilasız porselen duvarlardan tek çift ses yankılanıyordu. Konuyu geçiştirmeye çalışan hemşire şimşek çakmışçasına gözlerini açtı,

"Peki neden apartmandaki olayı apartman dışındaki herkes farklı biliyor?"

"Dünden sonra ne kardeşimi ne de karısını gördüm. Ölümleri bu sabah senin gibi, işini yapmak yerine dedikoduyla vakit harcayan hademelerden öğrendim. Öğrendiğim zaman neredeyse bayılıyordum, hatta geldiğim grup su ikram edip biraz ilgilenmese belki de bayılmıştım."

"Apartmandakilerin dediklerinin doğru olduğunu düşünsene, acaba nasıl bir his yalnız kalmak." (İkisi de kafalarını o kadar başarılı parçalamış ki ekip, evin temizliği için 3 saat uğraşmış...).

Birbirlerine baktılar, kafalarını karıştıran bir şeylerin olduğu ve biraz da korktukları gözlerinden okunuyordu. Bu yaşlarına kadar yalnız geçirdikleri bir günleri bile yoktu, olsaydı bu yaşlarını göremezlerdi.

Hemşire, koridoru ayıran ikili kapının kafa hizasındaki kare, buğulu camlarından bebeklerin ailelerini görüyordu, kısa yolculuk bitmişti.

"Merak etmeyin kuzularım, siz asla yalnız kalmayacaksınız."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 28, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yalnız KalıncaWhere stories live. Discover now