Bölüm 14: Lütfen

3.9K 248 113
                                    

*Jimin*
Hareket etmeye çalışırken gözlerimi açtım. Tüm vücudumu kaplayan kalın bir battaniye hissettim. Ayrıca alnımda ıslak bir şey hissettim, bir havlu. Odayı taradım tanıdık gelmiyor.
Neredeyim ben?
Birden kapı açıldı...Jungkook!
Onu gördüğümde dondum.

"Ah uyanmışsın"

Hızla yaklaştı, başka bir havluyu suya batırdı ve alnımdakiyle değiştirdi.

Yatağa oturdu sonra sıcaklığımı kontrol etmek için alnıma dokundu.

"Bu kimin odası?"

"Benimki"

Bana gülümsedi ama dikkatim boynundaki morluktaydı.

Kızları buraya getiriyor, hepsi burada yatıyor. Dün gece tüm inlemelerin geldiği yer burası. Burayı sevmiyorum.

"Şimdi iyiyim"

Battaniyeyi üzerimden çektim ve ayakta durmaya çalıştım ama başım dönüyordu.

"Hey, uzanman gerek"

"Odamda kalacağım"

Uzaklaştım ama kapı tokmağını tuttuğumda tekrar konuştu.

"Jimin sadece bu...

"Lütfen Jeon. Sadece yalnız kalmama izin ver. O kadınların yattığı yatakta yatmak istemiyorum"

*Jungkook*
Bu sözleri bana bakmadan düz bir şekilde söyledi. Donup kaldım, yüzünü göremiyorum ama incindiğini biliyorum, hissettim.

Yatağıma oturdum, yapacak bir şey yok sadece onu düşünüyorum, yüzüne bakmak istiyorum, ona dokunmak istiyorum, ona sarılmak istiyorum ama korkuyorum. Şu anda benden nefret ediyor olmalı ve her şey benim hatam.

Benim hatam. Doğrudan bahçeye gittim, çimlerin üzerinde oturdum ve gökyüzüne baktım.

"Nasılsın anne?"

Dudaklarıma bir gülümseme koydum ama gözlerimdeki üzüntü daha canlıydı.

"Seni çok özledim, daha önce üzgün olduğumda bana sarılmanı özledim"

Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken derin bir nefes aldım.

"Anne, ne yapmalıyım? Onu kaybetmek istemiyorum ama şimdi benden nefret ediyor"

Uzun zamandır saklamaya çalıştığım acı, gözyaşı ve üzüntü şimdi tüm vücudumu sarıyor. Ağlamaktan nefret ediyorum, bu beni zayıflatıyor ama benden nefret ettiğini, bana karşı soğuk olduğunu ve beni terk ettiğini düşündüğümde, buna dayanamıyorum.

Onu unuttuğumu sanıyordum. Uzak durmaya ve daha önce yaptığım şeyi yapmaya çalıştım, bara gittim, farklı kızlarla konuştum ve onları altıma aldım. Onu görmemek için geç saate kadar dışarıda kalıyorum çünkü gözlerimiz ne zaman karşılaşsa kendimi kontrol edemiyorum. Kendi hislerim hakkında kafam karıştı ve onun düşmanımın oğlu olduğunu kabul edemiyorum.

"Anne lütfen bana yardım et"

*Jimin*
Gözlerimi kapatıp kendimi uyumaya zorluyorum ama bu işe yaramayacak. Artık üşümüyorum ama vücudum hala zayıf. Neden tekrar burada olduğumu hala bilmiyorum, beni takip mi etti? Ama bu imkansız.

"Ahh Jimin onu düşünme"

Tüm vücudumu bir battaniyeyle örttüm.

Gözlerimi kapatıp tekrar uyumaya çalışıyordum ama sonra kapımın tıklandığını duydum. Vücudumdaki battaniyeyi çıkarmadım ve ne yapacağını hissetmeye çalıştım.

Düşüncelerimle meşguldüm ve sonra aniden yatağımda uzandığını hissettim. Konuşmuyor. Bedeninin benimkine değdiğini hissetmiyorum. Tek hissedebildiğim şey ağır nefesleri.

"Hala uyuyor musun? Aç değil misin?"

Bir daha konuşmadı ve bende onunla yüzleşmek istemedim. Ne diyeceğimi bilmiyorum bu yüzden hala uyuyormuş gibi davrandım. Yaklaştığını hissettim. Göğsü şimdi sırtıma değiyor, eli şimdi beni kucaklıyor ve yüzü boynuma gömüldü.

"Ben-...Benden nefret ettiğini biliyorum ama lütfen... sana sarılmama izin ver, uyandığında bunu yapmama izin vermeyebilirsin"

Hareket etmeye cesaret edemedim ve sadece ona izin verdim.

"Dün gece beni korkuttun. Seni bulmak için koşmaya devam ettim ama seni göremedim. Lütfen bunu bir daha yapma. Lütfen"

Bunları söylerken vücudunun titrediğini ve boynumun ıslandığını hissettim. Ağlıyor mu? Ona bakmıyorum, onu hiç ağlarken görmedim. Gözyaşlarıyla dolu yüzünü hayal edebiliyorum. Sadece bunu düşünerek göğsümde bir ağrı hissettim.

"Seni incittiğim için, korkak olduğum için kendime çok kızgınım. Seni koruyacağıma dair sözümü tutmadığım için üzgünüm. Üzgünüm Jimin. Üzgünüm"

Hıçkırıkları odayı doldurdu. Boğazımda konuşamadığım bir şey olduğunu hissettim. Onunla yüzleşmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ya bana zarar vermek için böyle yapıyorsa ama ilk kez benden özür diledi.

"Seni kaybedemem Jimin, seni seviyorum"

Kelimeler aklımda tekrar ediyor, sanki kalbimdeki tüm öfke ve acı aniden ortadan kaybolmuş gibi.
Sonunda onunla yüzleşmek için cesaretim var. Eğer çok aptalsam artık umurumda değil. Tek istediğim onu görmek. Sevdiğim kişiyi görmek istiyorum.

"Ji-... Jimin?"

Arkamı dönüp onunla yüzleştiğimde gözleri büyüdü.

"Ben-...Üzgünüm"

Ayağa kalkmaya çalıştı ama onu durdurdum ve yanağını okşadım.

İkimizde konuşmuyoruz, sadece birbirimize bakıyoruz. Yanağına baktım ve tüm gözyaşlarını sildim.

"Ben buradayım, ağlama"

Ona gülümsedim.

Aniden bana sarıldı, tüm yüzü göğsüme gömüldü. Vücudu hâla titriyordu, hıçkırmaya devam ediyordu. Saçlarını okşayarak ona sarıldım.

"Neden hala ağlıyorsun?"

"Ben...Sana kötü davrandığım için üzgünüm. Sana verdiğim sözü tutmadığım için üzgünüm..."

"Sus. Sorun değil, sorun değil"

"Beni bırakma Jimin sensiz ne yapacağımı bilmiyorum"

Konuşmaya cesaret edemedim. Sadece ağlamasına ve her şeyi söylemesine izin verdim.

"İstediğin her şeyi yapacağım, kızlardan uzak duracağım sadece benimle kal lütfen."

Cevap bekliyormuş gibi yüzünü kaldırıp bana baktı. Yüzüne dokundum ve akan tüm gözyaşlarını tekrar sildim.

"Mafya olmayı bırakabilir misin?"

 MY MAN IS A MAFIA | 𝑱𝑰𝑲𝑶𝑶𝑲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin