𝟐𝟗 | 𝐓𝐡𝐨𝐬𝐞 𝐀𝐜𝐜𝐮𝐦𝐮𝐥𝐚𝐭𝐞𝐝 𝐈𝐧𝐬𝐢𝐝𝐞

496 60 11
                                    

Baltimore
N

eler olduğunu anlamadan kendimizi Boltimore'da ıssız sokaklarda bulmuştuk. Bucky hala bizi kimle görüştüreceğini söylememişti.

"Hey, bu Morea. N'aber?" Dedi siyahi bir çocuk biz sessiz bir sokakta yürürken.

"Sadece Bethany, evlat." Dedim James'in bakışlarını üzerimde hissederken.

"Kendini böyle tanıtmazdın?"

"Sen de bana Bethany demezdin." Deyip yürümeye devam ederken çocuk konuşmaya devam etti.

"Hayır, hayır. Babam Morea demişti senin için ve senin için de Siyah Falcon." Dedi Sam'i göstererek.

"Siyah biri ve Falcon olduğum için mi?"

"Teknik olarak, evet."

"Sen de Siyah Çocuk musun?" Dedi Sam. Çocuk susarken gülerek yolumuza devam ettik.

"Burası." Diyerek yanımızdaki evi gösterdi Bucky. Merdivenlerden çıkıp kapıyı çaldı. Genç siyahi bir çocuk açtı kapıyı.

"Irene'i görmeye geldik."

"Burada Irene adında kimse yaşamıyor." Dedi çocuk. Bucky derin bir nefes aldı.

"Bak, onunla konuşmak istiyoruz sadece."

"Dediğimi duymadınız herhâlde. Bu eve giremezsiniz. O yüzden gidebilirsiniz artık."

"Ona Goyang'daki barda tanıştığı adamın geldiğini söyle. O ne demek istediğimi anlayacak." Dedi son olarak Bucky. Çocuk birkaç saniye durdu.

"Tamam, bekleyin burada." Diyerek kapıyı üstümüze kapadı.

"Bu kadını nereden tanıyorsun?" Diye sordum.

"Eskiden tanıyordum, belki sen de tanıyor olabilirsin. Hatırlamıyorsundur sadece..." Durdum.

"Hydra mı?" Bucky derin bir nefes alıp başını salladı.

"Tanrım..." Derken çocuk kapıyı tekrar açıp üçümüzü içeri aldı.

"Bugün şanslı gününüz. Görmek istediğini söyledi." Dedi biz içeri geçerken. İlerdeki beyaz saçlı, yaşlı bir siyahi kadın gördüm.

"Irene?" Dedi Bucky ve bizi gösterdi.

"Bu Jessica, Morea yani. Yanındaki de Sam. Çocuklar... bu Irene. O bir kahramandı. Hydra'nın en korktuğu kahramanlardan biriydi. Steve gibi... 1951'de tanışmıştık." Diyerek devam etti.

"Tanışmaktan kastın kıçını tekmelemiş olmamsa, evet." Dedi Irene. Garip bir şekilde Bucky'e baktım. O gülümserken Irene anlatmaya devam etti.

"Onun yalnız başına yarım adada olduğuna dair söylentiler duyduk ama peşinden yolladıkları kimse geri dönemedi... Amerikan ordusu da onunla başa çıkmam için beni gönderdi. Goyang'daki çatışmada o metal kolun yarısını yok etmiştim ama tekrar büyümüş anlaşılan." Sırıttım.

"Kolun tekrar çıkmış mı diye görmek istedim sadece. Ya da beni öldürmeye mi geldin diye." Dedi Irene.

"Artık katil değilim."

𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬Where stories live. Discover now